- Modern tiyatronun dışında kalan ve kökleri İslamiyet öncesine kadar dayanan Türk seyirlik oyunları genel olarak Geleneksel Türk Tiyatrosu olarak anılmaktadır.
- İslamiyet öncesinde sığır, şölen ve yuğ törenlerindeki gösteriler Türk tiyatrosunun ilk örnekleri sayılabilir.
Geleneksel Türk tiyatrosunun başlıca ürünleri şunlardır:
- Meddah
- Gölge Oyunu (Karagöz)
- Orta Oyunu
- Köy Seyirlik Oyunları
Genel Özellikleri
- Bu oyunların tümü sözlü edebiyat ürünüdür.
- Yazılı bir metne dayanmazlar.
- Usta-çırak ilişkisi ile gelişir ve devam eder.
- Müzik ve dans bu oyunların ayrılmaz bir parçasıdır.
- Taklit tüm oyunlarda önemli bir yere sahiptir.
- Oyunlarda "gerçekçi" değil, "soyut" (simgesel) bir anlatım kullanılır (göstermeci tiyatro).
- Oyunlardaki genel amaç güldürmek ve eğlendirmektir.
MEDDAH
- Meddah, küçük bir seyirci topluluğuna taklit yeteneğini kullanarak bir hikaye anlatan kişidir. (tek kişilik gösteri)
- Arapça bir sözcük olan meddah; öven, metheden kişi demektir.
- Meddah öyküsünü anlatmaya sopasını yere üç defa vurarak Hak dostum, hak sözleriyle ve bir tekerlemeyle başlar.
- Kişi ve yer adları yüzünden kimse üzerine alınmasın diye isim isme, kisip kisbe, semt semte benzer, geçmiş zaman söylenir, yalan gerçek vakit geçer şeklinde bir ifade kullanarak kimseyi gücendirmemeye çalışır.
- Meddah, hikayesini ahşap bir sandalyede elinde bir sopa, omzunda büyükçe bir mendil ile anlatır. Sopayı ses çıkarmak, dikkat çekmek, işaret etmek, göstermek gibi işlevleri yanında, tüfek, boru, kalem, nargile, kapı, müzik aleti vb. olarak kullanır. Diğer aksesuarı olan mendili ise yerine göre başörtü, bayrak, kuş, perde ya da bir giysinin parçası olarak kullanır.
- Oyunun bir sahnesi ve dekoru yoktur.
- Meddah, çok yönlü bir sanatçıdır. Yeri geldiğinde şarkı söyler, dans eder.
- Meddah, hitap ettiği seyirciye göre hikayede bir takım değişiklikleri doğaçlama olarak yapar.
- Duruma göre araya farklı bir hikaye sokar, fıkra anlatır, yemek tarifi verir ya da seyirciye soru sorar.
- Hikayenin en heyecanlı yerinde de durup para toplar.
- Meddah gösterisini "her ne kadar sürçülisan ettikse affola" diyerek tamamlar.
GÖLGE OYUNU (KARAGÖZ)
- Deve ya da dana derisinden yapılan tasvirlerin arkadan aydınlatılan bir perdeye yansıtılması ile oynatılan oyundur.
- Oyun; "Gölge Oyunu", "Karagöz", "Hayal-i Zıll", "Zıll-ı Hayal" ya da "Gölge Tiyatrosu" gibi farklı isimlerle anılmıştır.
- Gölge oyununun Türkiye’ye 16. yüzyılda Mısır’dan geldiği görüşü öne çıkmaktadır.
- Gölge oyununun “Karagöz” adıyla anılması 17. yüzyılda olmuştur. “Karagöz oyunu” adına ilk kez Evliya Çelebi'nin Seyahatname’sinde rastlanmaktadır.
- Karagöz, toplumsal ve siyasal yergi özelliği taşıyan bir gülmece (mizah) ürünüdür.
- Oyun yanlış anlaşılmalara ve söz oyunlarına dayalıdır.
- İmparatorluğu oluşturan tüm unsurlar; gelenek ve görenekleri, kıyafetleri, konuşmaları hatta müzikleri ile perdeye yansımıştır.
- Gölge oyunu tek kişilik bir gösteridir. Hayali (hayalbaz, şebbaz) denilen Karagöz ustası oyundaki tüm tipleri tek başına konuşturur ve oynatır.
- Hayaliye gösteri sırasında yardım eden kişiye de yardak denir.
- Karagöz, müzikli bir oyundur.
- Oyun, yazılı bir metne dayanmaz. Oyunların konusu belli olsa da Hayali; zamana, oynatılan yere ya da seyircinin yaşına göre oyunda değişiklikler yapar.
- Karagöz perdesine Küşteri Meydanı denir. Bu isim oyunun piri olduğuna inanılan Şeyh Küşteri'den gelmektedir.
- Gösteri genellikle Ramazan ayında, sünnet düğünlerinde, fetih şenliklerinde, saray düğünlerinde; açık alan veya kahvehane, çadır, konak gibi mekanlarda sunulmuştur.
- Karagöz, daha çok Ramazan ayında oynatıldığı için klasik Karagöz oyun repertuvarında 28 oyun bulunduğu kabul edilmiştir.
Oyunun Eksen (Asıl) Tipleri:
- Karagöz: Oyunun asıl güldürücü unsurudur. Bu nedenle oyun Karagöz oyunu diye de anılır. Karagöz cahil ve kaba saba bir tiptir. Ancak içi dışı birdir. Ne düşünürse pat diye söyler ve çabuk sinirlenir. Çoğu konuşmasında halkın sağduyusunu temsil eder. Oyunlarda başı sürekli derde girer. Karagöz tasvirinde kırmızı renk hakimdir. Karagöz tasviri diğer tiplerden farklı olarak iki sopayla oynatılır. Tek tarafından tutturulan ve Işkırlak denilen şapkası Karagöz düştüğünde arkaya doğru açılır.
- Hacivat: Gölge oyununda Karagöz tipinden sonra gelen ikinci önemli tiptir. Hacivat; yarı aydın, Osmanlıca konuşmaya özenen, saman altından su yürüten, kurnaz, çıkarını düşünen bir tiptir. Oyunda perdeye ilk çıkan Hacivat'tır. Perdeye gelerek perde gazelini okur ve Karagöz'ü perdeye çağırır. Hacivat'ın yer yer kullandığı Osmanlıca sözcükleri Karagöz anlamakta zorluk çeker. Hacivat'ın tasvirinde yeşil renk hakimdir.
Diğer Tipler:
- Çelebi: Genç erkeği oynayan, İstanbul ağzıyla konuşan bir tiptir. Eğlenceyi sever, sürekli âşıktır.
Kibar ve mirasyedidir. Güzel konuşmayı ve gezmeyi sever.
- Tuzsuz Deli Bekir: Kabadayı tipi. Genelde Matiz gibi sarhoştur ancak kolay kolay sızmaz. Narasıyla perdedeki herkesi korkudan titretir.
- Tiryaki: Afyon yutup pineklemekle ömür geçiren, olayın en can alıcı yerinde uyuklayan bir tiptir. Elinde genellikle tütün çubuğu bulunur.
- Zenne: Oyundaki tüm kadın tiplerinin ortak adıdır.
- Beberuhi: Altıkulaç ya da Pişbop diye de anılan cüce tipi. Yaşı büyük, aklı kıt, konuşması komik, yaygaracı bir tiptir. Karagöz'ü kızdırmasıyla ünlüdür.
- Cadı: Cazu adıyla da bilinir. Doğaüstü güçleri vardır. İnsanı çeşitli kılıklara sokabilir. Uçma yetisine sahip olan Cazular, özel efektlerle perdeye gelirler.
- Büyücü: Büyü işi ile uğraşan tip. Bu tip genelde kadındır.
- Arnavut: Dürüst, mert ama cahil ve kabadır. Çabuk kızar, ataktır. Kabadayılığı vardır ama sıkıya gelince kaçar. Kendine has bir şive ile konuşur. Laf anlatılması zordur, okuma yazma bilmez. Oyunlarda ciğercilik, bahçıvan, bostancı, bozacı ya da korucu olur.
- Efe: Karagöz oyunu tiplerinden biridir. Batı Anadolu'daki zeybeklere, köy yiğitlerine denir. Zeybek oynaması en büyük özelliğidir.
- Frenk: Çoğu kez Rum’dur. Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki Avrupalılar gibi giyinir. “ç” ve “ş” seslerini doğru söyleyemez. Doktor, tüccar ya da terzidir.
- Hımhım: Genizden konuşur. Kusurlu kişiler sınıfına girer.
- Himmet: Oduncudur. Kastamonulu olarak da bilinir. Karagöz oyunlarının en iri tasviridir. Omzunda baltasıyla gezer. İri yarı olmasına rağmen kolayca aldatılabilen saf bir kişidir. Yumuşak huylu ve iyi yüreklidir. Ancak kızdığında gözü kimseyi görmez. Karagöz onunla konuşmak için Himmet'in üzerine merdiven dayayıp çıkar. Anadolu ağzıyla konuşur. Konuşması kabadır bu da oyunda komik unsur olarak kullanılır.
- Hüsmen Ağa: Rumelili arabacı ya da güreşçi.
- Kayserili: Yerli ağızla konuşan pastırmacı.
- Kürt: Genelde bekçi olur.
- Bolulu: Yöresel ağızla konuşan aşçı tipi.
- Laz: Karagöz oyununda kayıkçılık ve kalaycılık yapan tip. Trabzon ağzıyla hiç durmadan konuşarak karşısındakine söz hakkı vermez. Geveze bir tiptir.
- Matiz: Sarhoş. Her an sızması beklenen bir tiptir. Söylenen sözleri anlamakta zorluk çeker.
- Rum: Meyhaneci, doktor ya da terzi tipi.
- Acem: Azerbaycan'dan ya da İran'dan gelen bir tiptir. Eli açıktır ancak atıp tutmayı sever. Çoğu kez halı tüccarıdır. Eğlenceye ve şiire düşkündür.
- Tatlısu Frengi: Avrupalılık taslayan doğulu bir Hristiyan'dır. Karagöz oyununda bu genellikle Rum’dur.
- Yahudi: Cimri ve korkak bir tiptir. Kuyumcu, tefeci ya da tüccardır.
Karagöz oyunu dört bölümden oluşur:
- Mukaddime (Giriş): İlk önce müzikle boş perdeye göstermelik denilen bir görüntü konulur. (saksı, ağaç, gemi, deniz kızı, çalgıcılar...) Göstermeliklerin görevi, oyunu seyretmeye gelen seyircide ilgi uyandırmaktır. Göstermelik, nareke adı verilen kamış düdüğün sesiyle kaldırılır. Bundan sonra perdeye def eşliğinde Hacivat gelir ve bir semai okur. Semai bitince Hacivat “Off… Hay hak” diyerek perde gazelini okuyarak Karagöz'ü perdeye çağırır.
- Muhavere (Söyleşi): Çoğunlukla asıl oyunla ilgisiz olan bu bölümde genelde sadece Karagöz ve Hacivat bulunur.
- Fasıl (Asıl Oyun): Oyuna adını veren ve asıl olayların geçtiği bölümdür. Hacivat ve Karagöz’den başka oyunun çeşitli kişileri bir konu ve olaylar dizisinde gözükür, oyuna katılırlar.
- Bitiş (Hitam): Karagöz, oyunun bittiğini haber verir, kusurlar için özür diler, gelecek oyunu duyurur.
ORTA OYUNU
- Seyircinin ortasında oynanan, müzik, dans, taklit gibi unsurlardan yararlanan bir geleneksel halk tiyatrosu örneğidir.
- Geleneksel tiyatromuzun modern tiyatroya en çok yaklaşan türü orta oyunudur.
- Kol oyunu, meydan oyunu, meydan-ı sühan, zuhuri, zuhuri kolu olarak da adlandırılır.
- Daire şeklinde toplanmış seyircinin ortasında oynanan oyun, belli bir metne dayanmaz.
- Oyunun konusu belli olsa da karşılıklı konuşmalar doğaçlamadır.
- Oyunun oynandığı alana palanga denir.
- Dekor olarak yenidünya denilen katlanabilir bir paravan ile kısa oturaklar kullanılır.
- Oyunun eksen tipleri Pişekâr ile Kavuklu'dur.
- Karagöz oyununun canlanmış şekli diyebileceğimiz orta oyununda Pişekâr, Hacivat'ın; Kavuklu da Karagöz'ün karşılığıdır.
- Oyunda asıl güldürücü tip Kavuklu'dur.
- Orta oyunu, Karagöz oyunu gibi yanlış anlaşılmalara ve söz oyunlarına dayalı bir gülmecedir.
- Oyunun önemli tiplerinden biri de Kavuklu arkası denilen ve oyunda Kavuklu'yu izleyen cüce ya da kambur oyuncudur. Elinde bir zembil ya da fener taşır.
- Oyundaki diğer tipler gölge oyunundaki tiplerle büyük ölçüde benzerlik gösterir.
- Orta oyunu Karagöz oyunu gibi mukaddime, muhavere, fasıl ve bitiş olmak üzere dört bölümden oluşur.
Mukaddime (Giriş)
- Oyunu Pişekâr başlatır. Bu bölümünde zurna Pişekâr havası çalınca Pişekâr elinde pastav denilen şak şak diye ses çıkaran bir tahtadan maşayla ağır ağır meydana gelir. Seyircilere selam verir, zurnacıyla ve seyircilerle konuşarak oyunu açar.
Muhavere (Söyleşi)
- Bu bölümde Kavuklu'nun gelmesi ile bir söyleşi başlar. Zurna, Kavuklu havası çalmaya başlayınca meydana Kavuklu ile Kavuklu Arkası gelir ve aralarında söyleşirler. Çoğu kez bu söyleşmenin sonunda aniden Pişekâr'la karşılaşıp korkudan birbirlerinin üzerine düşerler. Bu bölüm daha çok Pişekar ve Kavuklu arasında geçen bir çene yarışıdır. Karagöz’de olduğu gibi bu bölümün oyunun asıl konusuyla bir ilgisi yoktur.
Fasıl
- Gölge oyununda olduğu gibi bu oyunda da asıl bölüm fasıldır. Oyun, adını bu bölümde anlatılan olaydan alır. Bu bölümde işsiz olan Kavuklu'ya Pişekâr bir iş bulur. Kavuklu dükkanını açınca diğer tipler onunla ilişki kurar ve olaylar bu şekilde gelişir.
Bitiş
- Fasıldan sonra çok kısa bir bitiş bölümü gelir. Oyunu bitirmek de Pişekâr’a düşer. Seyircilerden özür dileyerek gelecek oyunun adını ve yerini duyurur.
Önemli: Şehir hayatı ile doğup gelişen orta oyunu Tanzimat ile gelen Batı tiyatrosu ile kaynaşarak doğaçlamaya dayalı "tuluat" adı verilen yeni bir tiyatro türünün doğuşunu sağlamıştır.
Dikkat
Geleneksel Türk tiyatrosuna ait bu türler içinde modern tiyatroya en yakın görünen orta oyunudur. Orta oyununun modern tiyatrodan farkları şöyle sıralanabilir:
- Yazılı metne dayanmaz.
- Oyunun çerçeve konusu içinde doğaçlama olarak oynanır. (tuluat)
- Oyundaki tipler değişmez. (Kavuklu, Pişekâr...)
- Palanga adı verilen bir meydanda oynanır. (sahne yok)
- Bir paravan ile birkaç tabureden oluşan değişmeyen bir dekoru vardır.
KÖY SEYİRLİK OYUNLARI
- Köy seyirlik oyunları; düğünlerde, bayramlarda ya da yılın belirli günlerinde köylüler tarafından ortaya konan oyunlardır.
- Ölüp-dirilme, ak-kara, eski– yeni gibi çatışmalar üzerine kurulan bu oyunlar ritüellerden (geleneksel dinî törenlerden) beslenir.
- Yapı açısından göstermeci olan köylü oyunları topluca oynanır. Yani oyuncusu da seyircisi de köylünün kendisidir.
- Köy seyirlik oyunları bir köy meydanında ya da boş bir alanda veya geniş bir odada, her yerde oynanabilen oyunlardır.
Oyunların Zamanları:
- Yılın belirli günlerinde oynanan törensel ve büyüsel oyunlar: doğanın canlanmaya başlaması, ürünlerin toplanması, hayvanların üremesi
- Özel zamanlarda oynanan oyunlar: kuraklık, hastalık, belirli dinî veya özel günler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.