Hülleci Özet

Reşat Nuri
Reşat Nuri Güntekin'in oyunu.
Dini kendi çıkarları için kullanan insanların aile kurumuna verdikleri zararı işleyen bir oyundur. Eserde İslam'da boşanmayı zorlaştırmak için kullanılan ve "hülle" olarak bilinen durumun nasıl sömürüldüğü ele alınır.

Hülle Nedir? 

İslam'a göre karısını üç kez boşayan bir adamın aynı kadınla tekrar evlenmesi mümkün değildir. Ancak kadının başından bir evlilik daha geçip o eşinden de herhangi bir nedenle boşanması durumunda eski eşiyle nikahlanmasına izin verilmektedir. Medeni Kanun ile sona eren bu durum, halk içinde kadının başka bir erkekle günlük ve anlaşmalı evlilik yapmasına neden olmuş. Bu sayede eski karı-kocanın tekrar evlenmesinin yolu açılmıştır. Oyun, bu anlamda din tüccarlığı yapan tiplerin para hırsı yüzünden sebep olduğu trajikomik durumları konu edinmektedir.

Özet

I. Perde

Olay, İstanbul'un fakir mahallelerinden birinde, eski bir evin sofasında geçmektedir. Altmış yetmiş yaşlarındaki Adile Dudu, ev sahibidir. Kocası tarafından iki çocukla ortada bırakılan kızı Zehra ise hem çirkin hem de aptal bir kadındır.
Adile Dudu'nun kiracıları ise Rukiye Hanım, oğulları Şerif, Hafız Halil ve Hafız'ın karısı olan Melek'tir. Hafız Halil, saf ve alık biridir. Rukiye Hanım, gelini Melek'i tembel işe yaramaz olarak gördüğü için pek sevmez. Şerif ise kırk yaşlarında dalavereci, uyanık bir tiptir. Şerif'in Salahi Mola diye bir adama borcu vardır. Şerif, kendisine biraz daha mühlet vermesini Hafız kardeşinin cerden
dönerken getirdiği parayla borcunu ödeyeceğini söyler. (Cer: Eskiden medrese talebelerinin özellikle üç aylarda dinî konularda halkı aydınlatmak için köy köy gezerek hizmet vermesini ifade eden tabir.)
Bu arada ev sahibi Adile Dudu, kapıya dayanır. Niyeti başka da olsa ilk önce aylardır ödenmeyen ev kirasını ister. Ev sahibesi laf arasında da kızı Zehra'nın Hafız Halil'e aşık olduğunu söyler. Kirayı ödeseler bile taşınmaları gerektiğini, kızının Halil'i ancak böyle unutacağını söyler. Halil, Zehra ile evli olduğu için bu mümkün görünmemektedir. Ancak Adile Dudu'nun kızıyla evlenecek kişiye evi, birikmiş parasını ve diğer mallarını bırakacağını söylemesi, Şerif'i harekete geçirir. Şerif ile Rukiye Hanım, Halil'i boşatıp Zehra ile evlendirme planları yapmaya başlar.
Bu sırada Adile Dudu; kızı Zehra'nın başına bir evliyanın musallat olduğunu, altı aydır her gece gelip ona göründüğünü, üstelik kızının bu evliyadan üç aylık hamile olduğunu anlatır. Kadının anlattıkları gayet doğal karşılayan Şerif, evliya çocuğuna sahip çıkmanın sevabından bile bahseder. Adile Dudu'nun da evlerinde bulunduğu anda Hafız çıkagelir. Zil zurna sarhoştur. Hafız Halil'e zemzem diye içki verilip sarhoş edilmiş, üstelik topladığı paralar da çalınmıştır. Şerif ve Rukiye'nin Hafız'ı, Melek'ten boşamak dışında başka çareleri kalmamıştır. Adile Dudu, Hafız'dan iyi damat bulamayacağını söyleyip kızına müjdeyi vermeye giderken birinci perde kapanır.

II. Perde

İkinci perdede olaylar, aynı sahnede ancak gece vakti gerçekleşir. Şerif, Salahi Molla, İmam, Rukiye ve Adile Dudu sahnededir. Şerif, imama on lira verip Salahi Molla'yı da şahit olarak gösterip bu boşanma olayını, gerçekleştirme niyetindedir. Hafız'ın sarhoş olması da işlerini kolaylaştırır. Rüşveti alan İmam, Halil'e karısını boşadığını, nikahsız bir kadınla kalmasının caiz olmadığını söyler. Sözde, Hafız sakadan su alırken birçok defa "testi boş" deyip durmuş, bu nedenle de Melek ile olan nikahı düşmüştür. Üstelik şahitler de vardır. Hafız, itiraz edecek gibi olur ancak İmam onu susturur. İmam'a göre Hafız, dinen karısını üç kez boşamıştır. Bunu duyan Hafız, fenalık geçirir ve odaya götürülür. Melek de bu gece odasında kalacak, yarın gönderilecektir.
Aynı sıralarda 40-45 yaşlarında bir tapu kâtibi olan Halil, oyuna dahil olur. Halil yakın zamanda işinden, sonra da evinden kovulmuştur. Beş parasız ortada kaldığı ve intihar etmeye teşebbüs ettiği bir sırada Parnak adlı bir hırsız tarafından kurtarılmıştır. Hilmi'nin karnını doyurup cebine para koyan Parnak, Hilmi'yi hırsızlık yapması için ikna eder. Çaresiz Halil, hırsızlığa, Rukiye Hanım'ın ve çocuklarının oturduğu evden başlar. Hilmi ile Parnak, eve Melek'in odasından girerler. Hilmi, Melek'in güzelliği karşısında adeta çarpılır. Evin içinde bir hareketlilik, başlayınca saklanan ikili; evin içinde yeşil feraceli, sakallı, kavuklu bir evliya görürler. Hilmi iyice korkar. O esnada kapı çalınır. Bir telgraf gelmiştir. Telgrafa göre Melek'in Konya'daki amcası ölmüş. Melek'e on bin lira ile bir ev bir de bağ kalmıştır.
Haberi alan Şerif hayrete düşer. Kapı sesini duyan Rukiye de gelmiştir. Hile ile ayırdıkları karı kocayı yeniden nikâhlayarak paraya konmayı düşünürler. Şerif, evden çıkıp imamı yeniden çağırır. Nikâhın tekrar olabilmesi için hülle yapılması gerekmektedir. Bu yüzden bir hülleci yani Melek ile anlaşmalı olarak evlenecek birini bulmaları lazımdır. Hilmi, bütün bu olup bitenler karşısında hırsızlıktan yakalanmak korkusuyla ortaya atılıverir. Parnak ise kaçar. Şerif, hülleci olmayı kabul ederse Halil'den şikayetçi olmayacağına söz verir. Melek'i uyandırıp durumu izah ederler. Eski katip içeride yatan kadınla nikâhlanacağını öğrenince belli etmeden sevinir.

III. Perde

Hilmi ilk defa evleneceği için giyinip kuşanır. Melek gibi güzel bir kadınla evlenmek üzeredir. Adile Dudu, gürültüyü duyup eve damlar. Şerif, Melek'in hasta olduğunu Hilmi'nin de doktor olduğunu ve ona bakmaya geldiğini söyler. İmamı da ani bir duruma karşı çağırmışlardır. Adile gittikten sonra nikâh işlemi başlar. Lakin bir şahit eksiktir. Hafız, Melek için artık bir yabancı olduğuna göre şahitlik etmesinde bir sakınca yoktur. Halil, karısının nikâhında şahit olacağını duyunca büsbütün çıldırır. Ancak işin ucunda Melek'e kavuşmak olunca karısının o adamla yalnız kalmaması koşuluyla şahidi olmaya razı gelir. Olanları anlamaya çalışan Melek, vekâletini Şerif'e vermeyi kabul eder. Hülle yapılır. Herkes dağılır ama Hafız gitmek istemez. Güç bela ikna edilip anasının yanına gönderilir. Hilmi, çok mutludur. Yıllardır evliliği düşündüğü halde aradığı insanla karşılaşamamış ve talihsizliğin talihe döndüğü bu gece, dünya güzeli bir kadınla evlenmiştir. İkili bir süre konuşur, Halil başına gelenleri ve eski işini anlatır. Sonra da odalarına çekilirler.

IV. Perde

Dördüncü perde, sabahın erken saatlerinde Hafız'ın isyanıyla açılır. Hafız, Hilmi ile Melek'i aynı odada görüp çıldırır. Abisine kendisini kandırdığı için kızar. Hilmi, karısı hakkında böyle konuşmamalarını söyleyerek onları sert bir dille uyarır. Şerif şaşkın bir halde kalakalır. Hırsıza kendisiyle işleri bittiği için gelinlerini boşamasını ister. Ancak ne Melek ne de Hilmi boşanmaya yanaşmaz. Olayların içinden çıkılmaz bir hal aldığı sırada, Adile Dudu yeniden sahnede belirir. Doktor zannettiği Hilmi'yi görünce şaşkınlığı bir kat daha artar. Hilmi, Melek'i yeniden Hafız'a nikâh etmek için hülle yaptıklarını söyleyince Adile Dudu, ağzına geleni söyler. Melek, ise her şeyi öğrendiğini, hayatını adeta bir kumara çevirdiklerini ve yeni kocasından asla ayrılmayacağını kesin bir dille belirtir. 
Oyunda çözülmesi gereken bir sır daha vardır. Zehra'ya musallat olan ve kendisini gebe bırakan evliya kimdir? Bu sorunun cevabını da gece saklandığı yerden her şeyi gören Hilmi Efendi, verir. Evliya zannedilen kişi Şerif'tir. Hilmi, Adile Dudu'ya kızını karnındaki çocuğun babasıyla yani Şerif'le evlendirmesini söyler. Tüm bunlar olurken Hafız, şaşkınlıktan konuşamaz durumdadır.

İlgili Sayfalar

👉 Cumhuriyet Dönemi Tiyatro Özetleri


Yararlanılan Kaynak

Reşat Nuri Güntekin'in Tiyatro Oyunları Üzerine Bir Araştırma, Hacire Peker

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.