1570'te İstanbul'da doğan şairin asıl adı Mustafa'dır.
Sultan III. Murad’ın hocası âlim ve şair Azmi Efendi’nin oğludur.
Kuvvetli bir medrese tahsili gördü.
30 yaşında Süleymaniye Müderrisi oldu.
Şam, Kahire, Bursa, Edirne, İstanbul ve Mısır kadılıklarında bulundu.
1623'te IV. Murat’ın tahta çıkışı ile Anadolu Kazaskeri olsa da bir yıl geçmeden görevden alındı.
1627’de Rumeli Kazaskerliğine getirilen şair, 1629'da emekliliğe sevk edildi.
30 Mart 1631'de ölen Azmizâde Haleti, İstanbul'da yaptırdığı mektebin bahçesine defnedilmiştir.
Edebi Anlayışı
17.yüzyıl divan şairidir.
Edebiyatımızda rubai nazım şeklinin en önemli ismidir.
Bu nedenle "Üstad-ı Rubai" ya da "Hayyam-ı Rum" gibi isimlerle anılmıştır.
Rubailerinin toplamı 615'tir. (Haluk İpekten'e göre şairin rubai sayısı 900 / 1000 civarındadır.)
Rubailerinde çoğunlukla dinî-tasavvufi konuları işlemiştir.
Divanındaki rubaileri ayrıca "Rubaiyyat-ı Haleti" adıyla bir araya getirilmiştir.
Kaside ve gazellerinde ise vasatın üstüne çıkamamıştır.
Özellikle gazellerindeki dil ve üslubu dönemine göre sadedir.
Şiirlerinde deyim ve atasözlerine sıkça yer vermiştir.
Edebi Eserleri: Divan, Sâkinâme, Münşeat
Nedim'in Azmizâde Haleti Hakkında Yazdıkları...
Lale Devri şairi Nedim, "gibi" redifli kasidesinde kendisinden önce yaşamış olan şiir üstatlarını anarken Haleti’den rubai üstadı olarak bahsetmiştir:
Nefi vâdî-i kasâyidde sühan-perdâzdur
Olamaz ammâ gazelde Bâkî vü Yahyâ gibi
Mesnevi semtinde geçmiştir Atâî cümlesin
Hâletî evc-i rubâîde uçar Ankâ gibi
Günümüz Türkçesi: Nefi, kaside vadisinde güzel söz söyleyendir. Ancak gazelde Baki ve Yahya gibi olamaz. Atayi mesnevi alanında onların tümünü geçmiştir. Haleti ise rubainin en yüksek noktasında Anka gibi uçmaktadır.
Rubailerden...
I.
Dil mülkini derdüne vatan kıl yâ Rab
Çeşmüm Aden eyle hem Yemen kıl yâ Rab
Bir destüm olursa büt-tırâş-ı ümîd
Bir destümi de sanem-şiken kıl yâ Rab
Günümüz Türkçesi: Ya Rab! Gönül ülkesini derdine vatan kıl. Gözümü hem Aden hem Yemen eyle. Bir elim ümit putunu yontarken diğer elimi putları kıranlardan eyle.
II.
Derd ehli oldur ki sormayup râh-ı necat
Yanında bir ola hâr u gül zehr ü nebat
Hükmin viremez bu kâr-zâr-ı ışkun
Şemşir-i belâyı bilmeyen âb-ı hayât
Günümüz Türkçesi: Dert ehli (gerçek âşık) odur ki kurtuluş yolunu kimseye sormaz. Onun yanında gül ile diken, zehir ile de nebat (ilaç) birdir. Bela kılıcını ölümsüzlük suyu (kurtuluş vesilesi) bilmeyenler aşk savaşının hükmünü veremez, onun ne anlama geldiğini anlayamazlar.
17.yüzyıl divan şairidir.
Edebiyatımızda rubai nazım şeklinin en önemli ismidir.
Bu nedenle "Üstad-ı Rubai" ya da "Hayyam-ı Rum" gibi isimlerle anılmıştır.
Rubailerinin toplamı 615'tir. (Haluk İpekten'e göre şairin rubai sayısı 900 / 1000 civarındadır.)
Rubailerinde çoğunlukla dinî-tasavvufi konuları işlemiştir.
Divanındaki rubaileri ayrıca "Rubaiyyat-ı Haleti" adıyla bir araya getirilmiştir.
Kaside ve gazellerinde ise vasatın üstüne çıkamamıştır.
Özellikle gazellerindeki dil ve üslubu dönemine göre sadedir.
Şiirlerinde deyim ve atasözlerine sıkça yer vermiştir.
Edebi Eserleri: Divan, Sâkinâme, Münşeat
Nedim'in Azmizâde Haleti Hakkında Yazdıkları...
Lale Devri şairi Nedim, "gibi" redifli kasidesinde kendisinden önce yaşamış olan şiir üstatlarını anarken Haleti’den rubai üstadı olarak bahsetmiştir:
Nefi vâdî-i kasâyidde sühan-perdâzdur
Olamaz ammâ gazelde Bâkî vü Yahyâ gibi
Mesnevi semtinde geçmiştir Atâî cümlesin
Hâletî evc-i rubâîde uçar Ankâ gibi
Günümüz Türkçesi: Nefi, kaside vadisinde güzel söz söyleyendir. Ancak gazelde Baki ve Yahya gibi olamaz. Atayi mesnevi alanında onların tümünü geçmiştir. Haleti ise rubainin en yüksek noktasında Anka gibi uçmaktadır.
Rubailerden...
I.
Dil mülkini derdüne vatan kıl yâ Rab
Çeşmüm Aden eyle hem Yemen kıl yâ Rab
Bir destüm olursa büt-tırâş-ı ümîd
Bir destümi de sanem-şiken kıl yâ Rab
Günümüz Türkçesi: Ya Rab! Gönül ülkesini derdine vatan kıl. Gözümü hem Aden hem Yemen eyle. Bir elim ümit putunu yontarken diğer elimi putları kıranlardan eyle.
II.
Derd ehli oldur ki sormayup râh-ı necat
Yanında bir ola hâr u gül zehr ü nebat
Hükmin viremez bu kâr-zâr-ı ışkun
Şemşir-i belâyı bilmeyen âb-ı hayât
Günümüz Türkçesi: Dert ehli (gerçek âşık) odur ki kurtuluş yolunu kimseye sormaz. Onun yanında gül ile diken, zehir ile de nebat (ilaç) birdir. Bela kılıcını ölümsüzlük suyu (kurtuluş vesilesi) bilmeyenler aşk savaşının hükmünü veremez, onun ne anlama geldiğini anlayamazlar.
III.
Hayfâ ki olup zamân-ı şâdî güzerân
Kalmadı safâ-yı kalbden nâm u nişân
Zindân-ı gam oldı dâr-ı dünyâ şimdi
Gündüz nola şem yaksa erbâb-ı duhân
Günümüz Türkçesi: Ne yazık ki sevinç günleri gelip geçmekte; kalbin neşesinden ise bir eser kalmadı. Şimdi dünya, gam zindanına döndü; tütün sahipleri güpegündüz mum yaksa buna şaşılır mı?
İlgili Sayfalar
👉 Divan Edebiyatı Ana Sayfa
👉 Rubai
Yararlanılan Kaynaklar
Azmizâde Haleti Divanı, Bayram Ali Kaya
Klasik Türk Şiirinde Rubai, Mehmet Sait Çalka
Azmizâde Mustafa Hâleti, TDV İslam Ansiklopedisi, Haluk İpekten
Hayfâ ki olup zamân-ı şâdî güzerân
Kalmadı safâ-yı kalbden nâm u nişân
Zindân-ı gam oldı dâr-ı dünyâ şimdi
Gündüz nola şem yaksa erbâb-ı duhân
Günümüz Türkçesi: Ne yazık ki sevinç günleri gelip geçmekte; kalbin neşesinden ise bir eser kalmadı. Şimdi dünya, gam zindanına döndü; tütün sahipleri güpegündüz mum yaksa buna şaşılır mı?
İlgili Sayfalar
👉 Divan Edebiyatı Ana Sayfa
👉 Rubai
Yararlanılan Kaynaklar
Azmizâde Haleti Divanı, Bayram Ali Kaya
Klasik Türk Şiirinde Rubai, Mehmet Sait Çalka
Azmizâde Mustafa Hâleti, TDV İslam Ansiklopedisi, Haluk İpekten
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.