Olaylar İkinci Meşrutiyet döneminde geçmektedir. "Sadâ-yı Millet" gazetesi başyazarı Ahmet Kerim, İttihat ve Terakki Partisine muhalif olmasıyla tanınan bir yazardır. Yaşlı annesiyle babadan kalma evlerinde oturmaktadır. Ahmet Kerim kendisi gibi İttihat ve Terakki'ye kalemiyle karşı duran "Nidâ-yı Hakikat" başyazarı Ahmet Samim ile yakın arkadaştır. Ahmet Samim evlidir. Buna rağmen inandığı dava peşinde korkusuzca yürüyen Ahmet Samim cinayete kurban gider. Onun ölümüne en çok üzülen de Ahmet Kerim olur. Hükumet, muhalif bir yazarı ortadan kaldırmıştır. Bu olay Ahmet Kerim'i derinden sarssa da yapmak istedikleri düşüncede kalır.
Öte yandan Ahmet Kerim, her gün önünden geçtiği evde, piyona başında şarkı söyleyen bir kıza âşık olmuştur. Samiye adlı bu kızdan ilgi gören Ahmet Kerim, bir gece Samiye'den kendisini evine çağıran bir mektup alır. Ahmet Kerim, bu çağrıya uyarak kızın evine gitse de çözemediği bir oyunla karşı karşıya kalır. Evde saldırıya uğrayan Kerim, kızın yardımıyla sağ kurtulmayı başarır. Buna rağmen düştüğü durumdan kızı sorumlu tutan Ahmet Kerim, Samiye'ye karşı derin bir kin besler. Kızın daha sonraki yakınlaşma eğilimine de aldırış etmez. Birkaç kez de aracı olarak gelen kadını kovar. Samiye, Ahmet Kerim'in inadı karşısında günden güne sararıp solar ve kurtuluşu intihar etmekte bulur.
Ahmet Samim'in öldürülmesinden, işsizlikten ve Samiye'nin ölümünden derin bir karamsarlığa kapılan Ahmet Kerim, kendini ölen sevgilisinin anılarıyla avutmaya çalışır. Tek teselli kaynağı da aracı kadın Şerife Hanım olur. Çoğu günlerini, Samiye'nin anılarını dinleyerek onun evinde geçirir. Daha sonraki günlerde İttihat ve Terakki baskısı gittikçe artar. Üniversitelerde bu baskıya karşı başlayan gösteriler üzerine birçok kişi tutuklanır. Tutuklananlar içinde Ahmet Kerim de vardır. Uzun soruşturmalar sonucu serbest bırakılan Ahmet Kerim, Nidâ-yı Hakikat'te çalışmaya başlar. Olaylar henüz yatışmadan Mahmut Şevket Paşa suikasta kurban gider. Yönetimi ele geçiren Cemal Paşa, sıkıyönetim ilan edince yine toplu tutuklamalar olur; Ahmet Kerim de unutulmamıştır. Artık kurtuluşu olmadığını anlayan Ahmet Kerim, bütün gece yaşadığı bunca olayın değerlendirmesini yapar. Ölüm korkusu onu yiyip bitirmiş, bu nedenle de saçları bir gecede bembeyaz kesilmiştir. Yargılanmak için Cemal Paşa'nın yanına getirilir; orada bulunan Ziya Gökalp'in araya girmesiyle ölümden döner; Sinop'a sürgün edilir. Ölümden kurtulmuş olması Ahmet Kerim'de bir değişiklik göstermez, artık yıkılmıştır. Kaldığı yerde kendini içkiye verir. Bir gün annesine mektup yazmak için kalemi eline aldığında elinin titrediğini görür. Bunca acıyla tükenmiş, ruhça ölmüş olduğunu anlar. "Eyvah, ben bitmişim!" diyerek masanın üstüne kapanır, sessizce ağlar.
İlgili Sayfalar
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Eser Özetleri
Eser Özetleri Konu Testi 1
İlgili Sayfalar
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Eser Özetleri
Eser Özetleri Konu Testi 1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.