Ömer Seyfettin (1884 - 1920)

Ömer Seyfettin
  • Çağdaş Türk hikayeciliğinin öncü ismi, dilci, asker, öğretmen.
  • Millî Edebiyat Akımı'nın kurucularından biridir. 
  • Ömer Seyfettin,1884 Gönen (Balıkesir) doğumludur. Babası Ömer Şevki Bey, binbaşılığa kadar yükselmiş alaylı bir subaydır.
  • Öğrenimine Gönen’de başlayan yazar, daha sonra annesiyle İstanbul'a gelerek eğitimine burada devam etti.
  • 1903'te Harp Okulunda iken Makedonya’da baş gösteren isyan nedeniyle erken mezun edildi. 1908'e kadar İzmir'de daha sonra da Makedonya'da görev aldı. 
  • 1909 başlarında, merkezi Selanik’te bulunan 3. Orduda görevlendirildi. İki yıl süreyle Balkanlardaki sınır yerleşim yerlerinde çete takibiyle uğraştı. Aynı amaçla Makedonya sınırındaki Serez mutasarrıflığına bağlı Yakorit köyünde bölük komutanlığı yaptı.
  • Aynı yıl 31 Mart Olayı'nda Hareket Ordusu subayı olarak İstanbul'a geldi (1909). İsyan bastırıldıktan sonra tekrar Selanik’teki görevine döndü.
  • İttihat ve Terakki ile ilgisi Selânik’e tayin edildiği 1909’dan itibaren başlar. İttihat ve Terakkinin maddi desteğiyle çıkan Genç Kalemler dergisinde “Yeni Lisan” hareketini başlattı.1911’de bütün zamanını yazılarına ayırmak amacıyla Ziya Gökalp’in teşviki ile ordudan ayrıldı.
  • Balkan Savaşı başlayınca yeniden askere alındı. Yanya'nın savunmasında, Yunan ordusuna esir düştü. Yaklaşık bir yıl süren bir esaretten sonra İstanbul'a döndü. Şubat 1914’te askerlikten ikinci kez ayrıldı.
  • Yazarlıkla geçinemediği için Kabataş Sultanisinde (Kabataş Lisesi) ölümüne kadar edebiyat öğretmenliği yaptı. 
  • Hikayelerini Genç Kalemler'den sonra Türk Yurdu, Yeni Mecmua, Büyük Mecmua ve Şair gibi dergilerde yayımladı. 
  • 1915 yılı sonlarında Calibe Hanım’la evlendi. 
  • Yazar, henüz 36 yaşında iken 6 Mart 1920’de öldü.
Dil Anlayışı
  • 11 Nisan 1911'de Genç Kalemler dergisinde yazdığı "Yeni Lisan" başlıklı makalede edebiyat dilinin o zamana kadar Arapça ve Farsçanın hakimiyeti altında "yapma bir dil" olduğu söyleyerek bu dilin düzeltilmesi için neler yapmak gerektiği üzerinde geniş olarak durmuştur. 
  • Aynı makalede, Osmanlıcanın Türkçe demek olmadığını da şu sözlerle ifade eder: "Osmanlılık bir devlettir. Asla bir millet değildir. Osmanlılık bir milliyet olmayınca tabii Osmanlıca diye bir lisan da olamaz. Osmanlı Devleti'nin Arap yurdunda oturan Arap milletinin lisanı nasıl Arapça ise Türklerin lisanı da Türkçedir, Osmanlıca değildir." (ayrıntılı bilgi için bk. Milli Edebiyat Dönemine Giriş)
Sanat Anlayışı
  • Yazı hayatına şiir yazarak başlar. II. Meşrutiyet'ten önceki şiirleri aruzla olup genellikle sone şeklinde ve aşk konusunda yazılmıştır. Şiirlerindeki asıl değişim ise Ziya Gökalp'in yönlendirmeleriyle 1914'te başlar. Daha önce kısmen kullandığı heceyi benimseyen sanatçı şiirlerinde sonenin yanı sıra koşmaya da yer verir.
  • Asıl başarısını kısa hikayeleri ile kazanan Ömer Seyfettin Türk hikayeciliğinin öncü ismidir. 
  • Hikayecilikteki ilk ününü Genç Kalemler (1911) dergisinde yayımlamaya başladığı hikayelerle sağlamıştır. Yazar, sayısı 165'i bulan hikayelerini bu tarihten ölümüne kadar geçen dokuz yıl içinde yazmıştır. 
  • Hikaye yazarlığını roman yazabilmek için bir basamak olmaktan çıkarıp hikayeyi bağımsız bir tür haline getiren odur.
  • Hikaye yazmaya Fransız edebiyatını tanıdıktan sonra başlamış, Fransız yazarlar Guy de Maupassant ile Emile Zola'dan etkilenmiştir.
  • İyi bir gözlemci olan yazarın hikayelerinde psikolojik bir derinlik bulmak mümkün olmasa da karakter yaratmada başarılıdır.
  • Maupassant tarzı (olay hikayesi) olarak bilinen -merak unsurunu ve olayı ön plana çıkaran, karakter tahlili ve mekan tasvirini geri planda tutan- hikaye anlayışını Türk okuyucusuna tanıtan Ömer Seyfettin'dir.
  • Hikayelerini "edebiyatsız edebiyat yapmak" gayesiyle yazar. 
  • Sade bir Türkçe ile yazan sanatçı, gereksiz süs ve mecazlardan uzak, yalın bir üsluba sahiptir. 
  • Hikayelerinde konularını çocukluk ve askerlik hatıralarından, günlük hayattan, tarihten, halk inanç ve efsanelerinden almıştır.
  • Hikayeleri ile Türklük şuurunu güçlendirmek isteyen yazar, kimi hikayelerinde de toplumun cehalet ve taassuptan kaynaklanan davranışlarını mizahî bir yaklaşımla ortaya koymuştur.
Efruz Bey
  • Ömer Seyfettin'in roman türüne en çok yaklaştığı eserdir. Birçok kaynakta roman olarak gösterilen eser, sekiz bölümden oluşmaktadır. İkinci Meşrutiyet'ten Mütareke yıllarına kadar uzanan dönemi ele alan romandaki tüm bölümlerin başkişisi Efruz Bey'dir. Eserde Efruz Bey gibi kişilerin yergisi yapılırken millî kimliğin ve bilgi birikiminin önemi öne çıkarılmaktadır.
  • Asıl adı Ahmet olan Efruz Bey, her kalıba girmeyi ustalıkla başaran bir tiptir. O, karakteri gereği zamanın ruhuna göre şekil alan sahte bir kahramandır. Romanın, "Hürriyete Layık Bir Kahraman" adını taşıyan ilk bölümünde Efruz Bey, hürriyetle ilgisi olmasa da hürriyet kahramanı olma coşkusuyla "Yaşasın hürriyet" diye bağırır. 
  • "Asiller Kulübü" adını taşıyan bölümde ise Efruz Bey asil olmayı hedefler. Sahte hürriyet kahramanlığından canı yanan Efruz Bey, şimdi ne meşrutiyet ne de istibdat taraftarıdır. "Ben kibarım, ben asilim, böyle şeylerle uğraşmak bana yakışmaz!" der. Efruz Bey, bu tür sözler söylemekle yetinmeyip bir Asiller Kulübü kurmaya da kalkacaktır. 
Eserleri
  • Efruz Bey 
  • Ashab-ı Kehfimiz
  • Yalnız Efe
  • Harem
  • Yüksek Ökçeler
  • Gizli Mâbet
  • Bahar ve Kelebekler
  • Beyaz Lale
  • Asilzadeler
  • Bomba
  • Mahcupluk İmtihanı (bir piyes ve hikayeler)
  • Dalga
  • İlk Düşen Ak
  • Nokta
  • Tarih Ezeli Bir Tekerrürdür
İlgili Sayfalar 
Yararlanılan Kaynaklar
  • Küçük Hikâye Yazarı Olarak Ömer Seyfettin, Doç. Dr. Olcay Önertoy
  • Turan Masalları - Ömer Seyfettin, Nazım Hikmet Polat
  • Ömer Seyfettin, TDV İslam Ansiklopedisi, Nazım Hikmet Polat
  • Ömer Seyfettin, Tahir Alangu
  • Ömer Seyfettin Hikayeleri, İnci Enginün

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.