Kedimin her gece böbrekle dolardı sepeti
Yok idi nimetinin rahatının hiç adedi
Şehla gözleri, ayırt ederken kötüyü iyiyi
Sardı etrafını bin türlü düşman türedi
Kedimi talihsizlik faresi gafletle yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Keyfi gelse bıyığın oynatarak mırlar iken
Kızdırırsan yüzüne atlayarak hırlar iken
Kuyruğu geçse ele dırlanarak zırlar iken
Sofrada her kedinin sonunu hazırlar iken
Kedimi talihsizlik faresi gafletle yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Keseyi kapsa dökerdi yere hep paraları
Ciğere işler idi tırnağının yaraları
Koşturur oynar idi kukla gibi fareleri
Deliğe sokmaz idi bir gün o avareleri
Kedimi gafletle talihsizlik faresi yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Ne zaman hışımla bir tarafa saldırsa eğer
Başı kaplan kesilip kuyruğu güya ejder
Düşmanını yan bakışı ile yerle bir eder
Yanına uğramamıştı hiç korku ve endişe
Kedimi gafletle talihsizlik faresi yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Ürperip tüyleri bir kere deyince miyav
Korkudan başlardı titremeye bakkalla manav
Saldırırdı insana bulmaz ise başka bir av
Yüzünü görse köpekler diyemezken hav hav
Kedimi gafletle talihsizlik faresi yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Sokulunca yatağa kovmak ile gitmez idi
Okşamakla tokadı tekmeyi fark etmez idi
Yiyecek görse gözü mırlaması bitmez idi
Neylerdi daha kalsaydı eğer n'itmez idi
Kedimi gafletle talihsizlik faresi yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Hücumları ile yer bırakmadı dünyada harap
Ne imaret ne kebapçı ne salaş ne kasap
Bahtına arkadaşları kalmışken şaşıp
Felek onu da perişan eyledi sonunda
Kedimi gafletle talihsizlik faresi yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Namık Kemal
Açıklamalar
Hirrenâme, "dişi kedi destanı" demektir.
Şiir; rüşvet, komisyon ve yolsuzluk söylentileri yüzünden Sultan Aziz tarafından görevden alınan Sadrazam Mahmut Nedim Paşa için yazılmıştır.
Eserde Paşa, açgözlü bir kediye benzetilmiştir.
Kızdırırsan yüzüne atlayarak hırlar iken
Kuyruğu geçse ele dırlanarak zırlar iken
Sofrada her kedinin sonunu hazırlar iken
Kedimi talihsizlik faresi gafletle yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Keseyi kapsa dökerdi yere hep paraları
Ciğere işler idi tırnağının yaraları
Koşturur oynar idi kukla gibi fareleri
Deliğe sokmaz idi bir gün o avareleri
Kedimi gafletle talihsizlik faresi yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Ne zaman hışımla bir tarafa saldırsa eğer
Başı kaplan kesilip kuyruğu güya ejder
Düşmanını yan bakışı ile yerle bir eder
Yanına uğramamıştı hiç korku ve endişe
Kedimi gafletle talihsizlik faresi yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Ürperip tüyleri bir kere deyince miyav
Korkudan başlardı titremeye bakkalla manav
Saldırırdı insana bulmaz ise başka bir av
Yüzünü görse köpekler diyemezken hav hav
Kedimi gafletle talihsizlik faresi yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Sokulunca yatağa kovmak ile gitmez idi
Okşamakla tokadı tekmeyi fark etmez idi
Yiyecek görse gözü mırlaması bitmez idi
Neylerdi daha kalsaydı eğer n'itmez idi
Kedimi gafletle talihsizlik faresi yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Hücumları ile yer bırakmadı dünyada harap
Ne imaret ne kebapçı ne salaş ne kasap
Bahtına arkadaşları kalmışken şaşıp
Felek onu da perişan eyledi sonunda
Kedimi gafletle talihsizlik faresi yedi
Buna yandı yüreğim ah kedi vah kedi
Namık Kemal
Açıklamalar
Hirrenâme, "dişi kedi destanı" demektir.
Şiir; rüşvet, komisyon ve yolsuzluk söylentileri yüzünden Sultan Aziz tarafından görevden alınan Sadrazam Mahmut Nedim Paşa için yazılmıştır.
Eserde Paşa, açgözlü bir kediye benzetilmiştir.
Şiir, 1872'de edebiyatımızın ilk siyasi mizah dergisi olan Diyojen’de yayımlanmıştır.
Büyük ilgi gören manzume, Diyojen'in kapatılmasına neden olmuştur.
Şiir, "mütekerrir müseddes" biçiminde yazılmıştır.
Orijinal Metin
Kedimin her gece böbrekle dolardı sepeti
Yok idi ni'metinin, râhatının hiç adedi
Çeşm-i şehlâ nigehi fârik iken nîk ü bedi
Sardı etrâfını bin dürlü adûlar
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Keyfi gelse bıyıgın oynatarak mırlar iken
Kızdırırsan yüzüne atlayarak hırlar iken
Kuyruğu geçse ele dırlanarak zırlar iken
Sofrâda her kedinin def‟ini hâzırlar iken
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Keseyi kapsa dökerdi yere hep pâreleri
Cigere işler idi tırnağının yâreleri
Koşturur oynar idi kukla gibi fâreleri
Deliğe sokmaz idi bir gün o âvâreleri
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Ne zamân bir tarâfa hışım ile saldırsa eğer
Başı kaplan kesilüp kuyrugı gûyâ ejder
Hasmını yan bakışı eyler idi zîr ü zeber
Yanına uğramamıştı ebedi havf ü hazer
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Ürperir tüyleri bir kerre deyince mırnav
Korkudan başlar idi lerzişe bakkâl ile manav
Saldırırdı âdeme bulmaz ise başka bir av
Yüzünü görse köpekler diyemezken hav hav
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Sokulunca yataga kogmak ile gitmez idi
Okşamakla tokadı tekmeyi farketmez idi
Yiyecek görse gözü mırlaması bitmez idi
Neylemezdi daha kalsaydı eger nitmez idi
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Etmedik yer mi kodu savleti dünyâda harâb
Ne imâret ne kebâbcu ne salâşu ne kasâb
Hep şaşup kalmış iken bahtına akrân etrâb
Akıbet eyledi devrân anı da mâh u türâb
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
İlgili Sayfalar
Hiciv Türü ve Özellikleri
Şiir, "mütekerrir müseddes" biçiminde yazılmıştır.
Orijinal Metin
Kedimin her gece böbrekle dolardı sepeti
Yok idi ni'metinin, râhatının hiç adedi
Çeşm-i şehlâ nigehi fârik iken nîk ü bedi
Sardı etrâfını bin dürlü adûlar
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Keyfi gelse bıyıgın oynatarak mırlar iken
Kızdırırsan yüzüne atlayarak hırlar iken
Kuyruğu geçse ele dırlanarak zırlar iken
Sofrâda her kedinin def‟ini hâzırlar iken
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Keseyi kapsa dökerdi yere hep pâreleri
Cigere işler idi tırnağının yâreleri
Koşturur oynar idi kukla gibi fâreleri
Deliğe sokmaz idi bir gün o âvâreleri
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Ne zamân bir tarâfa hışım ile saldırsa eğer
Başı kaplan kesilüp kuyrugı gûyâ ejder
Hasmını yan bakışı eyler idi zîr ü zeber
Yanına uğramamıştı ebedi havf ü hazer
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Ürperir tüyleri bir kerre deyince mırnav
Korkudan başlar idi lerzişe bakkâl ile manav
Saldırırdı âdeme bulmaz ise başka bir av
Yüzünü görse köpekler diyemezken hav hav
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Sokulunca yataga kogmak ile gitmez idi
Okşamakla tokadı tekmeyi farketmez idi
Yiyecek görse gözü mırlaması bitmez idi
Neylemezdi daha kalsaydı eger nitmez idi
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
Etmedik yer mi kodu savleti dünyâda harâb
Ne imâret ne kebâbcu ne salâşu ne kasâb
Hep şaşup kalmış iken bahtına akrân etrâb
Akıbet eyledi devrân anı da mâh u türâb
Kedimi gaflet ile fâre-yi idbâr yedi
Buna yandı yüreğim âh kedi vâh kedi
İlgili Sayfalar
Hiciv Türü ve Özellikleri
Müseddes Nazım Şekli
Yararlanılan Kaynaklar
Meali'den Namık Kemal'e Kedi Mersiyesi, Özlem Şahin
Edebiyatımızda Mizah ve Hiciv Unsuru Olarak Kedi ve Kâni ile Namık Kemal'in Hirre-nâmesi, Abdulmuttalip İpek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.