Kürk Mantolu Madonna

Sabahattin Ali'nin 1943 tarihli romanı.
Roman ilk olarak 1940'ta Hakikat gazetesinde "Büyük Hikaye" başlığı altında 48 bölüm olarak yayımlanmıştır.
Eser, iki farklı anlatıcının bakış açısıyla kaleme alınmıştır.

Sabahattin Ali, romanının ana fikrini şöyle açıklar:

"Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha sahiptir! Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?"

Özet

Romanda, kahraman anlatıcının (isimsiz) iş yerinde herkesin sıradan ve sıkıcı olarak gördüğü Raif Efendi'nin iç dünyasını Raif Efendi’ye ait bir hatıra defteri aracılığıyla keşfeder. Romanın bundan sonrasını Raif Efendi'nin hatıra defterine yazdıkları oluşturur.
Havranlı bir aileye mensup olan Raif Efendi, çocukluğunda çekingen ve ürkek bir çocuktur. Akranlarıyla iletişim kurmakta zorlandığı için yalnızlığını kitap okuyarak ve resim yaparak gidermeye çalışır. Güzel Sanatlar Akademisini okumak için İstanbul'a gelir ve eğitimini tamamlamadan buradan ayrılır. Maddi durumu iyi olan babası, Raif Efendi'yi sabunculuk tekniğini öğrenmesi için Almanya’ya gönderir. Raif, burada sabun fabrikalarını gezmek yerine müzeler ve resim galerilere giderek vaktini geçirmeye çalışır. Bir senedir burada olan Raif Efendi, bir gün bir resim galerisinde gördüğü Kürk Mantolu Madonna tablosundan etkilenir. Günlerce sadece bu tabloyu seyretmek için galeriye gider. Sonunda tablonun sahibi Maria Puder’le tanışır ve ona âşık olur. Raif'le Maria Puder arasında önce tek taraflı bir aşk yaşanır. Raif bunu kabullenir, karşılık beklemeden sever ve aşka yakışır fedakarlıklarda bulunur. Zamanla Maria Puder de ona aşık olur. Maria’yla ilişkisinin tam rayına oturduğu bir zamanda Raif, memleketinden bir telgraf alır. Telgrafta babasının öldüğü ve derhal memlekete gelmesi gerektiği yazılıdır. İşleri düzene koyduktan sonra Maria’yı da memleketine getireceği sözünü veren Raif Efendi, Almanya’dan ayrılır. Maria Puder’le düzenli olarak mektuplaşır. Ancak belli bir zaman sonra Maria Puder, Raif Efendi’ye mektup yazmaz. Raif Efendi kandırıldığını düşünerek bir başka kadınla evlenir ve çocukları olur. Raif Efendi, Ankara’da bir gün Maria Puder’in bir akrabasıyla karşılaşır ve ondan bilgi almaya çalışır. Maria’nın on sene önce hastalandığını, hastalığına rağmen bir çocuk dünyaya getirdiğini ancak doğumdan bir hafta sonra öldüğünü öğrenir. Kadın, Maria'nın tüm ısrarlara rağmen çocuğun kimden olduğunu söylemediğini ancak annesine sık sık bir Türk'ten bahsettiğini imalı bir şekilde söyler. Raif Efendi, kadının yanında olan 8-9 yaşlarındaki kızın kendi çocuğu olduğunu anlar. Bir dakika sonra tren hareket eder. Raif Efendi'nin yaşadıkları konusunda şaşıran ve etkilenen kahraman-anlatıcı, defteri vermek için Raif Efendi'nin evine gittiğinde Raif Efendi'nin ölüm haberini alır.

İlgili Sayfa

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.