Salon Köşelerinde

Servetifünun roman ve hikaye yazarı Safveti Ziya'nın romanı.
Bir devir romanı olan eser, II. Abdülhamit devri İstanbul’unda yabancı çevrelerde yaşamaya alışık bir salon adamının dramıdır.

Romanın başkahramanı Şekip ile yazar arasında büyük benzerlikler vardır.

Özet

Batılı tarzda eğitim alan Şekip, çalışmadan yaşayan, bütün zamanını Beyoğlu, Şişli,
Tepebaşı gibi gayrimüslimlerin oturduğu çevrelerde eğlenceyle geçiren bir gençtir. 
Bütün meşguliyeti başta Pera Palas olmak üzere, elçilik ve yabancı derneklerde bulunmak, burada tanıdığı kadınlarla dans edip eğlenmektedir. Şekip; kadınların ruhundan anlayan, güzel dans eden ve sempatik ilişkiler kurabilen bir salon adamıdır. Kompliman ve nüktedeki yeteneği sayesinde kendisine kadınlardan oluşan bir çevre edinmiştir. İçinde bulunduğu memleketin ruhundan uzak olan Şekip, azınlıkların muhitinde yerli bir renk olarak manzaraya çeşni katmaktadır. Hayatını bu gibi eğlenceler içinde geçiren genç adam, İstanbul'a işleri için gelmiş bir İngiliz tüccarın kızı Lydia ile tanışır. Pera Palas’ta onunla vals eder. Romanda olaylar bu tanışma ile başlar. Mis Lydia birçok İngiliz kızı gibi katı bir terbiye ile yetiştirilmiştir. Medeni ölçüler içinde erkeklerle görüşmekten, dans edip sohbet etmekten çekinmez. Bu görüşmelerini de çoğu kez annesinin onayı ile yapar. 
Dönemin eğlence yerlerinden biri olan Pera Palas'ta çoğu yabancı müşteriler için her gece balolar düzenlenmektedir. Şekip de buranın müdavimlerindendir. Hemen her gece otelin salonlarında yabancı kadınlarla erkekler kendi kültürlerinin atmosferi içinde eğlenmektedirler. Şekip ve onun gibi Türk erkekleri de bu eğlencelere katılmakta yabancı dostlarıyla eğlenmektedirler. 
Şekip'in genç kadına duyduğu aşk tek taraflıdır. Her iki arkadaşın konuştuğu ortak konular başta kadın-erkek münasebeti, aşk ve evliliktir. Lydia’nın Şekib’in sevgisine karşılık vermemesi iki gencin aşk ve evlilik konusunda farklı düşünmelerinden kaynaklanmaktadır. Şekip romantik ve duygusal davranırken Lydia mantıklı ve kuralcıdır.
Romanın sonunda Lydia'nın Şekib’i Londra'ya davet etmesi olayın kırılma noktasıdır. Şekip içinde bulundukları İstibdat Devri'ni kastederek hür olmayan insanların sevdiklerine kavuşamayacağını söyler ve genç kızın davetini reddeder. Böylece bu devrin metinlerinde görülen kimi başarısızlıkları devrin idaresine havale etme huyu burada da kendisini göstermiştir. 
Romanın sonunda Şekib’in akıbeti belirsiz kalır. Okuyucu ancak romanın başına dönerek eserin başkarakterinin akıbetini öğrenir. Roman yazara arkadaşı tarafından gönderilen bir mektupla başlar. Mektupta Şekip adlı ortak arkadaşlarının Hulusi’ye gönderdiği ve aslında romanın kendisi olan bir hikâyeden ibarettir. Şekip nedeni açıklanmayan bir hastalıktan ölmüştür. Annesi de oğlunun son arzusunu yerine getirerek mektubu arkadaşına gönderir. İşte roman Şekib’in yaşadığı bu kırık aşk macerasının öyküsüdür. 
Alttan alta istibdat devrinin bir eleştirisi olan roman, kahramanının pek de haklı olmayan sebepleri yüzünden zayıf bir tablo çizmektedir.

İlgili Sayfalar


Yararlanılan Kaynak

Arayışlar Devri Türk Edebiyatının Dikkatlerden Kaçan Yazarı Safveti Ziya, Zeki Gürel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.