Divan Edebiyatı Sözlüğü

alegori: Bir sanat eserindeki ögelerin gerçek hayattan bir şeyleri temsil etmesi durumu. Bu tür eserlere alegorik eser denir.
aliterasyon: Ünsüz tekrarı. Şiir ve nesirde uyum sağlamak için söz başlarında ve ortalarında aynı ünsüzün veya aynı hecelerin tekrarlanması. 
aruz: Divan şiirinde ahengi oluşturan vezin, ölçü. Aruz, hecelerin  uzunluk ve kısalıklarına (kapalı ve açık olmalarına) dayalı bir ölçüdür. 
asonans: Ünlü tekrarı. Genellikle aliterasyonla birlikte yapılır.
âzâde (mısra-ı âzâde): İkinci dizeye ihtiyaç duymayan ve tam bir anlam ifade eden mısra. Bir mısra-i âzâde örneği:"Ne ararsan bulunur derde devâdan gayrı" 
bâde: Şarap, mey, içki. 
berceste (mısra-ı berceste): Kolayca hatıra geliveren ve yüksek mana taşıyan mısra. Genellikle âzâde olduğu halde beyit ve dörtlük şeklinde de görülebilir. 
caize: Eskiden şairlerin sundukları kasideler karşılığında aldıkları para ya da hediye.
câm: Şarap kadehi. Divan şiirinde rengi ve şekli nedeniyle daha çok laleye benzetilir. Kimi zaman da kırmızılığı nedeniyle gonca ya da güldür.
cülûsiye: Şehzadelerin tahta çıkmaları üzerine yazılan şiir. Cülûsiyelerde yeni hükümdarın tahta çıkması nedeniyle ülkenin mutluluk, huzur ve refaha kavuştuğu, halkın sevinç duyduğu vurgulanır ve Allah'a şükredilirdi.
darbımesel: Atalar sözü. 
divân: Topluluk, meclis, kurul anlamlarına da gelen bu kelime, eski şiirimizde bir şairin şiirlerinden oluşan kitaba verilen isimdir. 
divânçe: Küçük divân, küçük şiir mecmuası. 
gamze: Sevgilinin süzgün ya da manalı bakışı. Gamze sadece bakışa dayanmayıp göz, kaş ve kirpiğin birlikte ortaya koyduğu bir harekettir.  
gazavâtnâme: Din düşmanlarıyla yapılan savaşları konu alan kitapların genel adı. Divan edebiyatında bir nazım türü olup daha çok mesnevi nazım şekli ile yazılır. 
gülbank (gülbang): Hep bir ağızdan ve makamla yapılan dua veya ant.
hamse: Aynı şaire ait beş mesneviden oluşan mecmuaların genel adı. 
hâşiye: Eski edebiyatta kitapların sayfa boşluklarına yazılan kısa açıklamalar. 
hezliyât: Hiciv kadar sert olmasa da şaka yollu yazılan şiirlerdir. 
hiciv: Şiir yoluyla yerme ve gülünç duruma düşürme. Bazen toplumu, adetleri yeren hicivler de yazılmıştır. (taşlama, satirik şiir) Hiciv yoluyla yazılan manzumelere hicviye denir. 
hilye: Hz. Muhammet, dört halife, diğer Peygamberler ve İslam büyüklerinin fizikî ve ruhî yapılarını anlatan manzum ve mensur eserlere verilen isimdir.
ıydiye: "Iyd" Arapça bayram. Bayramın gelişi nedeniyle yazılan kaside. 
inşa: Divan edebiyatında düz yazıya verilen ad. 
imâle: Aruzda kısa heceyi ölçü gereği uzatarak okuma. 
lûgâz: Manzum bilmece. İsimleri konu alan lûgâzlara muamma denir. Aşağıda cevabı Nâbî olan bir muamma örneği verilmiştir:
Bende yok sabr-ı sükûn, sende vefadan zerre
İki yoktan ne çıkar fikredelim bir kere
 
(Nâ ve bî ,Farsçada yokluk ve olumsuzluk bildiren öneklerdir ki Türkçede de bazı sözcüklerde kullanılır: bîçare, nâmahrem gibi) 
mahlâs: Divân şairlerinin şiirlerinde kullandıkları takma ad. 
mazmûn: Klişeleşmiş söz ve anlatım. Divan edebiyatı bir mazmunlar edebiyatıdır. 
mecmua: İçinde seçme yazıların bulunduğu el yazması eser. (dergi) 
musammat: Divan şiirinde bentlerle kurulan nazım şekillerinin genel adı. Türk edebiyatında, kaside ve gazeller dize ortalarında kafiye yapılarak musammat şekline dönüştürülebilir. 
musarra: İki mısrası birbiriyle kafiyeli olan beyit ya da her mısrası kafiyeli olan manzume. 
münacat: Edebiyatta konusu Allah'a yakarış olan şiir. Nesir olanına tazarrunâme denir. 
münşeât: Eski edebiyatta küçük nesirlerin ve mektupların bir araya toplandığı eserlere verilen isim. 
na't (naat): İslam edebiyatında Hz. Peygamber'i övmek amacıyla yazılan şiirlerdir. 
nazire: Edebiyatta bir şiirin başka bir şair tarafından aynı ölçü ve kafiye ile yazılmış benzeri. Genç şairlerin usta şairlere ait manzumelere nazire yazması bir gelenektir. 
nükte: Herkesin kolayca kavrayamadığı ince anlamlı, sanatlı, düşündürücü ve ayni zamanda hoşa giden, insanı gülümseten söz.
rahşiye: Divan edebiyatında at için yazılan kaside. 
ramazaniye: Ramazan ayının gelişini tebrik için yazılan ve devlet büyüklerine sunulan kaside. 
sâkî: Kadeh sunan, içki veren. 
Bir elinde gül bir elde cam geldin sakiya
Kangısın alsam gülü yahud ki camı ya seni
sâkînâme: Divan şiirinde içki âleminin övülerek anlatıldığı manzum eserlerin genel adı.
sanem: Put demektir. Sevgili, divan şiirinde cansız ve güzel olan puta benzetilir. Sevgilinin de gönlü put gibi taştan ve acımasızdır. Âşığa devamlı eziyet eder ve bu eziyetten pişmanlık duymaz.
seci: Düz yazıda (nesirde) cümle ve cümleciklerin sonunda benzer sesleri kullanma. Düz yazıda kafiye. 
sefaretname: Osmanlı Devleti’nin yabancı memleketlere göndermiş olduğu sefirlerin yaptıkları iş ve görüşmeleri, o ülkedeki siyasî hadiseleri ve ülke hakkında edindikleri izlenimleri kapsayan raporlara verilen isimdir. 
siyer: Hz. Peygamberin hayatını ve savaşlarını anlatan eserlerdir. Manzum veya mensur (düzyazı) yazılabilir. Manzum yazılanları genellikle mesnevi nazım şekli ile yazılır. 
sûrnâme: Padişah kızlarının ya da kız kardeşlerinin evlilik törenleri ile şehzadelerin sünnet düğünleri nedeniyle yapılan kutlamaları anlatan manzum ya da mensur eserlerdir. 
şehrengiz: Divan şiiri nazım türü. Bir şehrin güzellikleri ve güzelleri hakkında yazılan şiirlerdir. Anlatılan güzeller genellikle erkek olup şehrin esnaflarından ve ileri gelenlerinden seçilen kişilerdir Daha çok mesnevi nazım şekli ile yazılır. 
şerh: Bir şiiri ya da kitabı açıklama, yorumlama. (şerh etmek) 
şitaiye: Teşbib bölümünde kış mevsiminin anlatıldığı kaside. 
taç beyit: Kaside nazım şeklinde şairin adının geçtiği beyit. 
tahmis: Beşleme. Bir gazeldeki her beytin başına başka bir şair tarafından aynı ölçü ile üç dize eklemek suretiyle yapılan nazım biçimi. Hemen her şair kendinden önceki ya da çağdaşı bir şairin seçkin bir gazelini tahmis etmiştir.
takriz: Klasik Türk edebiyatında daha çok övme/methetme amacıyla eserin başına konulan takdim yazılarıdır.
tehzil: Ünlü bir şiire aynı ölçü ve kafiyede şaka ve alay yollu yazılmış benzer şiir. 
tevhit: "Birlemek" demektir. Allah'ın varlığını, birliğini, sonsuz gücünü ve kudretini, sıfatlarını vb. anlatan edebî türlere verilen isim. 
tezkire: Klasik edebiyatta şairlerin biyografisi ve sanat anlayışı hakkında kısa bilgiler verilip şiirlerinden örneklerin verildiği çalışmaların genel adı.
zeyl: Sözcük anlamı ilave demektir. Bir eserin devamı olarak yazılan eserlere zeyl denir. Tevfik Fikret'in "Tarih-i Kadim'e Zeyladlı eseri buna örnek olarak verilebilir.
zihaf: Aruzda uzun heceyi ölçü gereği kısa okuma.
İlgili Sayfalar 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.