Şair Evlenmesi

İbrahim Şinasi’nin 1859 tarihli oyunu.
Eser, 1860'da Tercüman-ı Ahvâl gazetesinde yayımlanmıştır.
Modern Türk tiyatro tarihinin yayımlanan ilk oyunudur.
Görücü usulü ile evlenmenin sakıncaları üzerine yazılan eser bir töre komedisidir.
Oyunda evliliğin karşılıklı sevgi ve rıza temelinde gerçekleşmesi gerektiği savunulmuştur.
Oyun tek perdeden oluşur. Şinasi, eserin ön sözünde oyunu aslında iki perde olarak yazdığını ancak birinci perdeyi kaldırmak zorunda kaldığını belirtmektedir.
Yazar, eserini yazarken geleneksel Türk tiyatrosundan yararlanmıştır. Şinasi, Karagöz ve orta oyununda olduğu gibi özellikle sözcüklerin yanlış anlaşılması ve telaffuz edilmesine dayanan sözcük oyunlarına başvurmuştur. 
Eser; bir olayı hikâye etmesi, tek bir mekânda geçmesi ve birkaç saatlik bir zamanı kapsaması sebebiyle klasisizmin üç birlik kuralına uygunluk gösterir.
Noktalama işaretleri ilk kez bu oyunda Şinasi tarafından kullanılmıştır.

Kısa Özet

Müştak Bey, sevgilisi Kumru’nun yerine onun yaşlı ve çirkin ablası Sakine Hanım ile zorla evlendirilmek istenir. Müştak Bey, Ziba Dudu ve Habbe Kadın'ın kurduğu bu tuzaktan arkadaşı Hikmet Efendi’nin mahalle imamına verdiği rüşvetle kurtulacaktır.


Geniş Özet

Alafranga bir tip olan Müştak Bey, şair tabiatlı bir gençtir. Gündüz mahalle imamı tarafından nikahı kıyılmıştır. Müştak Bey, sevdiği kadın Kumru Hanım'a kavuşacağı için heyecanlıdır. Eşinin gelmesini beklerken yakın arkadaşı Hikmet Efendi ile ayaküstü konuşmaktadır. Sevdiği bir kadınla evlendiği için kendisiyle gurur duymaktadır. Ona göre birbirini tanımadan, sevmeden görücü usulüyle evlenen çiftlerin mutlu olmaları pek mümkün değildir. Tek sıkıntısı Kumru Hanım'ın yaşı geçkin, aklı kıt, karga suratlı, kambur ablası Sakine Hanım'dır. 
Hikmet Efendi, büyük dururken küçüğü vermenin pek görülen bir âdet olmadığını söyleyerek arkadaşını uyarmak ister. Hikmet Efendi'nin, Kumru Hanım’ın yerine çirkin ablası Sakine Hanım ile nikahlanmış olabileceğini söylemesi Müştak Bey'i korkutur. Arkadaşının sözlerini pek de hoş olmayan bir latife olarak görür.
Kılavuzu Ziba Dudu'nun geldiğini gören Müştak Bey, arkadaşından selamlıkta beklemesini ister. Sahneye giren Ziba Dudu, gelin hanımın yolda olduğu söyler. Yardımları için Ziba Dudu'ya teşekkür eden Müştak Bey, sevincinden oynamaya başlar. Üçüncü sahnede tek başına kalan damat, fakir bir şairin verebileceği yüz görümlüğü de ancak bu olur diye yazdığı mısraları şarkı olarak söylemeye başlar.
Bir sonraki sahnede Ziba Dudu ve Habbe Kadın, gelin hanımı getirir. Kumru Hanım yerine ablası Sakine Hanım'ı gören damat şok geçirir. Ziba Dudu ile Habbe Kadın, Sakine Hanım’ın duvağını Müştak Bey’e açtırmak için uğraşırken gelinin takma saçı ellerinde kalır. Kendisine bir oyun oynandığını anlayan Müştak Bey, nikâhını kıyan hoca ile mahalledekilerin çağrılmasını ister.
Nikahı kıyan Ebullaklaka gereksiz yere rahatsız edildiğini düşünerek sinirli bir şekilde gelir. Ziba Dudu, damadın bile isteye aldığı hanımı şimdi istemediğini, gelinin saçını başını yolduğunu, bir de yenge kadınla kendisine ağır 
birçok laf ettiğini söyler. Müştak Bey ne kadar uğraşsa da derdini kimseye anlatamaz. Olaya mahalleli de dahil olur. Ebullaklaka ısrarla sana nikah ettiğim büyük kızdır diyerek kendisini suçlayan Müştak Bey'e kızar. Odadaki herkes damadı, Sakine Hanım'ın namusuna leke sürmüş olmakla suçlar. Konuşmalara dahil olan Batak Ese ile Atak Köse'nin şiveli konuşmaları oyunun en önemli komik unsurlarıdır.
Bu arada olaya Hikmet Efendi de dahil olur. Ebullaklaka, arkadaşını savunduğu için Hikmet Efendi'yi de suçlar. Hikmet Efendi, elindeki para kesesini Ebullaklaka'ya göstererek sorunu çözebileceklerini söyler. Ebullaklaka, Hikmet Efendi'ye keseyi çaktırmadan cebine koymasını söyler. 
Rüşveti alan hoca, 45 yaşındaki Sakine Hanım'ın yaş olarak Müştak Bey'in dengi olamayacağını, büyük kızı nikahladım derken kastettiği şeyin yaş değil boy olduğunu söyler. Sonrasında da Habbe Kadın'dan boyda büyük yani yaşta küçük olan asıl gelin hanımı getirmesini ister.
Sekizinci sahnede Kumru Hanım ile Müştak Bey kavuşur. Ebullaklaka, Hikmet Efendi'den başka bir emri olup olmadığını sorar. Hikmet Efendi, hocadan herkesi alıp götürmesini ister.
Hikmet Efendi, Müştak Bey'e kendisine danışmadan, kılavuz kadınları araya sokarak evlenmeye kalkışmasının başına ne işler açtığını, bundan bir ders çıkarması gerektiğini söyler.
Oyunun sonunda Hikmet Efendi, birbirini seven iki gencin evlenmesinde bile türlü türlü sıkıntılar yaşanırken, birbirini hiç tanımadan evlenenlerin vay haline diyerek oyunun mesajını seyirciye iletmiş olur.

İlgili Sayfa

👉 Tanzimat Dönemi Tiyatro Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Şair Evlenmesi-Müntahabat-ı Eşar, Anadolu Üniversitesi Yayınları
Şinasi’nin Şair Evlenmesi Adlı Tiyatro Eseriyle Recaizade Mehmet Celâl’in Hayal-İ Celâl Adlı Romanının Karşılaştırılması, Safiye Akdeniz
Şair Evlenmesi'nde Halk Bilimi Unsurları, Semih Zeka

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.