Sinekli Bakkal

Halide Edip Adıvar'ın olgunluk dönemi eseridir.
Roman ilk olarak 1935 yılında İngilizce olarak The Clown and His Daugter (Soytarı ve Kızı) adıyla yayımlanmıştır.
1936'da Türkçe olarak basılan roman, 1942'de CHP roman ödülünü kazanır.
Eserde gözlem ve araştırma ön plandadır. Bu nedenle realist
 bir eserdir.
Bir "töre romanı" olan eserde II. Abdülhamit dönemindeki İstanbul'un kenar mahalleleri, sosyal sınıfları, gelenek-görenekleri, konak ve eğlence hayatına dair görünümler yer almaktadır.
Sinekli Bakkal, Halide Edip'in toplumsal konulara yöneldiği tezli eserlerinden biridir.
Romanda olaylar Sinekli Bakkal semti ile Selim Paşa Konağı'nda geçer. Birbirinden her anlamda uzak olan bu iki mekâna ait sosyal tabakayı Rabia birbirine bağlar.
Romanın ana karakteri olan Rabia, kimliğindeki geleneksel tarafı koruyan ancak Batı'ya yüz çevirmeyen ideal bir tiptir.

Doğu-Batı Sentezi

Batılılaşma sürecinin ele alındığı eserde yazar, Doğu-Batı sentezine ulaşmak ister. Başka bir deyişle roman, Doğu ile Batı'nın birbirini tamamen reddeden kavram ve değerler topluluğu olmadığı ve bunların belirli noktalarda birleşebileceği esası üzerine kurulmuştur. Romanda Doğu-Batı sentezi, Rabia ile Peregrini aşkı çevresinde ele alır. Batı’yı temsil eden Peregrini ile mistik Doğu’yu temsil eden Rabia'nın evlendirilmesi de bu birleşimi bir bakıma sağlamaktadır.

Din ve Müzik

Eserde Batılılaşma sürecine din, müzik, kıyafet gibi toplumsal değerler üzerinden bakılarak birtakım uzlaşı yolları gösterilmeye çalışılmaktadır.
Romanda din olgusu birbirine taban tabana zıt olan iki karakter üzerinden verilir: İlhami Efendi ve Vehbi Dede. Rabia'nın dedesi mahalle imamı İlhami Efendi din anlayışı korku ve ceza üzerine kurulmuşken Mevlevi olan Vehbi Dede’ninki sevgi ve hoşgörü üzerine kuruludur.
Bunun yanı sıra romanda Vehbi Dede klasik Doğu müziğini temsil ederken Peregrini (Osman) ise Batı müziğini temsil eder. Peregrini ve Vehbi Dede aralarında müziğin Doğu’da ve Batı’da temsil ettiği değeri tartışırlar. Rabia bu iki müzik hocasından da eğitim alır ve öğrendiklerini harmanlayarak yeni bir okuyuş şekli ortaya koyar.

Romanın Özeti

Sinekli Bakkal mahallesi imamı İlhami Efendi'nin kızı Emine, babası istemediği halde, aynı mahallede bakkallık eden karagözcü ve orta oyuncu Tevfik ile evlenir. Tevfik, ortaoyununda "zenne" rolüne çıktığı için "Kız Tevfik" diye anılmaktadır. Bağnaz bir adam olan babasının eğitimi ile yetişen Emine, kocasıyla geçinemeyerek babasının evine döner. Tevfik ise bir oyunda karısının taklidini yaptığı için İstanbul’dan sürülür.
Emine’nin Tevfik’ten bir kızı olur, adını Rabia koyarlar. İmam, kızı gibi Rabia’yı da sıkı bir dinî eğitim ile yetiştirir ve hafız yapar.
Abdülhamit’in Zaptiye Nazırı Selim Paşa ile karısı Sabiha Hanım, konaktaki bir okuma sırasında sesinden etkilendikleri Rabia’nın eğitimi ve tüm ihtiyaçlarıyla ilgilenmeye başlarlar. Olağanüstü güzel bir sesi olan kıza, aynı konağa gidip gelen Mevlevi şeyhi Vehbi Dede alaturka musiki dersi verir. Onun yanı sıra, paşanın oğlu Hilmi’ye piyano dersi vermek için konağa gelen İtalyan piyanist Peregrini kızın sesine hayran olur ve o da Rabia’ya ders vermeye başlar.
Ünü bütün İstanbul’a yayılan Rabia, Kur’an ve Mevlit okumak için cami cami dolaşmakta ve bütün kazancını dedesi İlhami Efendi’ye vermektedir.
Günün birinde Tevfik sürgünden döner, Sinekli Bakkal’daki eski bakkal dükkânını yeniden açar. Rabia da dedesinden ayrılır, babasıyla oturmaya başlar. Kızın sanatına hayran olan Vehbi Dede ve Peregrini, Tevfik’in evine gidip gelmeye başlar.
Aynı yıllarda "Jön Türkler", Abdülhamit’in istibdadını kaldırmak için gizli gizli çalışmaktadır. Selim Paşa’nın oğlu Hilmi de bunlardan biridir. Tevfik, Hilmi’nin isteği üzerine kadın kılığına girip Jön Türklerin Avrupa’dan gelen ihtilâlci gazetelerini Fransız postanesinden alırken yakalanır. İş açığa çıkınca Tevfik ile Hilmi Şam’a, ötekiler de Yemen ve Fizan’a sürülür.
Babasının orta oyunundaki arkadaşı cüce ile yalnız kalan Rabia, bakkallık ve hafızlıkla geçinmektedir. Rabia’ya âşık olan Peregrini, annesinden kalan serveti alarak İstanbul’a yerleşir, Rabia’nın isteği üzerine Müslüman olur, Osman adını alarak Rabia ile evlenir.
Bu arada İmam İlhami Efendi ölür; Rabia kendi çevresinden ayrılmak istemez. İmam’dan kalan eve yerleşirler. Abdülhamit’e tam bir görev duygusuyla bağlı bulunan ve padişah aleyhinde çalışanlara türlü işkenceler ettirmekten çekinmeyen Selim Paşa, kendi oğlunu da sürdükten sonra yavaş yavaş değişmeye başlar. Babalık ve insanlık duyguları uyanır, görevinden ayrılır. 1908’de Meşrutiyet ilân edilince Tevfik sürgünden döner. Rabia’nın da bir çocuğu olmuştur.


İlgili Sayfa

👉 Eser Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Halide Edip Adıvar'ın Eserlerinde Doğu ve Batı Meselesi, İnci Enginün
Halide Edip Adıvar’ın Vurun Kahpeye, Sinekli Bakkal, Tatarcık; Peyami Safa’nın Sözde Kızlar, Cumbadan Rumbaya, Yalnızız Romanlarında Doğu-Batı İkileminde Eğitim Problemlerinin Karşılaştırılması - Tuğba Tezcan
Halide Edip, Yakup Kadri ve Reşat Nuri'nin Romanlarında Nesil Çatışmaları, Abdülkadir Hayber

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.