19. yüzyıl Rus yazarı, Nikolay Vasilyeviç Gogol'un uzun hikayesi.
Eser, Rus edebiyatında sıradan insanların hayatlarını gerçekçi bir şekilde ele alan eserlerin öncüsü olarak görülmüştür.
Ünlü realist yazar Dostoyevski, bu hikayeye gönderme yaparak "Hepimiz Gogol'ün Paltosu'ndan çıktık." der.
Özet
Akaki Akakiyeviç Başmatçkin, Rusya'da bir dairede çalışan, sıradan bir memurdur. Tek işi kendisine verilen evrakları temize çekmek olan bu memur, işini tutkuyla yapar. Buna rağmen birlikte çalıştığı arkadaşları tarafından saygı görmeyen, kimi zaman da alay konusu olan, kendini savunmaktan aciz bir tiptir. Yaptığı işten o kadar memnundur ki gece yatağına yattığında bile Tanrı'nın ertesi gün ona sunacağı evrakları düşünür. Düşük maaşından bile şikayetçi olmayan memur, diğer memurların eğlenmek için yaptıkları etkinliklerden de uzaktır.
Ev sahibesi yaşlı kadınla yaşayan, kısa boylu, yüzü çiçek bozuğu, saçları dökük Akakiyeviç'in huzurunu kaçıran tek şey kendisini artık soğuktan koruyamayan paltosudur. Akakiyeviç, üzerinde birçok yama bulunan ve iş arkadaşları tarafından alay konusu olan paltoyu onarması için Terzi Petroviç'e götürmeye karar verir. Bir gözü görmeyen, çoğu zaman da sarhoş olan Petroviç, çok kez onardığı paltoya bakıp "Bu, tamir olmaz!" deyip kesip atar. Bu cevap karşısında bayılacak gibi olan Akakiyeviç'in tüm ısrarlarına rağmen Petroviç ikna olmaz ve yeni bir palto diktirmesi gerektiğini söyler.
Yeni bir palto diktirebilmek için uzun uzun hesap yapan Akaki, bazı günlük giderlerini azaltması gerektiğini düşünür. Zaten son derece kısıtlı bir yaşam süren memur, kumaş ve dikiş parasını biriktirebilmek için akşam çayını kaldırır, mumu daha az yakar, ayakkabılarının daha az eskimesi için yollarda daha dikkatli yürümeye başlar. Artık, hayatı yeni bir anlam kazanmış, sahip olacağı yeni paltonun hayaliyle yaşamaya başlamıştır.
Ayda bir kez, yeni paltosu için Petroviç'e giderek kumaşı nereden, kaça alacağı ya da hangi rengi seçmesi gerektiği gibi önemli konuları görüşür. Bu arada beklemediği bir şekilde, iş yerinden fazladan yirmi ruble ikramiye alması işleri hızlandırır. Petroviç ile kumaşçıya giderek kumaş seçerler. On dört gün sonra da paltosu hazırdır.
Yeni paltosuyla işe giden Akakiyeviç, dairede arkadaşlarının tebriklerini kabul eder ancak arkadaşları paltonun şerefine bir yemek vermesi gerektiğini söyleyince ne söyleyeceğini bilemez. Kızarıp bozaran, kekelemeye başlayan Akakiyeviç'i amirlerden biri kurtarır. Amir, bugün doğum günü olduğunu söyleyerek Akakiyeviç'in yerine, herkesi evine davet eder. Akaki, daveti önce reddetmeyi düşünse de böyle bir hareketin nezaketsizlik olacağını düşünerek davete gitmeyi kabul eder.
Eser, Rus edebiyatında sıradan insanların hayatlarını gerçekçi bir şekilde ele alan eserlerin öncüsü olarak görülmüştür.
Ünlü realist yazar Dostoyevski, bu hikayeye gönderme yaparak "Hepimiz Gogol'ün Paltosu'ndan çıktık." der.
Özet
Akaki Akakiyeviç Başmatçkin, Rusya'da bir dairede çalışan, sıradan bir memurdur. Tek işi kendisine verilen evrakları temize çekmek olan bu memur, işini tutkuyla yapar. Buna rağmen birlikte çalıştığı arkadaşları tarafından saygı görmeyen, kimi zaman da alay konusu olan, kendini savunmaktan aciz bir tiptir. Yaptığı işten o kadar memnundur ki gece yatağına yattığında bile Tanrı'nın ertesi gün ona sunacağı evrakları düşünür. Düşük maaşından bile şikayetçi olmayan memur, diğer memurların eğlenmek için yaptıkları etkinliklerden de uzaktır.
Ev sahibesi yaşlı kadınla yaşayan, kısa boylu, yüzü çiçek bozuğu, saçları dökük Akakiyeviç'in huzurunu kaçıran tek şey kendisini artık soğuktan koruyamayan paltosudur. Akakiyeviç, üzerinde birçok yama bulunan ve iş arkadaşları tarafından alay konusu olan paltoyu onarması için Terzi Petroviç'e götürmeye karar verir. Bir gözü görmeyen, çoğu zaman da sarhoş olan Petroviç, çok kez onardığı paltoya bakıp "Bu, tamir olmaz!" deyip kesip atar. Bu cevap karşısında bayılacak gibi olan Akakiyeviç'in tüm ısrarlarına rağmen Petroviç ikna olmaz ve yeni bir palto diktirmesi gerektiğini söyler.
Yeni bir palto diktirebilmek için uzun uzun hesap yapan Akaki, bazı günlük giderlerini azaltması gerektiğini düşünür. Zaten son derece kısıtlı bir yaşam süren memur, kumaş ve dikiş parasını biriktirebilmek için akşam çayını kaldırır, mumu daha az yakar, ayakkabılarının daha az eskimesi için yollarda daha dikkatli yürümeye başlar. Artık, hayatı yeni bir anlam kazanmış, sahip olacağı yeni paltonun hayaliyle yaşamaya başlamıştır.
Ayda bir kez, yeni paltosu için Petroviç'e giderek kumaşı nereden, kaça alacağı ya da hangi rengi seçmesi gerektiği gibi önemli konuları görüşür. Bu arada beklemediği bir şekilde, iş yerinden fazladan yirmi ruble ikramiye alması işleri hızlandırır. Petroviç ile kumaşçıya giderek kumaş seçerler. On dört gün sonra da paltosu hazırdır.
Yeni paltosuyla işe giden Akakiyeviç, dairede arkadaşlarının tebriklerini kabul eder ancak arkadaşları paltonun şerefine bir yemek vermesi gerektiğini söyleyince ne söyleyeceğini bilemez. Kızarıp bozaran, kekelemeye başlayan Akakiyeviç'i amirlerden biri kurtarır. Amir, bugün doğum günü olduğunu söyleyerek Akakiyeviç'in yerine, herkesi evine davet eder. Akaki, daveti önce reddetmeyi düşünse de böyle bir hareketin nezaketsizlik olacağını düşünerek davete gitmeyi kabul eder.
Yeni paltosuyla sokakta gururla yürür, davete vardığında misafirlerin çoktan gelmiş olduğunu görür. Onu kapıda gören arkadaşları, hoş geldin diyerek paltosuna övgüler yağdırmaya devam ederler. Akaki, bütün gece kağıt oynayanları seyredip iki bardak da şampanya içer. Ancak yatma vakti gelmiş hatta çoktan geçmiştir. Bırakmazlar korkusuyla vestiyerden paltosunu alarak dışarı çıkar.
Evine giderken birkaç adam yolunu keser. Adamlardan birinin tekmesiyle yere serilen Akaki, kendine geldiğinde etrafta kimse yoktur. Paltosu çalınmış, soğuktan iliklerine kadar donmuş bir haldedir. Avazı çıktığı kadar bağırarak koşmaya başlar. Kulübedeki bekçi, yarın karakola gidip şikayetçi olmasını söyler.
Akaki, yaşlı ev sahibesinin tavsiyesiyle karakola gitmek yerine belediye bölge müfettişine gider. Kapıdaki memurlar onu başlarından savmak ister ancak Akaki, belki de hayatında ilk kez sert bir tavırla konuşarak müfettişle görüşmeyi başarır. Ancak müfettişin sorduğu alakasız sorular karşısında afallayarak oradan ayrılır. O gün ilk defa işe gitmez. Ertesi gün işe gittiğinde dairedekilerden biri, "mühim bir şahsiyet" dediği kişiyle konuşmasını tavsiye eder.
Arkadaşının tavsiyesine uyan Akaki Akakiyeviç, bu önemli kişiyle görüşmeye gider. Aslında çok kötü bir adam olmasa da bürokratik sisteme kendini uydurmuş, mevkiini hazmedememiş, bu "önemli kişi", Akaki Akakiyeviç'i biraz dinledikten sonra, odasındaki arkadaşına gösteriş yapmak için onu azarlayıp kovar.
İşittiği azarla şaşıran Akaki, ertesi gün ateşler içinde uyanır. Eve gelen doktor durumunun ümitsiz olduğunu söyler. Çok geçmeden de Akaki Akakiyeviç son nefesini verir. Çalışma arkadaşları onun öldüğünü dört gün sonra evine gönderilen odacının vasıtasıyla öğrenecektir.
Yazar, yaşadığı sürece kimsenin dikkatini çekmeyen bu adamın öldükten sonra daha çok anılacağını söyleyerek hikayesine devam eder.
Akaki, yaşlı ev sahibesinin tavsiyesiyle karakola gitmek yerine belediye bölge müfettişine gider. Kapıdaki memurlar onu başlarından savmak ister ancak Akaki, belki de hayatında ilk kez sert bir tavırla konuşarak müfettişle görüşmeyi başarır. Ancak müfettişin sorduğu alakasız sorular karşısında afallayarak oradan ayrılır. O gün ilk defa işe gitmez. Ertesi gün işe gittiğinde dairedekilerden biri, "mühim bir şahsiyet" dediği kişiyle konuşmasını tavsiye eder.
Arkadaşının tavsiyesine uyan Akaki Akakiyeviç, bu önemli kişiyle görüşmeye gider. Aslında çok kötü bir adam olmasa da bürokratik sisteme kendini uydurmuş, mevkiini hazmedememiş, bu "önemli kişi", Akaki Akakiyeviç'i biraz dinledikten sonra, odasındaki arkadaşına gösteriş yapmak için onu azarlayıp kovar.
İşittiği azarla şaşıran Akaki, ertesi gün ateşler içinde uyanır. Eve gelen doktor durumunun ümitsiz olduğunu söyler. Çok geçmeden de Akaki Akakiyeviç son nefesini verir. Çalışma arkadaşları onun öldüğünü dört gün sonra evine gönderilen odacının vasıtasıyla öğrenecektir.
Yazar, yaşadığı sürece kimsenin dikkatini çekmeyen bu adamın öldükten sonra daha çok anılacağını söyleyerek hikayesine devam eder.
Akaki Akakiyeviç'in ölümünden bir süre sonra Petesburg'da çalıntı bir palto arayan bir hayaletten söz edilir. Hatta iş arkadaşlarından biri o hayaleti görmüş ve ilk bakışta Akaki'yi tanımıştır. Birçok yüksek rütbeli memur paltosunu bu hayalete kaptırmış, polis tüm çabalarına rağmen hayaleti yakalayamamıştır.
Bu arada Akaki'nin görüştüğü önemli kişi, yaptığından pişman olarak bir memurunu Akaki'nin akıbetini öğrenmesi için görevlendirir. Akaki'nin öldüğünü öğrenen "mühim şahsiyet" aynı gün kafasını dağıtmak için gittiği bir davetten dönerken Akaki ile karşılaşır. Akaki, nihayet yakaladım seni diyerek onun da paltosunu alır. Bu olaydan sonra da hayaleti gören olmaz.
O günden sonra hiç kimse, bu "mühim şahsiyeti" makamıyla böbürlenirken ya da yüksek bir sesle konuşurken göremeyecektir.
👉 Eser Özetleri
Bu arada Akaki'nin görüştüğü önemli kişi, yaptığından pişman olarak bir memurunu Akaki'nin akıbetini öğrenmesi için görevlendirir. Akaki'nin öldüğünü öğrenen "mühim şahsiyet" aynı gün kafasını dağıtmak için gittiği bir davetten dönerken Akaki ile karşılaşır. Akaki, nihayet yakaladım seni diyerek onun da paltosunu alır. Bu olaydan sonra da hayaleti gören olmaz.
O günden sonra hiç kimse, bu "mühim şahsiyeti" makamıyla böbürlenirken ya da yüksek bir sesle konuşurken göremeyecektir.
👉 Eser Özetleri
Çok güzel özetlenmiş,teşekkürler
YanıtlaSilTeşekkür ederim
YanıtlaSil