Demirciler Çarşısı Cinayeti

Yaşar Kemal'in romanı.
İki kitaptan oluşan "Akçasazın Ağaları" adlı serinin ilk romanıdır. 
Yusufçuk Yusuf ise serinin ikinci kitabıdır.
Olaylar, Demokrat Parti döneminde (1950-60) Çukurova’da geçer.
Romanda Derviş Bey ve Mustafa Bey arasındaki kan davası, Çukurova bölgesinde yaşanan dönüşümle birlikte ele alınmıştır.
Akçasaz’ın Ağaları, Derviş Sarıoğlu ile Mustafa Akyollu’dur.
Romanın esas kahramanı ise Sarıoğlu Derviş Bey'dir.
Derviş Bey, Osmanlı’nın 19. yüzyılda Çukurova’da iskâna zorladığı göçebe Türkmen aşiretlerinden birinin beyidir. Derviş Bey; sürekli ikilemler yaşayan, saplantılı, eyleme geçmekte zorlanan, geleneğe bağlı kalmak isteyen bir tiptir. Çukurova’da kokuşmuş bir düzenin var olduğunu düşünse de kendisinin bu düzendeki rolünü pek kafaya takmadan eski güzel günlerin özlemiyle yaşar.
Roman, Derviş Bey ile Akyollu Mustafa Bey arasındaki kan davasını merkeze alır. Aslında her ikisi de bu geleneği taşıyan son beylerdir. Zira oğulları saçma buldukları bu tür geleneklere hiç kulak asmamaktadır.
Zaman içinde, toprağı eski tarz yöntemlerle ekip biçen aşiretlerin yerine yeni tip toprak ağaları geçecek, bu yeni ağalar da Çukurova’da kapitalist dönüşüme öncülük edecektir.
O iyi insanlar, o güzel atlara bindiler, çekip gittiler.” Akçasazın Ağaları’nın her iki kitabı da bu cümleyle başlar. Ancak roman, bu iki beyin zamanlarının geçtiğine bir ağıt olmaktan çok yeni yükselen kapitalist sınıfın eski feodal beylerin iktidarını yıkışının öyküsüdür.

Özet

Derviş Bey ve Akyollu Mustafa Bey arasında kan davası vardır. Derviş Bey'in adamı Mahmut, Mustafa Bey'in kardeşi Murtaza'yı öldürerek kaçar. Bunun üzerine Mustafa Bey öcünü almak için plan yapmaya başlar. Bir gece de Kara Hüseyin, Derviş Bey'in en iyi adamı olan Muharrem'i öldürür. Bu karşılıklı öldürmeler karşısında Derviş Bey sonu olmayan bu çıkmazı düşünerek suçsuz yere birbirlerini öldürdüklerini düşünür.
Bu arada yüzbinlerce dönümlük bir bataklığın kurutulmasıyla açığa çıkacak olan verimli araziden pay kapmaya çalışan yeni yetme ağalar Akçasaz'dan toprak yağmalamaktadır.
Ekinleri yakılan Derviş Bey, ırgatlarına para veremez duruma düşer. Yıllardır küçülen çiftliğinden toprak satmaya başlar. Mustafa Bey'in anası Karakız Hatun oğlunun kanının yerde kalmaması için Mustafa Bey'e baskı yapar.
Mustafa ve Derviş Bey'in oğulları ise kan davasını düşünmezler. Onlar Çukurova'yı paylaşan yeni yetme ağaları örnek alarak kapitalist dünyaya adım atmanın derdindedir. 
Mustafa Bey, Derviş'i öldürmeye ne kadar yaklaşırsa o kadar uzaklaşmakta, ona karşı tetiği bir türlü çekememektedir. Mustafa Bey'in oğlu Mehmet Ali Bey, aldığı traktör, biçerdöverler sayesinde artık köylünün iş gücüne ihtiyaç duymadığını ileri sürer. Bu nedenle köylüyü çiftlikten çıkarmak ister. Bu duruma en büyük tepkiyi gösteren ise aşiretinin dağılmasından korkan Karakız Hatun olur.
Köylüler yaşama mücadelesi verirken kasabadaki beyler bataklığı kendilerinin kuruttuğunu iddia eder. Savcıyı da kendi taraflarına çekerler. Savcı, ağaların isteği üzerine arasında kan davası olan iki beyin sürgün edilmesine karar verir. Köylü, beylerin sürgün edilme fikrini hoş karşılamaz. Çünkü giden beyin yerine daha beter bir beyin geleceği bellidir.
Mahir Kabakçıoğlu, Derviş ve Mustafa Beylerin ardından türlü dümenler çevirse de onların yüzüne karşı kötü görünmek de istemez. Bu sebeple Mustafa Bey'e adam gönderip sürgün meselesi ile ilgili olarak Aziz Ağa ile ya da Koca Hâkim ile görüşmesini tavsiye eder. Ağalar, beyler toprağın ve sürgünün derdinde iken Karakız Hatun kan davası derdindedir.
Ala Temir, Derviş Bey'i zor zamanında yakalayıp tarlasını almak ister. Onun kasabadaki akıllı ağalar tarafından maşa gibi kullanıldığını bilen Derviş Bey ağız dolusu sövüp saysa da tarlayı satar. Mustafa Bey'in oğlu Mehmet Ali, Derviş'ten bataklığın merkez tarlasını alan Ala Temir ile yakın arkadaşlık kurar ve ikisi bütün bataklığı elde etme planlarına başlar.
Bu arada Derviş Bey, Mustafa’yı ve adamlarını yakalayıp onlara türlü işkenceler yapar ancak öldürmez. Eve getirilen Mustafa Bey'i annesi Karakız Hatun öldü zanneder ancak oğlu sağdır. Karakız Hatun, oğlunun ölmediğini öğrenince sevineceğine kahrolur. Oğlunun ve ailesinin aşağılandığını düşünür. Odasına kapanıp kimseyle görüşmez.
Karakız Hatun’un her halinden ölüm vaktinin geldiği bellidir. Ama o, Derviş’in ölüsünü görme hırsıyla ölüme bile diş geçirmektedir. Herkes farkındadır ki, Derviş ölür ölmez, Karakız’ın yüreği soğuyacak ve huzur içinde ölüme teslim olacaktır. Sonunda beklemeye dayanamaz ve atına bindiği gibi Derviş’in konağına gelir. Derviş’i evde bulamayınca oğlu İbrahim’i öldürür. Daha eve kavuşmadan da atın üzerinde can verir.

İlgili Sayfalar

👉 Yaşar Kemal

👉 Cumhuriyet Dönemi Roman Özetleri

Yararlanılan Kaynaklar

Yaşar Kemal’in İnce Memed, Demirciler Çarşısı Cinayeti, Yusufcuk Yusuf Adlı Romanlarında “Toplumcu Gerçekçilik” Elif Yanık
Yaşar Kemal’in Akçasazın Ağaları romanı üzerine Özgür Öztürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.