Babası Fatih Camii müezzinlerinden Mehmet Efendi'dir.
Fakir bir ailenin çocuğu olan Baki gençliğinin ilk yıllarında camilerde kandillerin yakılması ve bakımı hizmetinde bulundu.
Zamanın ünlü
bilginlerinden ders gören Baki medreseye devam ederken bir yandan da şiirler yazdı.
38 yaşında müderris oldu, daha sonra sırasıyla kadılıklarda, Anadolu ve Rumeli kazaskerliklerinde bulundu. Çok istediği hatta birçok kez eşiğine kadar geldiği şeyhülislamlık makamına ise erişemedi.
Baki'nin yetişmesinde devrinde üstat olarak kabul edilen Zati'nin (ö.1546) etkisi büyüktür. Zati'nin Beyazıt Camii avlusundaki remilci dükkanına devrin genç şairleri gibi sık sık giden Baki, gazellerini onun eleştirisine sunmuştur.
Baki, dünya nimetlerinin zevkini çıkarmasını bilen bir şairdir.
Sanat Anlayışı
Kanuni'nin hüküm sürdüğü yıllarda sultan-ı şuara (şairler sultanı) olarak anılmıştır.
Nazım tekniği bakımından kusursuz mısralar söylemiştir.
Şiirlerinde sözü güzel, etkili ve ahenkli söylemeye önem vermiştir. Bunun için türlü ahenk ve ritim uygulamalarından faydalanmaya çalışmıştır.
Söz ve ses tekrarları şiirlerinde önemli yer tutar.
Baki'de hoşa gitmeyen bir kelime, çirkin bir ses bulmak mümkün değildir. Bu mükemmellik bir yandan da kullandığı dili iyi bilmesinin sonucudur.
Arapçadan yaptığı tercümeleri saymazsak tek eseri şiirlerinin toplandığı Divan'ıdır.
Eserleri
Divan: Baki divanını ilk defa Kanuni Sultan Süleyman'ın isteğiyle onun sağlığında tertip etmiştir.
Fezailü'l-cihâd (tercüme):Cihadın faziletlerinden hareketle Müslümanları cihada teşvik eden bu eseri Sokullu Mehmet Paşa'nın emriyle Arapçadan Türkçeye çevirmiştir.
Fezail-i Mekke (tercüme): Mekke kadılığı esnasında yine Sokullu Mehmet Paşa'nın emriyle yaptığı çeviri.
Mealimü'l Yakîn Fi Sîret-i Seyyidi'l Mürselîn (tercüme): Arap âlimi Kastallani'ye ait siyer kitabının tercümesidir. İslâm ülkelerinde rağbet gören eseri Bakî tercüme ederken başka eserlerden de yararlanmıştır.
Baki'den beyitler:
Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
(Sesini bu aleme Davut gibi sal çünkü bu gök kubbede Baki (kalan) ancak hoş bir seda imiş. ) (kendi adını kullanarak tevriye (iki anlamlılık) sanatı yapmış, baki'nin sözlük anlamı geriye kalan, sonsuz olandır.)
Kadrini sengi musallada bilüp ey Baki Durup el bağlayalar karşında yaran saf saf
(Ey Baki, senin kıymetini musalla taşında anlayıp karşında el bağlayacaklar) (Uzun bir süre şeyhülislam olmayı bekleyen Baki, uğradığı hayal kırıklığını bu beyitle dile getirir.)
Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallâhi billâhi hemân yalvarı görsünler
(Ey Baki! Güzeller acımaz, şefkat göstermez demek yanlıştır, vallahi billahi gösterirler hele biraz yalvarı görsünler. Baki, "yalvarı" sözcüğünü şiirde tevriyeli kullanmıştır.Yalvarı: yalvarma eylemi, İran'da kullanılan eski bir para)
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.
Günümüde bu güzelliklere değer verenler ne yazıkki çok azaldı.Bu sahifelerde olabilenlere sellarım olsun...
YanıtlaSil