Kaside Der-Hakk-ı Peder-i Hiş

17.yüzyıl divan şairi Nefi (Ömer), Sarıkamış Sancak Beyi Mehmet Bey’in oğludur.
Övgüde olduğu gibi yergide (hicivde) de bir üstat olan şair, babasının Kırım Hanı'na nedim olup ailesini terk etmesi üzerine aşağıda verilen kasideyi yazmıştır.
Kasideler övmek amacıyla yazılan şiirler olsa da şair -burada olduğu gibi- bu nazım şeklini hiciv yazmak için de kullanmıştır.
İlgili şiir, şairin hicivlerini topladığı "Siham-ı Kaza" adlı eserinde bulunmaktadır.
Hicivlerinde bambaşka bir kişiliğe bürünen Nefi, "Kaza Okları" anlamına gelen Siham-ı Kaza'da yer yer yergiyi aşıp küfre varan kaba saba ifadeler kullanmıştır.
31 beyitten oluşan bu hiciv, aşağıda günümüz Türkçesiyle birlikte verilmiştir:

Kaside Der-Hakk-ı Peder-i Hiş

Saadet ile nedim olalı peder Han'a
Ne mercümek görür oldı gözüm ne tarhana

Babam, Kırım Hanı'na mutluluk ile nedim olduğundan beri gözüm ne mercimek ne de tarhana görür oldu.

Zügürdlük âfetüm oldı aceb midür etsem
Peder gibi buradan ben de arz-ı cer Han'a

Züğürtlük felaketim oldu, acaba ben de babam gibi Han'dan para dilensem şaşılır mı?

Eger müsaade etmezse bir tulum yağa
İki tulum kımız olsun nedür zarar 
Han'a

Eğer, bir tulum yağa müsaade etmezse iki tulum kımız olsun. Bunun zararı var nedir ki Han'a?

Buna da hısset olur mı ki günde bin Tatar
Ṭulum ṭulum ḳımızı piş-keş çeker Han'a

Bu isteklerime karşı cimrilik eder mi? Ki günde bin Tatar tulum tulum kımızı peşkeş çeker Han'a.

Pederde mi aceb imsak ḫânda mı bilsem
Nezaket ile bunı kim sual eder Han'a

Bilsem cimrilik acaba babam da mı yoksa Han'da mı, nezaket ile bunu kim sorabilir Han'a.

Peder degül bu belâ-yı siyahdur başuma
Sözüm yerinde n’ola güç gelürse ger Han'a

Baba değil bu, kara beladır başıma. Sözlerim yerindedir, Han'ın zoruna giderse ne yapayım?

Benüm zügürdlük ile ellerüm ṭaş altında
Müzahrefatın o dürr ü güher ṣatar Han'a

Benim züğürtlükten ellerim taş altındayken o süprüntülerini (şiirlerini) inci ve cevher diye satar Han'a.

Ben ıztırab ile bunda sema'a girmede ol
Dü-beyt okur nagamatıyla def çalar Han'a

Ben ıstırapla buralarda dolaşırken o Han'a ezgi ile iki beyit okuyup tef çalar.

Zügürd olursam olaydum ne çare kail idüm
Olaydı baş sokacak denlü muhtasar hâne

Züğürt olursam olaydım yapacak bir şey yok ama başımı sokacak kadar bir evim olsaydı 
razı olurdum buna.

Huda bilür ki sözüm serteser hakikatdür
Baş ağrıdur der isem lîk serbeser 
Han'a

Allah bilir ki sözüm baştan sona gerçektir. Fakat gerçeklerin hepsini anlatırsam Han'a onun başını ağrıtır.

O demde kim peder-i nâbekâr u sifle-nihâd
Beni garib ḳoyup oldı hem-sefer Han'a

Alçak tabiatlı hayırsız babam, beni garip koyup Han'a gittiği zaman...

İki kaside komışdı ekâbiri cer içün
Pür oldı anun ile şehr içinde her hâne

Şehrin ileri gelenlerinden caize almam için iki kaside bırakmıştı. Şehir içindeki her ev o kaside ile doldu.

Ne caize ne sıla var bu yerde meddaha
Meger edem yine varınca bergüzer Han'a

Kaside yazarlarına ne caize ne de hediye var burada (Erzurum/ Pasinler). Han’a gidersem bu kasideleri ona armağan edeyim bari.

Peder bu mısra'ı hod kendi söylemişdi bilür
Menâre üstine laklak çıkar yapar hâne

Babam kendi söylemişti 
bu dizeyi, bilir: "Minare üstüne leylek çıkar, yuva yapar" (Evsizliğin ne olduğunu bilir.)

Giderdüm âh veli korkaram ki ammüm de
Ṭuyarsa gitdügüm ardumca can atar Han'a

Han'a ben de giderdim ama korkarım ki amcam gittiğimi duyarsa can atarak ardımdan gelir.

Bela bir iken üç olurdı başına Han'ın
Ederdi her biri bir gune arz-ı cer Han'a

Her birimiz bir şekilde Han'a dilenir, Han'ın başındaki bela da bir iken üç olurdu.

Üçi de cerr-i muvâfık ederdi birbirine
Biri birin yine tenhada hem geçer Han'a

Üçümüz de para koparmak aramızda uzlaşırdık ama Han ile yalnız kalınca da birbirimizin arkasından konuşurduk.

Bela budur ki riayet ederse Han bize ger
Ne denlü var ise cerrar azm eder Han'a

Han bizi kabul edip ağırlarsa memlekette ne kadar dilenci varsa hepsi Han'a yönelir ki asıl bela budur.

Bu denlü asker-i cerrara memleket gereke
Ne kişver-i Leh ü Çeh ne Ḳırım yeter Han'a

Böyle bir dilenci ordusunu beslemek için ne Lehistan ve Çek ne Kırım yeter Han'a.

Bu hayret ile varup geldügümce ahbaba
Kimi söger pedere kimisi güler Han'a

Bu garip durumu dostlara varıp anlattığımda kimi babama söver kimi de Han'ın hâline güler.

Biri ki Mir Şerefdür kadimi aḥbabun
Dua-yı ḫayr eder olmaz hem ol kadar Han'a

Bu eski dostların biri de Mir Şeref’tir ki Han'a onun kadar hayır dua eden olmaz.

Görince hâlümi şetm-i galiz eder pedere
Döner yemin eder ardınca hem Tatar Han'a

Mir Şeref, hâlimi görünce babama ağır küfür eder. Sonra da dönüp Tatar Han'a yemin eder. 

Not: Kaside, aşağıdaki beyitten itibaren Mir Şeref'in ağzından devam eder.

Ki Han sevaba girüp ger babanı ḳatl etse
Dua ederdi felekden ferişteler Han'a

Ki Han sevaba girip babanı öldürse gökten melekler ona dua ederdi.

Niçün deyince heman handenâk olup der kim
Nice nedim olur öyle leim har Han'a

Niçin deyince de hemen gülerek der ki: "Öyle aşağılık bir eşek nasıl nedim olur Han'a."

Denâetinden eger bir latife nakl etsem
Olurdı tuhfe-i makbul mâ-hazar Han'a

Babanın alçaklığından bir fıkra anlatsam bu, Han için hazırlanmış makbul bir hediye olurdu.

Soyardı nalını ölmiş eşeklerün yolda
Verürdi nan u piyaza konınca her hana

Baban yolda ölmüş eşeklerin nalını soyar, konakladığı her handa onun parasıyla ekmek ve soğan alırdı.

Nigah-ı ḥasret ile reng-i rū komaz bilürem
Meded tuyurmasun ana gelince zer Han'a

Han'a altın gelirse aman duyurmasın babana, bilirim altına bile iç çekip baksa rengini soldurur.

Kırımı Han sana verse babandan artar mı
Yabana söyleme verme varup keder Han'a

Han, Kırım'ı sana verse babandan sana kalır mı, varıp boş sözlerle Han'a keder verme. (yabana söylemek: esası olmayan şeyler söylemek, saçmalamak, boşa konuşmak.)

Babana bin deve ger sana bir keçi verse
Anı dahı bana ver deyü göz kıpar Han'a

Han; babana bin deve, sana bir keçi verse baban onu da bana ver, diye Han'a göz kırpar.

Kanaat eyle baban gibi olma sen cerrar
Sıçup bokunı ye tek verme derd-i ser Han'a

Sen kanaat et, baban gibi dilenci olma, sıç.p b.kunu ye de Han'ın başına dert olma.

Tevekkül eyle cenab-ı Huda'ya ahvalün
Ne şeri-i hara arz eyle ne Tatar Han'a

Hâlini Allah’a havale eyle. Ne eşeğin hükmüne ne Tatar Han’a arz eyle.

Nefi (Siham-ı Kaza)

Konu Anlatımı İndir!  👇



İlgili Sayfalar

👉 Nefi

👉 Hiciv

👉 Divan Edebiyatı Ana Sayfa

Yararlanılan Kaynaklar

Hakani ve Nefi'de Ekmek Kavgası, Saadet Karaköse
Siham-ı Kaza (Eleştirel Basım), Nefi, Hazırlayan Furkan Öztürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.