Harnâme (Günümüz Türkçesi)

Orijinal Metin
(Günümüz Türkçesi orijinal metnin sonunda verilmiştir.)

1-

Bir eşek var idi zâif ü nizâr
Yük elinden katı şikeste vü zâr
2-
Gâh odunda vü gâh suda idi
Dün ü gün kahr ile kısuda idi
3-
Ol kadar çeker idi yükler ağır
Ki teninde tü komamışdı yağır
4-
Nice tü kalmamışdı et ü deri
Yükler altında kana batdı deri
5-
Eydür idi gören bu sûretlu
Tan degül mi yürür sünük çatlu
6-
Dudağı sarkmış u düşmiş enek
Yorılur arkasına konsa sinek
7-
Toğranur idi arpa arpa teni
Gözi görince bir avuç samanı
8-
Kargalar dirneği kulağında
Sinegün seyri gözi yağında
9-
Arkasından alınsa pâlânı
Sanki it artuğıydı kalanı
10-
Birgün ıssı ider himâyet ana
Ya‘ni kim gösterür inâyet ana
11-
Aldı pâlânını vü saldı ota
Otlayurak biraz yüridi öte
12-
Gördi otlakda yürür öküzler
Odlu gözler ü gerlü göğüzler
13-
Sömürüp eyle yirler otlağı
Ki çekicek kılın tamar yağı
14-
Boynuzı ba’zısınun ay bigi
Kiminün halka halka yay bigi
15-
Böğrişüp çün virürler âvâze
Yankulanurdı tağ ü dervâze
16-
Har-i miskîn ider iken seyrân
Kaldı görüp sığırları hayrân
17-
Geh yürürler ferâgat ü hoş-dil
Gâh yaylâ vü kışla geh menzil
18-
Ne yular derdi ne gam-ı pâlân
Ne yük altında haste vü nâlân
19-
Acebe kalur u tefekkür ider
Kendü ahvâlini tasavvur ider
20-
Ki birüz bunlarunla hilkatde
Elde ayakda şekl ü sûretde
21-
Bunlarun başlarına tâc neden
Bize bu fakr ü ihtiyâc neden
22-
Bizi ger arpa ok u yây itdi
Bunlarun boynuzın kim ay itdi
23-
Didi bu müşkilümi itmez hal
Meger ol bir falân har-i a’kal
24-
Vâr idi bir eşek firâsetlû
Hem ulu yollu hem kiyâsetlû
25-
Çok geçürmiş zamâneden çağlar
Yükler altında sızırup yağlar
26-
Nûh Peygamber’ün gemisine ol
Virmiş İblîse kuyruğıyla yol
27-
Dir imiş ben döşedidüm döşeği
Dirilürken ölüp ‘Üzeyr eşeği
28-
Hoş-nefesdür diyü vü ehl ü fasîh
Hürmet eyler imiş hımâr-ı Mesîh
29-
Kurd korkar idi kulağından
Arslan ürker idi çomağından
30-
Ol ulu katına bu miskîn har
Vardı yüz sürdi didi iy server
31-
Sen eşekler içinde kâmilsin
Âkıl ü şeyh ü ehl ü fâzılsın
32-
Anda k’ıslâh ide tapun şer ü şûr
Har-i Deccâle diyeler ker ü kûr
33-
Menzil-i mü’minîne rehbersin
Merkeb-i sâlihîne mahzarsın
34-
Nesbündür mesel hatîblere
Nefesün hoş gelür edîblere
35-
Sen eşeksin ne şek hakîm-i ecell
Müşkilüm var keremden itgil hall
36-
Bugün otlakda gördüm öküzler
Gerüben yürür idi göğüzler
37-
Her birisi semîz ü kuvvetlü
İçi vü taşı yağlu vü etlü
38-
Niçün oldı bulara erzânî
Bize bildür şu tâc-ı sultânî
39-
Yok mıdur gökde bizüm ılduzumuz
K’olmadı yir yüzinde boynuzumuz
40-
Her sığırdan eşek nite ola kem
Çün meseldür ki dir benî âdem
41-
Har eger hâr ü bî-temîz oldı
Çünkü yük tartar ol azîz oldı
42-
Bâr-keşlikde çün bizüz fâik
Boynuza niçün olmaduk lâyık
43-
Böyle virdi cevâb pîr eşek
K’iy belâ bendine esîr eşek
44-
Bu işün aslına işit illet
Anla aklunda yog ise kıllet
45-
Ki öküzi yaradıcak Hallâk
Sebeb-i rızk kıldı ol Rezzâk
46-
Dün ü gün arpa buğday işlerler
Anı otlayup anı dişlerler
47-
Çün bular oldu ol azîze sebeb
Virdi izzeti bulara Çalab
48-
Tâc-ı devlet konıldı başlarına
Et ü yağ toldı iç ü taşlarına
49-
Bizüm ulu işimüz odundur
Od uran içümüze o dûndur
50-
Bize çokdur hakîki buyrukda
Nice boynuz kulağ u kuyruk da
51-
Döndi yüz derd iel zaîf eşek
Zâr ü dil-haste vü nahîf eşek
52-
Didi sehl ola bu işün asl
Çünki şerh oldı bâbı vü faslı
53-
Varayın ben de buğday işleyeyin
Anda yaylayup anda kışlayayın
54-
Nice yiyem odun ile letler
Bulayın buğday ile izzetler
55-
Gezerek gördi bir gögermiş ekin
Sanki dutardı ol ekin ile kîn
56-
Aşk ile değdi girdi işlemeğe
Gâh ayaklayu gâh dişlemeğe
57-
Arpa gördi gögermiş aç eşek
Buldı cân derdine ilâç eşek
58-
Değme kerret ki şevk ile karvar
Toprağın bile götürür harvar
59-
Eyle yidi gök ekini terle
Ki gören dir zihî kara tarla
60-
Yiyürek toydı karnı çağnadı
Yuvalandı vü biraz ağnadı
61-
Başladı ırlayup çağırmaya
Anup ağır yükin ağırmağa
62-
Dimiş ol âdemî ki hoş-demdür
Niam oldukda bî-nagam gamdur
63-
Pes idüp cûş içinde eşvâkı
Rast düzdi nevâ-yı uşşâkı
64-
Çeker âvâze tîz ider perde
Hoş ser-âğaz ider muhayyerde
65-
Nice düzmek ki bozdı âhengi
Perdesin açdı ol cihân nengi
66-
Çıkarur har çün enker-ül-esvât
Ekin ıssına arz olur arasât
67-
Ağaç elinde azm-i râh itdi
Tarlasını göricek âh itdi
68-
Dâneden gördi yiri pâk olmış
Gök ekinliği kara hâk olmış
69-
Yüreği sovumadı söğmeg ile
Olmadı eşegi döğmeg ile
70-
Bıçağın çekdi kodı ayruğını
Kesdi kulağını vü kuyruğını
71-
Kaçar eşşek acıyurak cânı
Dökilüp yaşı yirine kanı
72-
Uğrayu geldi pîr eşek nâgâh
Sordı hâlini kıldı derd ile âh
73-
Yermürü inleyü didi iy pîr
Har-ı rûbâh bigi pür-tezvîr
74-
Bâtıl isteyü hakdan ayrıldum
Boynuz umdum kulakdan ayrıldum
75-
Benem ol gam yükindeki har-ı leng
Gussalar balçığında vâlih ü deng
76-
Ne yüküm bir nefes giderici var
Ne biraz çekmeğine yarıcı var
77-
Har gedây-iken arpaya muhtâç
Gözedürem k’urıla başuma tâc
78-
İster iken halâldan rûzî
Varım itdüm haramîler rûzi
79-
Ger tonuzlara olmaya buyruk
Âh gitdi kulağ ile kuyruk
80-
Hükm-i sultâna k’ola pâyende
Çarh çâkerdürür felek bende
81-
Kim ola bâri bir iki eclâf
K’ide tevkî’-i pâdişâha hilâf
82-
Şâh kahrı ne’ûzü-billâh eger
Çarh baş çekse ide zîr ü zeber
83-
Göklere irdi nâle vü feryâd
Dâd iy pâdişah-ı âdil dâd
84-
Şeyhî uzatma nâle vü ahun
Nüktedândur bilür şehen-şâhun
85-
Ger inâyetden istesen tevfîr
Kılma devlet duâsını taksîr
86-
Nice kim bu zamâne-i nâ-sâz
Câhile nâz vire ehle niyâz
87-
Ne kadar kim cihân-ı bî-ihlâs
Ârifi hâric ide âmiyi hâs
88-
Ol şehün işi izz ü nâz olsun
Düşmeninün gam ü niyâz olsun

                             Şeyhî (15.yüzyıl)


Günümüz Türkçesiyle:

1-Zayıf-nahif (cılız, geberik) bir eşek vardı, yük çekmekten anası ağlardı.
2-Bazen odun çekmeye, bazen su taşımaya giderdi. Gece ve gündüz, üzüntüde ve sıkıntıda idi.
3-O kadar ağır yükler taşırdı ki yaralar teninde tüy bırakmamıştı.
4-Tüy de ne ki? Et ve derisi dahi kalmamıştı. Teri, yükler altında kana belenmişti.
5-Onu bu şekilde gören: "Şaşılacak şey; birbirine çatılmış kemikler (iskelet) yürüyor" derdi.
6-Dudağı sarkmış, çenesi düşmüştü, arkasına sinek konsa yorulurdu.
7-Gözü bir avuç saman görünce arpa arpa kıyım kıyım doğranırdı.
8-Kargalar kulağında toplanır, sineğin gezip dolaşması gözünün yağında olurdu.
9-Sırtından palanı alınsa geri kalan sanki köpek artığı kadar azıcık bir şey idi.
10-Bir gün sahibi onu himâye etti, gözetti; yâni ona bir iyilik etti.
11-(Arkasından) palanını aldı ve otlamaya saldı. (Eşek) otlayarak biraz öteye yürüdü.
12-Otlakta yürüyen öküzleri gördü; onların gözleri ateşli ve göğüsleri gergin ve dolgundu.
13-Otlağı öylesine sömürüp yerlerdi ki kıllarını çekince yağları damlardı.
14-Boynuzları, bazısının ay gibi, kiminin de halka halka yay gibi idi.
15-Böğürüp de seslerini salıverdiler miydi, sesleri dağlar da yankılanır çın çın öterdi.
16-Miskin eşek gezip dolaşırken sığırları görüp şaştı kaldı.
17-İçleri rahat, bazen yürürler, bazen dinlenirlerdi. Konakları da bazen yayla bazen kışlak olurdu.
18-Ne yular derdi vardı onların ne palan üzüntüsü. Ne de yük altında hasta ve inleyici idiler.
19- Eşek bu hali garip bulur, şaşar ve düşünür; kendi durumunu gözünün önüne getirir.
20-(Der) ki: “Biz bunlarla yaratılışta biriz, elde, ayakta, şekilde ve dış görünüşte aynıyız.
21-(O halde) Bunların başlarına taç giydirilmesi neden? Bize bu ihtiyaç ve yoksulluk neden?
22-Gerçi bizi arpa (özlemi) ok ve yay haline getirdi. (Fakat) Bunların boynuzunu kim ay etti (hilâl şekline soktu)?”
23-Dedi ki: “Eşeklerin en akıllısı olan falancadan başkası, bu sorununu halledemez.
24-(Gerçekten de ) tez kavrayışlı bir eşek vardı, hem sırada yolda büyük (yüksek dereceli) hem de zekî anlayışlı (idi).
25-Yük altında yağlarını eritip çok çağlar görmüş geçirmişti.
26-Nuh Peygaberin gemisine girerken şeytana kuyruğuyla o yol vermişti.
27- Üzeyr’in eşeği öldükten sonra tekrar dirilirken yatağını ben serdiydim demiş.
28-“Sesi güzeldir, ustadır ve uzdillidir” diye Mesih’in eşeği bile ona hürmet eylermiş.
29- Kulağından kurtlar korkar, çomağından aslanlar ürkerdi.
30-(İşte) O ulu eşeğin katına, bu bizim miskin eşek vardı, yüz sürdü,dedi ki: “Ey yüce kişi!
31-Sen eşekler içinde (en) kâmil (olgun, bilgili) eşeksin; akıllısın, şeyhsin (yaşlısın), ehilsin, fâzılsın.
32-Zât-ı âlînizin bulacağı çözüm yolu ile kötülükler ve fitne ortadan kalacak olursa, o zaman, o yerde, Deccal’ın eşeğine sağır, kör diyecekler.
33-Sen müminleri menzillerine (evlerine, konaklarına) götüren bir yol göstericisin, Tanrı yolunu tutmuş dindar kişilerin merkebi olma şerefini taşımadasın;
34-Soyun sopun hatiplerin ağzında mesel olarak söylenir, ediplere de nefesin (sesin) hoş gelir.
35-Kuşku mu var? Sen eşeksin, bilgesin, büyüksün (bilgelerin en büyüğüsün); benim bir müşkülüm var kerem eyle bunu hallet.
36-Bugün otlakta bazı öküzler gördüm, göğüslerini gererek yürüyorlardı.
37-Her biri semiz ve kuvvetli, içleri dışları yağlı, etli idi.
38-Bize sebebini açıkla: Şu sultanlık tacı niçin bunlara lâyık görüldü?
39-Gökyüzünde bizim yıldızımız yok mudur ki yeryüzünde boynuzumuz olmadı.
40-Eşek, nasıl olur da sığırdan aşağı olur? Çünkü insanoğlu mesel olarak der ki:
41-“Eşek hakir ve anlayışsız ise de yük taşıdığı için azizdir (saygıya lâyıktır)”.
42-Mademki yük çekmekte biz onlardan üstünüz, şu halde niçin biz boynuza lâyık olmadık?
43-Koca eşek şöyle cevap verdi (dedi ki): Ey belâ bağına tutsak olmuş eşek!
44-Bu işin aslını astarını dinle, aklında noksanlık yoksa sebebini anla.
45-Yaratan Allah öküzü yaratınca, O Rezzak, (öküzleri) rızk sebebi kıldı.
46-(Öküzler) Gece gündüz buğday işlerler, buğday otlarlar, buğday dişlerler.
47-O azîze (buğday’a, ekmeğe) bunlar (öküzler)sebep olduğu için,Tanrı bunlara o izzeti (ululuğu, yüceliği, ikramı) verdi.
48-Devlet tacı başlarına konuldu. İçleri ve dışları da yağ ve et ile doldu.
49-Bizim (ise) büyük işimiz odundur (odun taşımaktır.)İçimize od (ateş) vuran (koyan) o dûndur (o değersiz, bayağı nesnedir).
50-Gerçek buyrukta (hakcası), boynuz bir yana, kulak ve kuyruk bile bize çoktur.
51-Cılız, geberik eşek, hasta gönüllü, dertli eşek (Ulu eşeğin yanından)Yüz derd ile (derdi daha da artmış olarak) döndü:
52-(Kendi kendine) Dedi ki: Bu işin aslı kolayladı, çünkü (kitaptaki yeri) hangi bölümün hangi faslın (bölüm parçası) olduğu açıklandı.
53-Gideyim ben de buğday işleyeyim, O işte yazlayayım, kışlayayım.
54-Daha niceye dek odun ile uğraşıp dayaklar yiyeyim, öküzler gibi buğdayla uğraşayım da izzetler yücelikler bulayım.
55-Gezerek ilerlerken gövermiş (yeşermiş) bir ekin tarlası gördü; Sanki o ekine kini vardı, kin tutardı.
56- Şevk ve heyecanla ekine ulaştı, işlemeye koyuldu; Bazen ayağıyla çiğnemeye, bazen dişlemeye koyuldu.
57-Yeşermiş arpayı gördü. Böylece can derdine ilâç buldu.
58-Arpayı şevk ile kavradığı için toprağını da eşek yükü halinde beraber götürürdü.
59-Yeşil ekini öylesine iştahla yedi ki tarla çırılçıplak oldu. Öyle ki, gören “Ne acayip ekilmemiş tarla” derdi.
60-Yiye yiye karnı doydu, müziğe başladı. Yere yattı yuvarlandı, biraz şarkı söyledi.
61- Çektiği ağır yükleri anarak keyifle söyleyip çağırmaya, anırmaya başladı.
62-O, nüktedan kişi demiş ki: “Nimetler, nağmesiz, ezgisiz olunca gam olur”.
63-Sonra içindeki şevkleri (neşesi) coşup taşınca, Neva-yı uşşâk makamını tutturdu.
64-Gitgide sesinin perdesini tizleştirerek haykırır, Muhayyer makamında pek güzel gezinirdi.
65-O cihanın yüz karası sesini öylesine yükseltti ki nağme düzmek ne demek, ahengi bozdu.
66-Eşek seslerin en çirkinini çıkarınca o kıyamet meydanının hâli ekin sahibine malûm oldu
67-Eline sopayı aldığı gibi yola çıktı; tarlasının halini görünce âh çekti.
68-Gördü ki; yeri taneden temizlenmiş yeşil ekin tarlası kara toprak olmuş.
69-Sövmekle yüreği soğumadı. Eşeği dövmekle de teskin olmadı.
70-Bıçağını çekti, başka yerlerini bıraktı, eşeğin kulağı ile kuyruğunu kesti.
71-Eşek, gözyaşı yerine kan dökerekten, canı acıyaraktan kaçamaya koyuldu.
72-(Yolda) ansızın pîr (koca) eşek karşısına çıktı, kendisine durumunu sordu; (Eşek) derd ile ah etti.
73-Yalvarıp inleyerek dedi ki: “Ey pîr, koca tilki gibi kurnaz, hilekâr eşek!
74-Bâtıl isteyerek haktan ayrıldım, boynuz umdum kulaktan ayrıldım.
75-Gam yükü çeken ve tasa balçığına şaşkın sersem bir halde saplanan o topal eşek benim.

76-Ne ağır yükümü bir an giderecek (kaldıracak) vardır. Ne de taşımama birazcık yardım eden vardır.
77-Arpaya muhtaç yoksul bir dilenci eşek iken başıma taç konmasını beklerim, gözetirim.
78-Helâlinden rızk isterken bütün servetimi haramilere nasip ettim.
79-Eğer (o) domuzlar için buyruk (ferman) çıkmazsa, Âh, gitti bizim kulak ile kuyruğumuz.
80-Padişahın hükmüne -dilerim ki dâim olsun-, Felek, kuldur, köledir.
81-Bir iki baldırı çıplak da kim oluyor ki Padişahın nişanlı buyruğunun aksine hareket edebilsin?
82-Padişahın kahrı (ki ondan Allah korusun) eğer, Felek başkaldırsa onu bile yerle bir eder.
83-Benim inilti ve feryadım göklere çıktı: Adalet ey âdil pâdişah adâlet!
84-Şeyhi! İnilti ve âhını (yanıp yakılmayı) fazla uzatma; senin şahlar şahı büyük padişahın nüktedandır (ne demek istediğini) bilir.
85-Onun inâyetinin (lûtuf ve ihsanının) artmasını istersen, devleti için dûa etmekte kusur eyleme.
86-Varsın her ne kadar bu uygunsuz, ters işler yapan zaman, cahile naz, ehil olanlara da niyaz (yalvarıp yakarma) verirse de.

87-Fesat dünya her ne kadar arifi dışarıda tutup cahili has dostlar arasına soksa da.
88-O padişahın işi izzet (ululuk) ve naz etmek; düşmanının işi de gam çekmek ve niyaz eylemek (yalvarmak) olsun. 

İlgili Sayfalar

Divan Şiiri Örnekleri

3 yorum:

  1. ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten habersiz olduğum için utandım... Hem şeyhî den hem kendimden... Kütahya lı olarak... İstikbal köklerimizde... Şu gök kubbenin altında söylenmedik hiçbir şey kalmamış... Tekrar teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel, samimi yorumunuz ve desteğiniz için ben teşekkür ederim.

      Sil

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.