Nasrettin Hoca Fıkralarından Seçmeler

Fil Hikayesi

Meşhur Timurlenk'in ordusunda filler olduğu ve hatta Ankara Savaşı'nda birçok fil kullanıldığı malumdur. İşte bu fillerden biri de Hoca'nın köyüne beslenmek için gönderilmiş. Fil köyde ekilmiş ne var ne yok silmiş süpürmüş, bir şey bırakmamış. Bütün köylü Hoca'yı önlerine katıp Timur'un huzuruna çıkıp şikayette bulunmak için yola koyulmuşlar. Köylü, saraya yaklaştıkça zalimin korkusundan yolda birer ikişer sıvışmaya başlamış. Hoca huzura çıkarken bir de bakmış ki kimse kalmamış. Hoca: "Sizi tabansızlar, sizi! Oyun oynamak nasıl olur size göstereyim." deyip sele serpe huzura çıkmış. Timur, Hoca'ya ziyaretinin sebebini sorunca da: "Efendim! Köylü kullarınız köyümüze kendi has fillerinizden birini konuk bıraktığınızdan dolayı bendenizi gönderdiler. Bu vesile ile iltifatınıza eriştikleri için şükranlarını arz ediyorlar. Ancak, biçare hayvanın diyar-ı gurbette bir eşi, kendine arkadaş olacak bir dişisi bulunmadığı için ah edip inlemesi bizi çok üzüyor. Köylü kullarınız bendenizle gelmişlerse de huzura çıkmaya cesaret edemeyip müjdeli haberlerinizi beklemektedirler."  Bu sözler üzerine Timur, pek ziyade hoşnut olup Hoca'ya iltifat ederek onu hediyelere boğmuş. Köylüye de bol bol kuru selam göndererek Hoca'nın köyüne bir dişi fil gönderilmesini emretmiş.
Tehlikeyi ustalıkla atlatan ve hediyelere konan Hoca, neşe içinde köyüne dönmüş. Köylüler başına birikip: "Aman Hoca Efendi! Ne yaptın? Bize hayırlı haberler ver" demeleriyle Hoca mühim bir tehlikeyi başarıyla atlatanlara mahsus bir gururla: "Müjde! Dişisi de geliyor" demiş.

Mesele Çatallaştı

Hoca'nın kadılığı esnasında birisi gelip: 
"Efendi! Kırda sığır yayılırken bir alaca inek, galiba sizin olmalı, bizim ineği karnından kakıp öldürmüş. Buna ne lazım gelir? deyince Hoca:
— Bunda sahibinin ne kabahati var? Hayvandan kan davası edilmez a!.." demiş. 
Bu sefer herif: "Ben yanlış söyledim. Benim inek sizinkini öldürmüş." deyince Hoca:
"Ha!.. O vakit mesele çatallaştı. Bana, şu raftaki kara kaplı kitabı indiriverin, bakayım!" demiş.

Bu Etse Kedi Nerede

Hoca sabahleyin üç okka et alıp hanesine bırakır. Tekrar işine gider. kadın dostları toplayıp etle mükemmel bir ziyafet çeker. Hoca, akşam gelince önüne koyulan sade suya bulgur pilavını görünce: "Etten bir yemek yapmaya vaktin olmasa da şu pilava birkaç yağlı et parçası atıp lezzetlendirmeyi de mi düşünemedin?" demiş. Kadın cevap olarak: "O senin çok sevdiğin tekir, bütün eti yemiş, bir geldim ki yalanıp duruyordu." deyince Hoca hemen koşup kantarı getirip kediyi tartmış. Kedi tam üç okka gelince de karısına: "Be imansız kadın! Eğer bu tarttığım et ise kedi nereye gitti? Eğer kedi ise hani et?" 

Sana Ne?

Zevzeğin biri Hoca'ya: "Hoca Efendi! Demin bir lengerde bir hindi dolması gidiyordu" demiş. Hoca: "Bana ne?" demiş. "Galiba sizin eve götürdüler." deyince Hoca da "Sana ne?" demiş.

Cenaze

Hoca'ya, "Cenazeyi götürürken tabutun önünde mi bulunmalı, ardında mı?" diye sormuşlar. "İçinde bulunmayın da neresinde bulunursanız bulunun." demiş.

Bilenler Bilmeyenlere Öğretsin!

Nasrettin Hoca, günlerden bir gün vaaz ederken demiş: "Müslümanlar! Ben size ne diyeceğim hiç bilir misiniz?" Cemaat "Yok, bilmeyiz." demişler. Hoca demiş: "Çünkü bilmezsiniz ya ben size ne diyeyim?" demiş. İnmiş, yürüyüvermiş.
Gelecek hafta yine vaazda "Müslümanlar! Ben size ne diyeceğim, hiç bilir misiniz?" demiş. Cemaat bu kez "Biliriz" demiş. Hoca bunun üzerine "Madem bilirsiniz neden boşuna ağrıtayım?" deyip gitmiş.
Bir hafta sonra Hoca yine minberde "Müslümanlar! Ben size ne diyeceğim, hiç bilir misiniz? "Cemaatin bir kısmı "Biliriz", bir kısmı da "Bilmeyiz" demiş. Hoca bunun üzerine "Bilenler bilmeyenlere öğretsin." deyip minberden inip gitmiş.

Yorgan Gitti, Kavga Bitti

Nasrettin Hoca bir gece yatarken kapıda bir kavga işitir. Bir yorgana bürünerek dışarı çıkar. Dışarıdakiler, yorgana bürünmüş Hoca'yı görünce sırtından yorganı alıp kaçarlar. Eve dönen Hoca'ya karısı "A koca! Bu kavga nedir?" deyince Hoca: "Kalabalık meğer bizim yorganı istermiş, yorgan gitti, kavga bitti" demiş.

Bulan Buldu

Nasrettin Hoca bir gün pazarda gezerken bir akça bulmuş. Yüksek bir yere çıkıp: " Akça bulan buldu. Acep bu halk neye gezer ki" demiş.

Kaç Akça Ederim

Bir gün Timurlenk hamama gider. Hoca'yı davet eder. Hoca'ya çok saygı duyan Timur Şah: "Ay Hoca! Söyle bakalım, beni satsalar kaç akça ederim?" der. Hoca bunun üzerine "Kalk da karşımda yürü bakalım" der. Hoca, "Altmış akça edersin." der. Timur Şah: "Be Hoca! benim peştamalım dahi daha çok eder." deyince Hoca: "Ben de onu derim zaten." demiş.

Damdan Düşen Getirin

Nasreddin Hoca evinin damında biriken diz boyu karları sabah namazı sonrası kürümeye başlamış. Bir ara dengesini kaybederek damdan düşüp bayılmış. Komşuları koşuşmuşlar. Birisi "Çabuk bir doktor çağıralım." diğeri "Aman bir kırıkçı bulalım." öbürü "Sırtlanıp doktora götürelim." derken kargaşada ayılan Hoca, acıyan belini tutarak ünlenmiş:
— Bırakın münakaşayı. Çabuk bana daha evvel damdan düşmüş birini bulun.

Eşekle Senin Aranda...

Hoca Timur'un huzurundaymış. Aralarında tam iki arşın uzaklık varmış.
Timur birden sormuş birden:
— Söyle bakalım Hoca, eşekle senin aranda ne fark var?
Hoca lafı yapıştırmış:
— Tam iki arşın efendimiz.
(arşın: yaklaşık 68 santimetreye eşit uzunluk ölçüsü)

İlgili Sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.