Avrupa'da Bir Cevelan

Ahmet Mithat Efendi
  • Ahmet Mithat Efendi'nin seyahatname türündeki eseridir.
  • Eser adındaki "cevelan" Arapça bir sözcük olup gezinti, gezinme, dolaşma gibi anlamlara gelmektedir.
  • 1000 sayfayı aşan eser gerek hacmi gerekse içerik zenginliğiyle Tanzimat-Cumhuriyet arası dönemin en büyük seyahat eseridir.
  • 1889'da II. Abdülhamit tarafından Stockholm Müsteşrikler (Doğu Bilimciler) Kongresi’ne gönderilen Ahmet Mithat, bu vesileyle Avrupa'nın birçok şehrini gezmiştir.
  • Ahmet Mithat Efendi’nin izlenimlerini paylaştığı Avrupa ülkeleri şöyledir: İtalya, Fransa, Danimarka, İsveç, Norveç, Almanya, İsviçre ve Avusturya.
  • Eser, 19. yüzyıl Avrupa'sı hakkında önemli bir belge niteliği taşımaktadır.
  • Eserde yazarın gezdiği Avrupa şehirleriyle ilgili hemen her şeyi bulmak mümkündür.
  • Yazar; seyahati boyunca gördüğü her yeni gelişmeyi büyük bir dikkatle incelemiş ve bunları ülkeme nasıl taşırım düşüncesiyle hareket etmiştir.
  • Seyahatnamesinde Batı'nın Osmanlı Devleti'ne ve insanımıza bakışını da aktaran yazar, bu bakıştaki yanlışları söylemeyi de ihmal etmez.
  • Kongre boyunca Türk dili, Türk tarihi ve Asya Türklüğü gibi konularda görüşlerini dile getiren yazar, iki kültür arasındaki farkları da -çoğu bizim lehimize olacak şekilde- ifade etmiştir.
  • Eserin Avrupa ve Amerika kütüphanelerine dağıtılması için Sultan Abdülhamit tarafından bir emirname çıkarılması, eserin Padişah tarafından da beğenildiğini göstermektedir.
Yazarın İzlenimlerinden...

  • İhtiyaca yönelik eğitim veren okullar (Sanayi Mektepleri), tarım ve hayvancılıkta kullanılan teknoloji, fabrikalar, hastaneler, şehir planları, tiyatro binaları ve müzeler seyyahı en çok etkileyen unsurlardır. Yazar, bu tür gelişmeleri gördükçe büyük bir hayıflanmayla ülkesindeki eksikliği dile getirir. 
  • Osmanlı kadınının gözlerden uzak yaşamının aksine Avrupa kadını hem sosyal hayatın hem de çalışma hayatının tamamen içindedir. 
  • Avrupalılar kurallara uyma konusunda oldukça titizdir. Herkesin kurallara riayet etmesi yaşamın bir düzen içerisinde saat gibi işlemesini sağlamaktadır. 
  • Özellikle manevi hususlarda Doğu medeniyeti daha üstündür.

Paris
  • Seyahatnamede en fazla bölüm, Paris’e ayrılmıştır.
  • Osmanlı aydınları için Paris; özellikle 1850’lerden sonra düşüncenin, sanatın, hürriyetin ve edebiyatın kutsal şehridir.
  • Paris; büyük mağaza ve dükkânları, otelleri, hastaneleri, okulları, hipodromu, hapishaneleri, sokakları, binaları ve otelleriyle eserde geniş bir yer tutar.
  • Yazar bütün bunları anlatırken şehrin sosyal yaşamı, iş ve eğlence hayatı hakkında da bilgiler verir. Yer yer İstanbul ve Paris arasında karşılaştırmalar da yapar.
  • 300 metre yüksekliğindeki Eyfel Kulesi'ni umduğu kadar etkileyici bulmayan yazar, kule hakkında şu yorumu yapar:
"…İşte şimdi o kulenin karşısındayım. Hani ya bulutları yarıp zirvesi üst tarafına kadar çıkacak yükseklik nerede? Bir gün İstanbul’da Eminönü’nde Yeni Cami’nin minaresine bakarak bazı arkadaşlar ile bunu altmış metre tahmin eyledikten sonra Eyfel Kulesi bundan beş kat daha yüksek olduğunu düşünerek tahminimizi göğün en yüksek noktasına doğru sevk edip gitmiştik... İşte kule karşımda, ama bakışlarım öyle göğün en yüksek noktasına doğru fırlayıp gitmiyor. Hemen hemen Yeni Cami minaresinin iki misli gibi bir irtifa tasavvur ettiren bir kule görünüyor!"
İsveç-Norveç
  • Seyahati boyunca yazarı en çok etkileyen şeylerden biri de çalışma hayatının her alanında görülen İsveç-Norveç kadınlarıdır.
  • Yazara göre bölge halkı; çalışkanlığı, dürüstlüğü, iş ahlakı -özellikle de çalışma hayatındaki kadınlarının namuslu ve ağırbaşlı tavırları- ile diğer Avrupa ülkelerinden çok farklıdır:
"... başka kişilerden dahi istihbaratıma göre burada hizmet erbabının çoğu kadınlardan olup ve hatta kadınlar posta-telgraf, telefon, banka, şirket, kâtiplik ve muhasebe hizmetlerinde de bulunmaktadır. Lakin bu memleketin gerek erkekleri gerek kadınları gerekli iş ahlakına fazlasıyla uyduklarından bu istihdamın hiçbir suretle zararı görülmeyerek çalışanlar da istihdam edenler de hoşnut kalmaktadırlar."  
Madam Gülnar
  • Bu gezinin ilgi çekici yanlarından biri de yazarın kongrede tanıştığı Madam Gülnar’la olan dostluğudur. Asıl ismi Olga de Lebedev olan Madam Gülnar, Kazan’a yerleşmiş Fransız asıllı bir kontun eşidir.
  • Türkçenin yanı sıra birçok dili rahatlıkla konuşabilen Madam Gülnar, kültürümüze yakınlık duyan bir Şarkiyatçıdır (Doğu bilimcidir). Kendisine mahlas olarak bir Türk adını seçmesinin nedeni de budur.
  • Madam Gülnar, -özellikle Ahmet Mithat ile tanıştıktan sonra- Rusçadan Türkçeye yaptığı çevirilerle Rus edebiyatını ülkemize tanıtan kişi olarak tanınacaktır.  
İlgili Sayfalar
👉 Ahmet Mithat Efendi
👉 Seyahatname Türü
Yararlanılan Kaynaklar
  • Avrupa’da Bir Cevelan’da Türklükle İlgili Meseleler Levent Ali Çanaklı
  • Ahmet Mithat Efendi'nin Seyahat Rotası, Reşat Arıca
  • Edebiyatın Kaynağı Olarak Seyahatnameler Bâki Asiltürk
  • On Dokuzuncu Yüzyıl İngiliz Seyahat Edebiyatında Osmanlı’nın; Osmanlı Seyahat Edebiyatında da Avrupalıların Yansımaları, Muhuttin Doğan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.