Jön Türk

Ahmet Mithat Efendi
Ahmet Mithat Efendi'nin 1910 tarihli romanı.
Eser, kıskanç bir kadının iftirası yüzünden sürgüne gönderilen bir gencin öyküsüdür. 
Esere "yanlış Batılılaşma" teması hakimdir.
Romanda Ahdiye ve Nurullah adlı karakterler geleneksel ve millî değerlere bağlı kişiler olarak verilir.
Nurullah'a aşık olan Ceylan ise Batılı tarzda yetişmiş, gerçek ismini (Ayşe) gizleyecek kadar özüne yabancılaşmış bir tiptir.
Roman, kültürel çatışmaların yönlendirdiği bir aşkı anlatsa da II. Abdülhamit döneminin siyasi ve sosyal sorunlarına da temas eder.
Yazarın son romanı olmasına rağmen eser, yapı bakımından önceki eserlerinden pek farklı değildir. Yazar, yine olayların akışını keserek çeşitli konularda (konak hayatı, düğü eğlenceleri, terbiye, hafiyeler, jurnaller, kitap yasakları vb.) görüşlerini ortaya koymuştur.

Özet

"Bir Düğün" başlıklı ilk bölümde, Miralay Gazanfer Bey ile Dilşinas Hanım'ın kızı Ahdiye ile Kâşif Bey'in oğlu Nurullah'ın düğünleri yapılmaktadır. Kadınlar, kendi alalarında eğlenirler. Düğün eğlencesi bittikten sonra damat Nurullah Bey gelmez. Herkes merak içindedir. Kaşif Bey, oğlunun tutuklandığını öğrenir. Nurullah, hakkında verilen bir jurnal nedeniyle hapse atılmıştır. Üç ay sonra delikanlı eşine kavuşamadan Akka'ya sürülür.
İkinci bölümde anlatıcı, Nurullah'ın sürgüne gönderilmesine neden olan olayları 
geçmişe dönerek anlatır.
Hukuk Mektebini yeni bitiren Nurullah, alafranga bir hayat tarzını benimseyen komşuları Kazım Bey'in evine eskiden beri gidip gelmektedir. Kazım Bey'in oldukça serbest yetişmiş, kadın-erkek ilişkilerinde özgürlüğü savunan Ceylan adında bir kızı vardır.
Ceylan, zamanının büyük bir bölümünü babasının dairesindeki Fransız oyuncular arasında geçirdiği için iyi Fransızca bilmektedir. Feminizmle ile ilgili bütün kitap ve dergileri Fransızcasından okumuştur. Buradan öğrendiklerini hayatına uygulamak ister. Avrupa’da bile henüz tartışılan nikâhsız evliliği savunur. İyi piyano çalar, resim yapar, dönemin moda danslarını iyi bilir. Babasıyla yemek aralarında içki içer, sevdiği Nurullah’a nikâhsız evliliği teklif edecek kadar ileri fikirlidir.
İki genç çoğunlukla kadın-erkek ilişkileri üzerine tartışırlar. Nurullah, çoğu zaman Ceylan'ın düşüncelerine katılmaz. Bir gün Ceylan'ın annesi ile babası, bir dostlarının düğününe giderler. Orada üç gün kalacaklardır. Bunu fırsat bilen Ceylan, Nurullah'la birlikte olmayı planlar. İki genç, o gün yine benzer konuları tartışırlar. Ardından Ceylan, Nurullah'ı etkilemek için şarkı söyler, dans eder. Akşam olmuştur. Nurullah ve Ceylan birlikte yemek yer. Bu arada genç kız, Nurullah'ı iyice sarhoş edip içkisine de afyon katar. Afyonun etkisiyle kendinden geçen Nurullah, o geceyi Kazım Bey'in konağında geçirmek zorunda kalır. İki genç o gece birlikte olur. Genç kız, o gece hamile kalır; ardından defalarca mektup yazıp delikanlı ile yeniden buluşmak isterse de Nurullah onunla görüşmek istemez. Bu arada Ceylan, annesine olup bitenleri anlatmak zorunda kalmıştır.
Öte yandan Nurullah evlenmeye karar verir. Ceylan'ın aksine görgülü, geleneklerine bağlı bir kızla evlenmeyi tasarlamaktadır. Arkadaşı Salih Ziya, ona Ahdiye'yi önerir. Bunun üzerine Nurullah, Ahdiye'nin hocası Abdüllatif Efendi ile görüşür ve her iki ailenin uygun görmesiyle nikah kıyılır.
Dilşinas Hanım'ın konağında Ahdiye ile Nurullah'ın düğünleri yapılırken Ceylan, kıskançlık nöbetleri geçirmektedir. Genç kız intikam almanın yollarını arar. Bu amaçla babasının kitaplığından yasak olduğunu düşündüğü birkaç kitabı gizlice Nurullah'ın evine bırakır. Ardından da Başhafiye Feyzullah Efendi'ye babasının imzasıyla bir jurnal gönderir. Polisler jurnal üzerine Nurullah'ı tutuklar. Delikanlı, suçlamaları reddetse de Jön Türklerle ilgisi bulunduğu gerekçesiyle Akka'ya sürülür.
Bundan sonra Ceylan'ın babası Kazım Bey de kızının intikam hırsı ile hafiye olur. Nurullah, Akka'da bir hapishaneye yerleştirilir. Orada Hafız Kadri adlı tıbbiyeli bir genç ve Rıfkı Bey adında iki mahkumla arkadaş olur. Bir politika kurdu olan Rıfkı Bey, Nurullah'ın siyasi yönden bilinçlenmesini sağlar. Öte yandan Akka mutasarrıfı, delikanlıyı pek sevmiş; hatta ondan çocuklarına ders vermesini istemiştir.
Ceylan ise çocuğunu gizlice doğurmuş, bebeği de bir süt anneye vermiştir. Bu arada Nurullah, babası Kaşif Efendi ile ablası Züleyha'yı Akka'ya getirtir. Ancak bir süre sonra üzerindeki baskılardan kurtulmak için İskenderiye'ye kaçar. Orada Abdulgaffar Sacid adındaki bir avukatla ortak olur ve kısa zamanda tanınır. Bir süre sonra babası ile ablasını da İskenderiye'ye getiren Nurullah, ardından kayınvalidesiyle eşi Ahdiye'yi de yanına aldırtır.
Öte yandan Nurullah'ın mutlu olmasına dayanamayan Ceylan, cinnet geçirerek intihar eder. Bu arada II. Meşrutiyet ilan edilmiştir. Genel affın ilan edilmesinden yararlanan Nurullah, vatanını görmek ister. İstanbul'da Başhafiye Feyzullah Efendi hapse atılmış, Ceylan'ın babası Kazım Bey de intihar etmiştir.
Doğu ve Batı kültürünü doğru bir şekilde özümseyen Ahdiye ise onca sıkıntıya rağmen mutluluğa ve huzura kavuşmuştur.

İlgili Sayfa

👉 Eser Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Türk Romanında Kimlik Bunalımı, Nurullah Ulutaş-Emine Ulu
Ahmet Mithat Efendi'nin Jön Türk Romanı, Alaattin Karaca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.