Sefaretname'den

Sefaretname
Sefaretname, Osmanlı Devleti’nin yabancı memleketlere göndermiş olduğu elçilerin İstanbul’dan başlayarak yaşadıklarını, o ülke ile ilgili izlenimlerini ve yabancı devlet adamları ile yaptıkları görüşmeleri aktardıkları raporlara verilen isimdir. 
Bu sefaretnamelerin en meşhuru da şüphesiz Yirmisekiz Çelebi Mehmet'e aittir.
Daha sonradan Lale Devri (1718-1730) olarak anılmaya başlanan dönemde Fevkalade Elçi pâyesiyle Paris'e gönderilen Yirmisekiz Çelebi Mehmet'in 13 Ekim 1720 tarihinde İstanbul'dan başlayan yolculuğu 8 Ekim 1721'de İstanbul'a varışıyla biter.
Çelebi Mehmet 18.yüzyıl Fransa'sı hakkında önemli bilgiler verirken iki toplum arasındaki farklılıkları da kendi bakış açısıyla anlatır. 

Elçi, giderken yolda gördüğü yerleri, Paris'in saray ve bahçelerini, halı ve ayna imalathanelerini, seralarını, rasathane, matbaa, kilise, kale, opera ve apartmanları ile Parisli kadınları tasvir ettiği eseriyle Lale Devri'nin dinamiklerini oluşturmuştur.
18.yüzyılda Osmanlı için Batı, artık fethedilecek bir yer değil örnek alınan ve üstünlüğü kabul edilen bir yerdir.

Sefaretname'den Alıntılar

Kadınlar... 

“Fransa memleketlerinde kadınların itibarı erkeklerden üstün olup istedikleri ne ise yaparlar ve istedikleri yere giderler. En âlâ beyzâde, en düşkününe haddinden fazla riayet ve hürmet eder. Avratların sözü geçer hatta Fransa avratların cennetidir, zira hiç zahmet ve meşakkatleri yoktur...  
Paris sokakları çok kalabalık görünür, zira avratlar sokaklarda ev ev gezerler, asla evlerinde oturmazlar. Erkeklerle kadınlar bir arada olduklarından şehrin içi fazla kalabalık görünür. Dükkanlarda oturup alışveriş edip, pazarlık eden avratlardır..."

Opâre (Opera)...

“... Paris şehrine mahsus bir eğlence varmış. Şehrin kibarları sıklıkla varır, kral bile ara sıra gelirmiş. Bir gün bizi, mareşal davet eyledi. Onu seyre gidecek olduk ve o saraya bir opâre yapılmış, rütbesine göre herkesin mahsus oturacak yeri vardı. 
Kral'ın yanına oturduk... Önümüzde sazendelerin (orkestranın) olduğu yerde işlemeli büyük bir perde asmışlardı. Yerleştikten sonra birdenbire o perde kaldırılıp ardından büyük bir saray ortaya çıktı (dekordan bahsediyor)
Sarayın avlusunda oyuncular, kendilerine özel elbiseleri ile yirmi kadar peri yüzlü kız pırıl pırıl taşlı fistanları ile meclise tekrar pırıltılar soluyup sazlar hep birden nameye giriştiler. Sözün kısası, o kadar şaşılacak şeyler gösterdiler ki anlatmak mümkün değildir. Görülmedikçe inanılmayacak kadar acayiplikler, gariplikler izlendi... "

Versay Sarayı (Versailles) ...

Mehmed Efendi’yi Fransa’da en fazla etkileyen hadiselerden biri de Versay Sarayı'nın bahçesindeki ağaçların intizamlı bir şekilde dikilmiş olmaları, havuzların tasarımı, heykeller, küçük kanallar, hayvanat bahçesinde bulunan türlü türlü hayvanlar ve şadırvanların ihtişamıdır. 
Ayrıca Paris’te Kral’a ait bir bahçede bulunan Teşrihhâne'yi (otopsi yapılan yer) de gezmiş, burada insan ve hayvan kemikleri ile uzuvlarını gözlemlemiştir. Buradan Tabibhâne'ye geçilmiş, dünyanın dört bir yanından getirilen ağaç, taş, tuz ve madenleri görmüşlerdir.

Seralar ...

“.. Paris şehrinin havası soğuk olduğu için Yeni Dünya bitkilerine uygun olmadığından limonluk gibi kışlık yerler yapıp etrafı cam çerçevelerle kuşatmışlar. Bunların altları boş olduğundan ocaklar yapmışlar, şiddetli kışta Yeni Dünya havasına eş olacak kadar ateş yakarak hamam gibi alttan ısıtırlar. Sıcaklık ılık ve lazım geldiği derecede olsun diye sadece tezek yakarlar..” 


Önemli Sayfalar

Dil Bilgisi Konu Anlatımları

Soru İndir (pdf)


Yararlanılan Kaynak:

Osmanlı Batılılaşmasında Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin Paris Sefaretnamesi’nin Önemi, Türkan Polatcı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.