Aruza Veda

Faruk Nafiz'e

İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri
Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz,
Ey eski dost, yâd edelim eski demleri,
Mademki, son sadânı dağıtmış, yorulmuşuz!

Anlat, alevli bir çölün üstünde ansızın
Billur sesinle hıçkırarak doğduğun günü!
Binbir diyarda binbir İlâhi güzel kızın
Anlat nasıl terennümün inletti gönlünü!

Neydin gönülde, şimdi ne oldun, zavallı sen?
Hıçkır benim de bâri bu son gizli nâlemi!...
Timsâlin âsumanda ziyalarla işlenen
Bir pembe gül mü, yoksa bir altın piyâle mi?...

Akşam, guruba karşı tüten bir buhurdânın
Hüznüyle şâhid olma nihâyet zevaline!
İran yoluyla - Zühre tâcın, nağme kervanın -
Şâhâne geldiğin gibi şâhâne git yine!

Biz şimdi başka bir yeni âhenge bağlıyız:
Aşık sazıyle geldi erenler bu meclise.
Yalnız, bugün senin gibi ölgün sadâlıyız;
Zirâ bu saz da parçalanır gülmek istese...

İncitmeden rübâbını insafsız ellerin
Zâlim temâsıyle zamânın sitemleri,
Ah ayrılırken, inleyerek paslı tellerin,
Ey eski dost, yâd edelim eski demleri!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.