Babası Yemen Valisi ve Komutanı iken ölen İsmail Hakkı Paşa'dır.
Annesi Fehime Nüzhet Hanım (öl.1925) ise şair ve oyun yazarıdır.
Vefa Lisesinden mezun oldu. İki yıl Hukuk Fakültesine (Mekteb-i Hukuk) devam etti ancak mezun olmadı.
İlk şiirleri 1899’dan itibaren devrin tanınmış dergilerinde yayımlandı.
Memuriyete 1903’te Dışişleri Bakanlığında (Hariciye Nezareti) başladı. Sonrasında çeşitli okullarda kompozisyon, edebiyat ve Fransızca öğretmenliği yaptı. Mütareke devrinde ticaretle meşgul oldu. Türk Ocağı başta olmak üzere Türkçü dernek ve dergilerde görev aldı.
1928'den ölümüne kadar Zonguldak milletvekili olarak mecliste bulundu. Türk Dil Kurumunda başkan vekilliği yaptı.
Onun şiirlerinde bu üç anlayışın da izlerini görmek mümkündür.
Kadın ve aşk şairi olarak tanındı.
Şiirde düşünceyi reddederek duyguyu ön plana çıkardı.
Yeni Lisan Hareketi'ni yazılarıyla destekledi.
Dilini sadeleştirmeye çalışarak hece ölçüsünü kullanmaya başladı.
Bu dönemde de aşk, kadın, doğa üçgeninin dışına pek çıkamadı.
"Müntehab Çocuk Şiirleri" adlı çalışması çocuklar için hazırlanmış ilk şiir antolojisidir (müntehab: seçilmiş).
İlköğretim ve ortaöğretim için ders kitapları da hazırladı.
Eserleri
Şiir:Beyaz Gölgeler, Buhran, Siyah Kitap
Hiciv:İstanbul İçin Mebus Namzetlerim
Tiyatro Tercümesi:Simon
Ders Kitabı:Kırâat-i Edebiyye (Mehmet Fuat Köprülü ile)
Antoloji: Müntehab Çocuk Şiirleri (Mehmed Âsım Us ile)
Şiirlerinden...
Bütün hayatımı onlar verir de ben yaşarım, Kadınlar olmasa öksüz kalırdı eşarım!
Sana Yavrum
Bir gemici nasıl Kutupyıldızı'nı gözetler Bir bahçıvan limonlukta nazlı nazlı yaşayan Çiçekleri sular, solmuş yaprakları ayıklar Bir genç şair ilk yazdığı şiiri nasıl severse
Öyle benim gözlerim de hep üstüne titrer Ben de seni öyle nazlı büyütürüm, okşayan Ellerimden kıskanırım, uzak olsam bir gece Sabahlara kadar beynim bütün seni sayıklar
Sen de benim ilk şiirimsin, kıymetlisin, nazlısın İsterim ki seni her şey incitmesin, okşasın Bir gün azcık gül yüzünü soluk görsem Nüzhet'im
Benim o gün yüreğimde solar bütün duygular Sensiz kalmak... Bu düşünce beni her an hırpalar Ben öleyim, ah, sen yaşa, senin olsun sıhhatim...
O Geliyor
Yıl 1919 Mayıs'ın on dokuzu. Yeryüzüne can veren Cana heyecan veren Kızaran ufuklardan kaldırıyor başını Al yüzlü oğan güneş! Takanın burnu Karadeniz'i nasıl yırtar; Siz de bir anda öyle yırtınız uykunuzu, Uyanın Samsunlular! Kurutacak gözlerde umutsuzluk yaşını Al yüzlü oğan güneş! Bugün Çaltı burnunda gülerek doğan güneş!
Yıl 1919 Mayıs'ın on dokuzu. Uyanın Samsunlular! Uyanmak ölüme eş, Diriltin ruhunuzu. Ufukta bir gemi var! Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor? Acaba yolu mu az, yoksa yükü mü ağır? Bu gemi umut yüklü, inan yüklü, hız yüklü; İçinde bu vatanın derdiyle yanan bağır, Kurulacak yarını düşünen baş geliyor.
Bir başka ki gökler gibi bir küme yıldız yüklü! Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor.
Yıl 1919 Mayıs'ın on dokuzu. Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor, Sanki harlı bir ateş Yakıyor ruhumuzu. Beklemek üzüntüsü her gönülden taşıyor. Üzülmemek elde mi? Hızlı yüklü, inan yüklü, umut yüklü bu gemi!
O umut yayıldıkça ruhlara sıcak sıcak, O hız doldukça bütün damarlara kan gibi, Gizli gizli inleyen her yürek canlanacak, Ateşler püskürecek uyanan volkan gibi!
Gittikçe büyükleşen Gölgene dikilmekten Karardı gözlerimiz. Koş, atıl, gemi, sana engel olmasın deniz!
Ak saçlı dalgaları birer birer kes de gel! Kuşlar gibi uç da gel, rüzgar gibi es de gel!
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.