Bir Sürgün

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun romanı.
Kitap sayfalarında tanıdığı Batı ile görüp yaşadığı Batı arasındaki farktan dolayı sarsılan Doktor Hikmet'in hikayesidir. Doktor Hikmet, kendi kültürünü ancak Batı'yı tanıdıkça anlamaya başlayacak, romanın sonunda tam manasıyla kendisini bulacaktır.

Özet

Hikmet, hayatı gereği gibi tanıyamamıştır. İstanbul'da iyi bir ailenin nazla büyütülmüş çocuğudur. Babası Ruşeni Bey, Sultan Murat taraftarlığından dolayı otuz yıldır göz hapsinde tutulduğu için ailenin çevreyle münasebeti sınırlı kalmıştır. Dar ve kapalı bir çevrede yetişen Hikmet, Sultan II. Abdülhamit devrinin ortaya çıkardığı bir tiptir. İzmir'e neden sürgün edildiğini anlamakta zorlanır. Belki de yabancı kitapçılarla sıkı teması ya da babasının geçmişteki siyasi hayatı bunda rol oynamıştır. Ona göre İzmir'in pek de İstanbul'dan farkı yoktur. Hatta burada peşinde hafiyeler olsa da Vali Kamil Paşa sayesinde daha özgürdür. Gazete ve dergilerini hemen her yerde rahatça açıp okuyabilmektedir.
Romanın başında İzmir’de -Kordon’da- oturmuş elindeki Fransız dergisini karıştırmakta iken uzaktan duyduğu siren sesi onda bir kaçma isteği uyandırır. Onun kaçış isteği tamamen hayallerine ulaşma isteğinden kaynaklanır. Okumuş olduğu kitaplar kafasında bir Batı imgesi yaratmıştır ve Doktor Hikmet bu yerin özlemiyle yanıp tutuşmaktadır. 
Onun İzmir’den Paris'e kaçmasında herhangi bir politik tavır söz konusu değildir. Doktor Hikmet, hiç bilmediği sadece kitaplardan tanıdığı bu şehirde kendini yabancı hisseder ve bir anlamda kendi kendini sürgün ettiğini düşünmeye başlar. 
O, Batılılar için yabancıdır. Yabancılığını ilk olarak Batı hayaliyle bindiği vapurda hisseder. Bu vapura biner binmez kendini öteki gibi hissetmeye başlar. Böyle hissetmesinde karşılaştığı insanların Doğu'ya bakışları da etkilidir. 
Vapurda bir Batılı, İstanbul ve İzmir’de gördükleri güzel olan hiçbir şeyin Türklere ait olmadığını ileri sürmüş, katıldığı davetteki bir konuk onun doktor olduğunu öğrendiğinde Türkiye'de hekimlik tahsili yapıldığına şaşırmıştır. Onlara göre Doğu ancak Batı’nın kanatları altında medeni hale gelebilecek bir yerdir.
Yaşadığı bunalımı Jön Türklere açmayı düşünür. Onların takıldığı kafelere gider ancak orada konuşulanlar hep birbirine benzemektedir. Her sohbet dönüp dolaşıp Sultan Abdülhamit'e gelmektedir. Sohbetler Abdülhamit'in hastalığı, halkın isyanı, suikast meselesi gibi sağlam kaynaklara dayanmayan birkaç söylentiden ibarettir.
Doktor Hikmet için, Paris'e gelmeden önce cennet Batı iken düşünceleri asıl cennetin kendi vatanı olduğu fikrine doğru evrilir. 
Roman boyunca yaşadığı hayal kırıklıkları ile kendi benliğini keşfetmeye başlar. Batılı insanı keşfettikçe ait olduğu kültürü de keşfedecektir. 

İlgili Sayfalar 


Yararlanılan Kaynaklar

Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Bir Sürgün romanında Öteki, Türkan Topçu
Halide Edip, Yakup Kadri ve Reşat Nuri'nin Romanlarında Nesil Çatışmaları, Abdülkadir Hayber

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.