Adem: Yokluk (Sonum ademdir diyor insana yolun hali.)
Âdem: İlk insan, özel isim (âdemoğlu: insan)
Ala: Çok renkli, alaca
Âlâ: İyi, pekiyi, daniska
Alem: Bayrak (alemdar: bayrak ya da sancağı taşıyan, önder)
Âlem: Evren, dünya, herkes, belli gruptaki hayvanların bütünü...
Ama: Bağlaç
Âmâ: Görme engelli
Berat: Belge, patent (Berat Kandili)
Beraat: Aklanma
Biçim: Şekil, form
Biçem: Üslup
Bilakis: Tersine, aksine
Bilhassa: Özellikle
Hısım: Evlilik yolu ile birbirine bağlı olan kimseler
Hasım: Düşman
Zürafa: Çok uzun boylu ve boyunlu, geviş getiren bir hayvan.
Zürefa: Kibarlar, nazikler (Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü...)
Âlâ: İyi, pekiyi, daniska
Alem: Bayrak (alemdar: bayrak ya da sancağı taşıyan, önder)
Âlem: Evren, dünya, herkes, belli gruptaki hayvanların bütünü...
Ama: Bağlaç
Âmâ: Görme engelli
Asgari: En az, en aşağı, en düşük, en alt, minimum (asgari ücret).
Askerî: Askerlikle ilgili, askere özgü
Aşık: Bir kemik türü (aşık atmak: yarışmak, boy ölçüşmek)
Âşık: Vurgun, tutkun, halk ozanı
Azımsamak: Nicel (sayısal) olarak az bulmak
Küçümsemek: Önem vermemek, değersiz bulmak
Askerî: Askerlikle ilgili, askere özgü
Aşık: Bir kemik türü (aşık atmak: yarışmak, boy ölçüşmek)
Âşık: Vurgun, tutkun, halk ozanı
Azımsamak: Nicel (sayısal) olarak az bulmak
Küçümsemek: Önem vermemek, değersiz bulmak
Berat: Belge, patent (Berat Kandili)
Beraat: Aklanma
Biçim: Şekil, form
Biçem: Üslup
Bilakis: Tersine, aksine
Bilhassa: Özellikle
Çekimser: Taraf olmayan, kararsız (140 ret oyu çıkarken 5 milletvekili çekimser kaldı.)
Çekingen: Ürkek, tutuk
Direk: Kalın destek, sütun
Direkt: Aracısız, doğrudan doğruya
Dalalet: Doğru yoldan ayrılma, sapkınlık (...memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.)
Delalet: Kılavuzluk, iz, işaret
Etken: Etki eden şey, faktör
Etkin: Aktif, faal, çalışır durumda olan
Eyer: Binek hayvanlarının sırtına konulan
Eğer: Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet.
Fiyat: Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha.
Ücret: İş gücünün karşılığı olan para veya mal.
Hakim: Bilge
Hâkim: Sözünü geçiren, egemen, yargıç...
Hal (Fransızcadan): Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer.
Hâl: Durum, vaziyet; tutum, tavır; güç, kuvvet...
Hala: Babanın kız kardeşi, bibi
Hâlâ: Halen, henüz
Çekingen: Ürkek, tutuk
Direk: Kalın destek, sütun
Direkt: Aracısız, doğrudan doğruya
Dalalet: Doğru yoldan ayrılma, sapkınlık (...memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.)
Delalet: Kılavuzluk, iz, işaret
Etken: Etki eden şey, faktör
Etkin: Aktif, faal, çalışır durumda olan
Eyer: Binek hayvanlarının sırtına konulan
Eğer: Şart anlamını güçlendirmek için şartlı cümlelerin başına getirilen kelime, şayet.
Fiyat: Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha.
Ücret: İş gücünün karşılığı olan para veya mal.
Hakim: Bilge
Hâkim: Sözünü geçiren, egemen, yargıç...
Hal (Fransızcadan): Sebze, meyve, bakliyat vb.nin satıldığı yer.
Hâl: Durum, vaziyet; tutum, tavır; güç, kuvvet...
Hala: Babanın kız kardeşi, bibi
Hâlâ: Halen, henüz
Hısım: Evlilik yolu ile birbirine bağlı olan kimseler
Hasım: Düşman
İhracat: Dış satım
İthalat: Dış alım
İthalat: Dış alım
İnkılap: Devrim (İnkılap Tarihi)
İnkilap: Köpekleşme (kelp: köpek)
İltica: Sığınma
İrtica: Gericilik
İntiba: İzlenim
Konsantre: Yoğun
Konsantrasyon: Dikkati toplama
Mahsur: Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.
Mahzur: Sakınca, engel
Mamur: İmar edilmiş, bayındır (Dört başı mamur: eksiksiz, kusursuz)
Mağrur: Gururlu, kibirli, kendini beğenmiş
Mahmur: Uykudan sonra üzerinde sersemlik, ağırlık bulunan (Sabah mahmurluğu)
Muğlak: Anlaşılmaz, karışık
Muallak: Sonuca bağlanmamış, sürüncemede kalmış. (Muallakta kalmak)
İnkilap: Köpekleşme (kelp: köpek)
İltica: Sığınma
İrtica: Gericilik
İntiba: İzlenim
İntibah: Uyanış
Kadir: Değer, kıymet, itibar (kadirşinas: değerbilir)
Kadir (Okunuşu: "kâdir"): Güçlü, gücü her şeye yeten
Uyarı: İki sözcüğün karışma ihtimali olsa da "kâdir" sözcüğünün düzeltme işareti konmadan yazılması yaygınlaşmıştır.
Kadir: Değer, kıymet, itibar (kadirşinas: değerbilir)
Kadir (Okunuşu: "kâdir"): Güçlü, gücü her şeye yeten
Uyarı: İki sözcüğün karışma ihtimali olsa da "kâdir" sözcüğünün düzeltme işareti konmadan yazılması yaygınlaşmıştır.
Konsantre: Yoğun
Konsantrasyon: Dikkati toplama
Mahsur: Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.
Mahzur: Sakınca, engel
Mamur: İmar edilmiş, bayındır (Dört başı mamur: eksiksiz, kusursuz)
Mağrur: Gururlu, kibirli, kendini beğenmiş
Mahmur: Uykudan sonra üzerinde sersemlik, ağırlık bulunan (Sabah mahmurluğu)
Muhabere: Haberleşme
Muharebe: Harp, savaş
Muharebe: Harp, savaş
Muğlak: Anlaşılmaz, karışık
Muallak: Sonuca bağlanmamış, sürüncemede kalmış. (Muallakta kalmak)
Mülteci: İltica eden, sığınmacı
Mürteci: gerici
Mütevazı: Alçak gönüllü, tevazu sahibi
Mütevazi: Paralel
Naif (Fransızca): Saf, deneyimsiz
Nahif (Arapça): İnce, duygulu, hassas olan
Nağme: Ezgi, melodi
Name: Mektup
Nicelik: Sayılabilir olan, miktar
Nitelik: Özellik, vasıf, kalite
Nüfus: Kişi; bir ülkede, bir bölgede, bir evde belirli bir anda yaşayanların oluşturduğu toplam sayı, ortak bir özellik gösteren kimselerin bütünü.
Nüfuz: İçine geçme; sözü geçen, güçlü (mecazi) (nüfuz ticareti: Bir kimsenin bulunduğu makamın gücüne dayanarak bazı işlere karışıp kendine çıkar sağlaması.)
Öğretim: Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi.
Öğrenim: Gerekli bilgi, beceri ve alışkanlıkların elde edilmesi amacıyla yapılan çalışma, tahsil. (Öğrenim belgesi, öğrenim hayatı...)
Özge: Başka
Özgü: Bir şeye ait olan, has, mahsus
Şura: Anlatana veya söyleyene göre biraz uzakta olan yer, şu yer:
Şûra: Danışma kurulu
Tabi: Bağlı, bağımlı
Tabii: Doğada bulunan, saf, olağan, doğal olarak, elbette
Takdir: Beğenme, değer verme (takdir etmek, takdir belgesi)
Taktir: Damıtma
Teamül: Öteden beri olagelen davranış
Temayül: Eğilim, meyletme (Temayül yoklaması)
Tefriş: Bir yeri gerekli eşya ile döşeme (tefrişat: döşeme işleri)
Teşrif: Bir yeri onurlandırma, şereflendirme
Ukde: İçine dert olan şey.
Uhde: Sorumluluk; birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev
Yayım: Yayma işi, neşir (yayımlamak: basmak, dağıtmak, neşretmek)
Yayın: Kitap, gazete, dergi; neşriyat
Yaradılış: Doğuştan gelen vücut ve ruh özelliklerinin tümü, mizaç, huy
Yaratılış: Yaratılma işi, Tanrı tarafından yoktan var edilme işi.
Yazın: Edebiyat (Yazınsal: edebî)
Yazım: İmla (Yazım Kılavuzu, yazım kuralları)
Mütevazı: Alçak gönüllü, tevazu sahibi
Mütevazi: Paralel
Naif (Fransızca): Saf, deneyimsiz
Nahif (Arapça): İnce, duygulu, hassas olan
Nağme: Ezgi, melodi
Name: Mektup
Nicelik: Sayılabilir olan, miktar
Nitelik: Özellik, vasıf, kalite
Nüfus: Kişi; bir ülkede, bir bölgede, bir evde belirli bir anda yaşayanların oluşturduğu toplam sayı, ortak bir özellik gösteren kimselerin bütünü.
Nüfuz: İçine geçme; sözü geçen, güçlü (mecazi) (nüfuz ticareti: Bir kimsenin bulunduğu makamın gücüne dayanarak bazı işlere karışıp kendine çıkar sağlaması.)
Öğretim: Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi.
Öğrenim: Gerekli bilgi, beceri ve alışkanlıkların elde edilmesi amacıyla yapılan çalışma, tahsil. (Öğrenim belgesi, öğrenim hayatı...)
Özge: Başka
Özgü: Bir şeye ait olan, has, mahsus
Şura: Anlatana veya söyleyene göre biraz uzakta olan yer, şu yer:
Şûra: Danışma kurulu
Tabi: Bağlı, bağımlı
Tabii: Doğada bulunan, saf, olağan, doğal olarak, elbette
Takdir: Beğenme, değer verme (takdir etmek, takdir belgesi)
Taktir: Damıtma
Teamül: Öteden beri olagelen davranış
Temayül: Eğilim, meyletme (Temayül yoklaması)
Tefriş: Bir yeri gerekli eşya ile döşeme (tefrişat: döşeme işleri)
Teşrif: Bir yeri onurlandırma, şereflendirme
Ukde: İçine dert olan şey.
Uhde: Sorumluluk; birinin yapmakla yükümlü olduğu iş, görev
Yayım: Yayma işi, neşir (yayımlamak: basmak, dağıtmak, neşretmek)
Yayın: Kitap, gazete, dergi; neşriyat
Yaradılış: Doğuştan gelen vücut ve ruh özelliklerinin tümü, mizaç, huy
Yaratılış: Yaratılma işi, Tanrı tarafından yoktan var edilme işi.
Yazın: Edebiyat (Yazınsal: edebî)
Yazım: İmla (Yazım Kılavuzu, yazım kuralları)
Zürafa: Çok uzun boylu ve boyunlu, geviş getiren bir hayvan.
Zürefa: Kibarlar, nazikler (Zürefanın düşkünü beyaz giyer kış günü...)
Benzer Sayfalar
Paragraf Soruları İçin Bilinmesi Gereken Sözcükler
Paragraf Soruları İçin Bilinmesi Gereken Sözcükler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.