Yandı kandîl-i sipihrün ciğeri döne döne
Ayağı yir mi basar zülfüne berdâr olanun
Zevk u şevk ile virür cân u seri döne döne
Şâm-ı zülfünle gönül Mısrı harâb oldı diyü
Sana iletdi kebûter haberi döne döne
Sen durup raks idesin karşuna ben boynum eğem
İne zülfün kuça sen sîmberi döne döne
Ka‘be olmasa kapun ay ile gün ley ü nehâr
Eylemezlerdi tavâf ol güzeri döne döne
Sen olasın diyü yir yir asılup âyineler
Gelene gidene eyler nazarı döne döne
Ey Necati yaraşur mutribi şeh meclisinün
Raks urup okıya bu şi'r-i teri döne döne
Necati
Günümüz Türkçesiyle...
I.
Çıkalı göklere âhum şereri döne döne
Yandı kandîl-i sipihrün ciğeri döne döne
Ahımın kıvılcımı, döne döne göklere çıkalı gökyüzü kandilinin bağrı döne döne yandı.
II.
Ayağı yir mi basar zülfüne berdâr olanun
Zevk u şevk ile virür cân u seri döne döne
Senin zülfüne asılıp kalanın ayağı yere mi basar? Zevk ve şevkle canını döne döne verir.
III.
Şâm-ı zülfünle gönül Mısrı harâb oldı diyü
Sana iletdi kebûter haberi döne döne
Zülfünün karanlığı ile gönül ülkesi (ya da Mısır ülkesi) harap oldu diye; güvercin bu haberi sana döne döne ulaştırdı.
IV.
Sen durup raks idesin karşuna ben boynum eğem
İne zülfün kuça sen sîmberi döne döne
Sen kalkıp raks edesin, (omuzlarından aşağı dökülen) saçların gümüş tenini döne döne kucaklasın; ben de karşında boynumu mu eğeyim? (Buna can mı dayanır?)
V.
Ka‘be olmasa kapun ay ile gün ley ü nehâr
Eylemezlerdi tavâf ol güzeri döne döne
Senin kapın âşkın Kâbe'si olmasaydı; ay ve güneş (hiç şüphesiz) gece-gündüz durmadan orayı döne döne tavaf etmezdi.
VI.
Sen olasın diyü yir yir asılup âyineler
Gelene gidene eyler nazarı döne döne
Aynalar, yer yer asılıp belki sen olabilirsin diye; döne döne gelene gidene bakar.
VII.
Ey Necati yaraşur mutribi şeh meclisinün
Raks urup okıya bu şi'r-i teri döne döne
Ey Necati! Padişah meclisinin şarkıcısı (hânendesi) bu yeni, orijinal şiiri döne döne (kendilerinden geçercesine) raks ederek okusa yaraşır.
İlgili Sayfa
Günümüz Türkçesiyle...
I.
Çıkalı göklere âhum şereri döne döne
Yandı kandîl-i sipihrün ciğeri döne döne
Ahımın kıvılcımı, döne döne göklere çıkalı gökyüzü kandilinin bağrı döne döne yandı.
II.
Ayağı yir mi basar zülfüne berdâr olanun
Zevk u şevk ile virür cân u seri döne döne
Senin zülfüne asılıp kalanın ayağı yere mi basar? Zevk ve şevkle canını döne döne verir.
III.
Şâm-ı zülfünle gönül Mısrı harâb oldı diyü
Sana iletdi kebûter haberi döne döne
Zülfünün karanlığı ile gönül ülkesi (ya da Mısır ülkesi) harap oldu diye; güvercin bu haberi sana döne döne ulaştırdı.
IV.
Sen durup raks idesin karşuna ben boynum eğem
İne zülfün kuça sen sîmberi döne döne
Sen kalkıp raks edesin, (omuzlarından aşağı dökülen) saçların gümüş tenini döne döne kucaklasın; ben de karşında boynumu mu eğeyim? (Buna can mı dayanır?)
V.
Ka‘be olmasa kapun ay ile gün ley ü nehâr
Eylemezlerdi tavâf ol güzeri döne döne
Senin kapın âşkın Kâbe'si olmasaydı; ay ve güneş (hiç şüphesiz) gece-gündüz durmadan orayı döne döne tavaf etmezdi.
VI.
Sen olasın diyü yir yir asılup âyineler
Gelene gidene eyler nazarı döne döne
Aynalar, yer yer asılıp belki sen olabilirsin diye; döne döne gelene gidene bakar.
VII.
Ey Necati yaraşur mutribi şeh meclisinün
Raks urup okıya bu şi'r-i teri döne döne
Ey Necati! Padişah meclisinin şarkıcısı (hânendesi) bu yeni, orijinal şiiri döne döne (kendilerinden geçercesine) raks ederek okusa yaraşır.
İlgili Sayfa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.