Osmancık

Tarık Buğra
Tarık Buğra'nın Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarını konu alan tarihî romanı.
Roman, Osman Bey’in gençliğinden Bursa’nın fethine kadar geçen süreyi ele almaktadır.
Beş bölümden oluşan romanda Osman'ın gençlik halleri, Malhun Hatun'a âşık olması, Şeyh Ede Balı'nın telkinleriyle yaşadığı dönüşüm ve kazandığı zaferler destansı bir anlatımla okuyucuya sunulur.

Özet


Roman, ölüm döşeğindeki Osman Gazi'nin Bursa’nın fetih haberini beklediği sahneyle başlar. Ardından geriye dönüşle Osmancık’ın gençlik dönemleri anlatılır.
Ertuğrul Gazi'nin küçük oğlu olan Osman; uçarı, hareketli, yiğit bir gençtir. Osmancık’ın delişmen yönleri onu ağabeyleri Savcı ve Gündüz'den farklı kılar. O, eğlence dolu bir hayat içinde amaçsız yaşamaktadır.

"Çocukluğunda ele avuca sığmazdı. Delikanlılığa yöneldiği yıllarda da kabına sığmıyordu. Derken 'Nerde çalgı, orda kalgı' dönemi başladı: Gücünün, kuvvetinin sahibi değildi; gücü, kuvveti onun sahibiydi. Uzun ve boğum boğum kollarında kılıç, kocaman ellerinde yay, üstünleştikçe üstünleşiyor; asıl önemlisi, bu üstünleşme kendini gösterme tutkusuna kayıyordu: Değil bir meydan okumaya, bir yan bakışa, bir dudak büküşe bile katlanamazdı." (s.7)

Onun bu hayat tarzı, Şeyh Ede Balı tarafından tenkit edilir. Bu arada Osman, Şeyh Ede Balı'nın kızı Malhun Hatun'a aşık olmuştur.
İlerleyen günlerde Osman, av arkadaşlarıyla beraber, İnönü Bey’i Mahmut Bey’e konuk olur. Konukevinde daha önce hayatını kurtardığı Mihail Kosses ile karşılaşır. Osman'ın Malhun Hatun'a âşık olduğunu duyan Al Zahid, İnönü Beyi Mahmut'un evini basarak Osmancık’ı ister. Onun da gönlü Malhun Hatun'dadır. Osman ve arkadaşları Al Zahid ile adamlarını püskürtür.
Malhun Hatun’a olan özlemi günden güne artan Osman Bey, dergâha giderek 
Ede Balı’ya kızıyla evlenmek istediğini söyler. Ancak Ede Balı, Osman’ın fevri davranışlarından kurtulamayacağı görüşündedir. Bu nedenle kızını ona vermeyi reddeder. 

"Osmancık, soyuna soylu, boyuna boylu amma ki kötü huylu. Öfkesine yenik, tek güttüğü benlik. Kavga düşkünüdür, kavgası benliği yolunadır. Güçlüdür, kuvvetlidir, akıllıdır; gücün, kuvvetin, aklın neye yaradığını merak etmez. Vurur, vurur, bir gün gelir vurulur. Bir gün gele, körün oku denk gele; bir gün gele, gaflet ala, çolak hançer böğür dele. O zaman Malhun Hatun ne ola ?.. Can Malhun'a şehit dulu diyemezsin; aklanıp vahlanmana saygı bulamazsın. Malhun'uma kıyamam ben." (s. 94)

Osman bunun üzerine her gün dergâha gitmeye başlar. Malhun Hatun, onun Zümrüdüanka’sıdır. Ede Balı tarafından bir dizi sınavdan geçirilerek benini, öfkesini ve gururunu yenmesini başarır ve ruhsal arınma sürecini yaşar. Osman'ın dergâhta kaldığı bir gece gördüğü düş, onun için şifrenin çözümü olur. Ede Balı'dan yükselen ayın (Malhun Hatun) Osman'ın göğsüne girmesi ve dünya ağacı konumundaki çınarın dal budak salarak evreni kaplaması, Osmancık'tan Osman Gazi Hana uzanacak bir geleceğin müjdesidir. Osmancık; arayışını tamamlamış; nefsini, benliğini aşabilmiştir. O, bundan sonra kendisi için değil; soyu, soyunun ülküsü için yaşayacak; her türlü engeli aşmada Zümrüdüanka'sından güç alacaktır.
Ede Balı sonunda evliliğe onay verir, kısa sürede düğün yapılır. Bu süreçte Osman'ın yaşadığı ruh inkılâbı Ede Balı tarafından cihan ülküsüne dönüştürülmüş, Osman da bey seçilmiştir.
Osman Bey, Aya Nikola’nın düzenlediği ve Mihail Kosses’i öldürme amaçlı Harman Kaya baskınını haber alınca yirmi beş kadar adamını Mihail’in evine göndererek baskını bertaraf eder. Yayla inişi Oğuz beylerini toplayarak onları kardeşlik ve kader birliğine çağırır. 

"Ben, Ertuğrul oğlu Osman, ant içerim ki, yolum hepimizin yoludur. Ben, Ertuğrul oğlu Osman, Tanrı bir, inanırım ki, bu yol ayrılı gayrılı aşılmaz ve ayrıya gayrıya düşende ne kimseye beylik kala ne ad ne san kala. Ve ben Ertuğrul Gazi oğlu Osman, derim ki yücelik, ululuk cihat ganimetidir, ancak paylaşıla; tek kişinin olmaya." (s. 199)

Beylerin desteğini aldıktan sonra, Kulacahisar’ı düşürmeye karar verir ve Bilecik tekfuru ile anlaşır. Osman Bey, Kulacahisar’ı düşürür. Gazadan döndüğünde annesi Cankız’ı, ardından da babası Ertuğrul Bey’i kaybeder. Bu arada oğlu Orhan dünyaya gelir. 
İnegöl gazasına giderken Ermeni Beli’nde yeğeni Bay Koca, Kalonoz tarafından şehit edilir. Kalanoz, ağabeyi Savcı'yı da şehit etmiştir. Osman Bey Kalanoz’u gaza yerinde yakalayarak öldürür.
İlerleyen günlerde Aydos Kalesi’ni ele geçirmek isteyen Osman Bey, kale kumandanı Nikeforos’a Abdullah adında bir elçi gönderir. Nikeforos, elçiyi dinlemeyerek onu surlardan aşağı attırır. Bu olaya Mihail de şahit olur. Kuşatma için hazırlıklar yapılırken Nikeforos’un yeğeni Evdoksiya, Osman Bey’in silah arkadaşlarından Gazi Rahman’a bir mektup göndererek onlara yardım edeceği sözünü verir. İkili arasında daha önceden bir yakınlaşma olmuştur. Evdoksiya’nın da yardımıyla kale ele geçirilir. Nikeforos öldürülür. Evdoksiya da Saniye adını alarak Gazi Rahman’ın eşi olur. Mihail bu olaylar sonrası Müslüman olur ve şehit düşen Abdullah’ın adını alır. Bu arada Malhun Hatun’un ikinci oğlu Alaaddin dünyaya gelmiştir.
Orhan da büyümüş, babasının gençliği gibi güçlü ve yetenekli bir delikanlı olmuştur. Orhan, pazar yerinde karşılaştığı Yarhisar tekfurunun kızı Holofira’ya gönlünü kaptırır. Holofira’ya dünür gönderilir, ancak ret cevabı alınır.
Bu sırada Osman Bey, aldıkları yerler arasına Mudurnu ve Göynük’ü de ekler. Konya sultanına ganimetler gönderir ve sultan da karşılığında ona Hz. Osman’ın kılıcını gönderir. Karacahisar tekfurunun Konya’ya saldırması üzerine oraya da baskın yapılır. Savaş sırasında halkı sürekli Osman Bey’e karşı kışkırtan amcası Dündar Bey, Osman Bey tarafından öldürülür.
Osman Bey’e Selçuklu Sultanı tarafından hanlık verilir. Tekfurlar bir araya gelerek Holofira’nın düğüne Osman Bey’i de davet edip onu öldürmeyi planlarlar. Osman’ın ölümünden sonra Türk birliğinin dağılacağını düşünürler. Plandan haberdar olan Osman Bey, düğüne hazırlıklı gider ve Bilecik de düşer. Holofira, Nilüfer ismiyle Müslüman olur ve Orhan ile evlenir.
Ede Balı vefat etmiş, İznik düşmüş, Osman Gazi de ağır hastadır. Orhan Bey’e Bursa’yı almasını, kendisini oraya gömmesini vasiyet eder. Malhun Hatun da tandırın başında ansızın yığılıp hayata veda etmiştir.
Malhun Hatun’un ölümünden sonra Osman Bey, Azrail’in ayak seslerini daha yakından işitir. Hayata gönül rahatlığıyla veda edebilmek için oğlu Orhan’dan müjde bekler. Ona hasta yatağında iken Bursa’nın düştüğünü gelen atlıların nal sesleri müjdeleyecektir.

İlgili Sayfa

👉 Eser Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Tarık Buğra'nın Romancılığı, Yıldıray Bulut
Karakter Sentezleyici Bir Roman Olarak Osmancık'ta Yapı Unsurları, Tuba Dalar
Kuruluş Devrini Konu Alan Romanlar Üzerine, Bilge Ercilasun
Osmancık Romanının Arketipsel Sembolizm Bakımından Çözümlenmesi, Tank Özcan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.