Çalıkuşu

Reşat Nuri Güntekin
Reşat Nuri Güntekin'in 1922'de yayımlanan romanı.
Romanda olaylar 1908-1918 yılları arasında geçmektedir. 
Roman, yaşadığı bir aşk acısı nedeniyle Anadolu'da öğretmenlik yapmak için gönüllü olan Feride'nin yaşadıklarını konu almaktadır. 
Hareketli yapısı nedeniyle çevresi tarafından Çalıkuşu olarak çağrılan Feride, Anadolu'da idealist bir öğretmene dönüşecektir. 
Roman, duygusal bir olayı merkeze almış görünse de kadının toplumdaki yeri, eğitim sistemi, bürokrasi ve Anadolu'nun geri kalmışlığı gibi birçok konuya değinir. 
Eser, kitabın son kısmı hariç, roman kahramanı Feride'nin tuttuğu günlük şeklinde kaleme alınmıştır. 

Özet

Feride'nin çocukluğu, asker olan babasının görevleri nedeniyle imparatorluğun çeşitli yerlerinde geçer. Annesi veremden ölünce de babası tarafından İstanbul'daki teyzesinin yanına gönderilir. Dokuz yaşındaki Feride, babasının isteği üzerine bir Fransız okuluna verilir. Bu okul, onun düşünce dünyasının şekillenmesinde oldukça önemli bir rol oynar. Ele avuca sığmayan güzel Feride’ye Çalıkuşu lakabı da burada takılır. Feride, arkadaşlarına, zaman zaman onu görmeye gelen teyzesinin oğlu Kamuran ile aralarında bir aşk olduğu yalanını söyler. Bu yalan bir süre sonra gerçeğe dönüşür. Kısa bir zaman sonra da nişanlanırlar. Feride nişanlılığı süresince Kamuran’dan hep kaçar. Onunla ilk defa Kamuran'ın Sefaret Kâtibi olarak İspanya’ya gideceğini öğrendiği zaman konuşur. Dört yıl sonunda Kamuran görevini tamamlamış, Feride de okulunu bitirmiştir. Artık evlenmeleri için hiçbir engel kalmamıştır. Hemen düğün hazırlıklarına girişilir. Düğün akşamı köşke gelen esrarengiz bir kadın, Feride'ye Kamuran'ın bir başka kadın ile aşk yaşadığını söyler. Feride hemen o akşam ardında bir not bırakarak evden kaçar. Bir süre, annesinin dadısı olan Gülmisal Kalfa'nın evinde kalır. Esas amacı Anadolu köylerinden birinde bir öğretmenlik alarak İstanbul’dan uzaklaşmaktır. Ancak bu o kadar olmayacaktır. İdari mekanizmanın işleyişi ve bürokrasi, Feride'nin karşılaştığı ilk engeldir.

Öğretmen Feride

Feride uzun uğraşlar sonucunda Bursa Rüştiyesinin resim ve coğrafya öğretmenliğine atanır. Ancak aynı kadroya Huriye isminde bir öğretmen daha atanmıştır. Maarif Müdürü, Rüştiyenin Müdiresi, Huriye Hanım ile Huriye Hanım'ın Rumeli’den hemşehrisi olan Muhasebe Müdürü arasında tezgahlanan oyun ile Feride hiç kimsenin gitmek istemediği Zeyniler köyüne gönderilir.
Feride, Zeyniler köyüne geldiğinde büyük bir hayal kırıklığı yaşar. Köy bir harabeyi andırmaktadır. Feride buna rağmen ümitsizliğe düşmez. Köyde kendisine bir düzen kurar ve ortama alışmaya çalışır. Feride'nin geldiği güne kadar okulda Hatice Hanım isiminde yaşlıca bir kadın kendi bildiğince çocuklara eğitim vermekte bir taraftan da okulun diğer işlerine bakmaktadır.
Feride, hayatında önemli bir yer edecek olan küçük Munise ile burada karşılaşır. Munise'nin annesi düşmüş bir kadın olduğundan dolayı onu kimse sevmez. Üvey annesi de türlü eziyetler eder. Bütün bu olanlara dayanamayan Munise evden kaçar. Köyün dışındaki bir samanlıkta birkaç gün saklanır. Ancak açlığa dayanamayınca açlıktan ve soğuktan bitap düşmüş bir halde Feride’ye sığınır. Feride, onu muhtarın yardımıyla evlat edinir. Her şey yoluna girmişken köye gelen Maarif Müdürü bu ahırdan bozma yerde eğitim yapılamayacağını söyler. Feride'ye de okulu kapatıp gerekli evrakları Bursa'ya getirmesini ister. Zeyniler’den daha kötü bir yere tayin edilmeyi beklerken müdürün odasında eski okul arkadaşı ve onun 
kocasıyla karşılaşır. Onların sayesinde Darülmuallimatın (Kız Öğretmen Okulu) Fransızca öğretmenliğine tayin edilir. Burada musiki hocası Şeyh Yusuf Efendi ile dost olur. Ancak bu yakınlık dedikoduların ayyuka çıkmasına neden olur. Feride'ye aşık olan Yusuf Efendi, bir süre sonra veremden ölür. Feride, kendi isteği ile Çanakkale Rüştiyesine tayin edilir.
Çanakkale'de Feride'nin güzelliği başına işler açmaya devam eder. Güzelliğinden dolayı ona "Gülbeşeker" adı takılır. Yüzbaşı İhsan Bey, kız kardeşi aracılığı ile ona evlenme teklif eder. Bunun yanında Nazmiye adındaki bir öğretmen tarafından şehrin nüfuzlu subaylarına peşkeş çekilmek istenince buradan da ayrılarak İzmir'e gelir. İzmir’de bir müddet zengin bir adam olan Reşit Bey’in kızlarına özel ders verir. Ancak burada da rahat bırakılmayacak sonunda Maarif Müdürlüğünün emriyle Kuşadası'nda göreve başlayacaktır.
Kuşadası'nda Dr. Hayrullah Efendi ile karşılaşır. Bu karşılaşma Feride için yeni bir saadettir. Bu arada Birinci Dünya Savaşı patlak verir. Okul hastaneye dönüştürülür. Feride, Hayrullah Bey’in yaptığı hasta bakıcılık teklifini kabul eder. Hayrullah Bey, Feride'nin hayat hikayesini ve Kamuran'a olan aşkını öğrenir. Savaşın bitmesiyle Feride, mektebin müdiresi olur. Bu esnada Munise hastalanır ve ölür. Feride'yi bu zor günlerinde Hayrullah Bey hiç yalnız bırakmaz. Aralarında bir baba-kız ilişkisi olmasına rağmen, Hayrullah Efendi, dedikoduları engellemek için onu göstermelik bir şekilde nikahına alır. Mesleğinden de istifa ettirir. Kanser hastası olan Hayrullah Efendi, ölmeden önce ona bir paket verir. Paketi Kamuran'a ulaştırmasını vasiyet eder. Paketin içinde Feride'nin kaybolduğunu zannettiği günlüğü vardır.
Başından mutsuz bir evlilik geçiren Kamuran da mutsuzdur. Ümitsizliğe kapıldığı sırada Feride ile karşılaşır. Feride, yanında getirdiği paketi Müjgan'a verir ve yarın tekrar yola çıkacağını söyler. Müjgan, paketi Kamuran'a verir. Bütün gerçeği öğrenen Kamuran onu bırakmaz. Feride de ona karşı yıllarca içinden atamadığı aşkını itiraf eder ve evlenirler.

İlgili Sayfalar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.