Deyimler ve Özellikleri

  • Deyim, anlatımı güçlendirmek için kullanılan ve çoğunlukla görünenden farklı bir anlam içeren kalıplaşmış sözcük grubu ya da cümledir.
Örnekler: "abuk sabuk", "ağız tadıyla", "ağzı kulaklarında", "alı al, moru mor", "ana baba günü", "anasının gözü", "anasının kızı", "Armut piş, ağzıma düş", "Atı alan Üsküdar'ı geçti.", "boru değil.", "boyunun ölçüsünü almak", "canı çıkmak", "çantada keklik", "çevir kazı yanmasın", "Derdini Marko Paşa'ya anlat", "dost canlısı", "el açmak", "fıtık etmek", "gölge düşürmek", "göğüs germek", "göz boyamak", "ha deyince", "harcıâlem", "ipe un sermek", "Kazın ayağı öyle değil.", "kulak kesilmek", "lafa tutmak", "mangalda kül bırakmamak", "meteliğe kurşun atmak", "nabza göre şerbet vermek", "Ortada fol yok yumurta yok", "ödü kopmak", "sırra kadem basmak", "surat asmak", "şahken şahbaz olmak", "turnayı gözünden vurmak", "uzağı görmek", "üstüne gül koklamamak", "Vur abalıya", "yola gelmek", "yoldan çıkmak", "yüreği soğumak", "yüz yüze bakmak", "zehir zemberek", "zıvanadan çıkmak"...
Özellikleri
  • Birden fazla sözcükten oluşur: Deyimler en az iki sözcüğün bir araya gelerek mecazi bir anlam içermesiyle oluşur.
  • Kalıplaşmıştır: Deyimler; bir dildeki kalıplaşmış, donmuş söz gruplarıdır. Bu nedenle deyim içindeki sözcüklerin yerini değiştirmek ya da yeni sözcükler eklemek pek mümkün değildir. Ancak bazı deyimlerin yerleşmiş, kabul görmüş farklı şekilleri vardır: ağzı açık ayran delisi (veya budalası), ağzı açık (veya bir karış açık) kalmak ya da kızım sana söylüyorum (veya dedim) gelinim sen anla (veya işit) gibi.
Uyarı: Bazı deyimlerin, konuşana ya da dinleyene göre değişime uğradığı görülür ancak bu durum sözcük grubu ya da cümlenin deyim anlamını kaybetmesine engel değildir.
Örnekler:
Bana (sana, ona...) göre hava hoş. 
Ağzı (ağzın) kulaklarında. 
Derdini (derdinizi) Marko Paşa'ya anlat (anlatın). 
Aşağı tükürsem (tükürsen, tükürse...) sakal yukarı tükürsem (tükürsen, tükürse...) bıyık.
  • Mecaz anlam içerir: Deyimler büyük bir çoğunlukla mecaz anlamlıdır: gözden düşmek, gözü korkmak, başına taç etmek, defterini dürmek, eşiğini aşındırmak, incir çekirdeğini doldurmamak, kulağı kesik vb. 
Dikkat: "Azı gitti, çoğu kaldı.", "İsmi var, cismi yok.", Âdet yerini bulsun.", "Hem suçlu hem güçlü", "Yükte hafif, pahada ağır.", "iyi gün dostu" gibi az sayıda olsa da mecaz anlam içermeyen deyimler de vardır.
    Uyarı: Bazı söz gruplarını ise hem deyim hem de gerçek anlamıyla düşünmek mümkündür. Bu örneklerde söz grubunun deyim olup olmadığı kullanıldığı bağlamdan belli olur: yoldan çıkmak, kök salmak, ortada kalmak vb.
  • Ek alabilir: Deyimler cümle içerisinde diğer sözcüklerle ilişkisine göre isim ya da fiil çekim eki alabilir.
Örnekler:
Eski kulağı kesiklerden kim kaldı zaten?
Nabza göre şerbet vermeyi iyi bilir.
Ben boyumun ölçüsünü aldım kardeşim.
Bu işi de yüzüne gözüne bulaştırdı
Bu iş gözünü korkutmasın.
  • Özlü sözlerdir: Deyimleri etkili kılan az sözcükle çok şey anlatmasıdır. Örneğin; devrin değiştiğini, eski tutumların, davranışların, adetlerin anlamını yitirdiğini uzun uzun anlatmak yerine "Eski çamlar bardak oldu." ya da bir iş yarım yamalak yapıldığında özür dilemek için "Ayranım budur, yarısı sudur." demek daha etkili olacaktır.
  • Ait olduğu toplumdan izler taşır: Deyimler aynı dili konuşan insanların geçmişi, yaşam biçimi, gelenekleri, inançları ve daha birçok özelliği hakkında önemli ipuçları verir. Bir söz grubunun kalıplaşarak deyim haline gelmesi için toplum tarafından kabul görmesi gerekir. Bazı deyimler de belirli bir olay ya da hikaye sonrasında oluşmuştur.
Biçim Olarak Deyimler
1. Mastar Halindeki Deyimler
Olumlu ya da olumsuz halleriyle mastar eki eklenerek söylenen deyimlerdir: abayı yakmak, ağzı laf yapmak, burnundan kıl aldırmamak, ceviz kırmak, eline gözüne bulaştırmak, elinden geleni ardına koymamak, etekleri zil çalmak, gözden düşmek, göz atmak, iç geçirmek, kulak kesilmek, mantara basmak, o tarakta bezi olmamak, taşı gediğine koymak, taş kesilmek, yatağa düşmek, zokayı yutmak, zülfüyâre dokunmak...
2. Sözcük Grubu Halindeki Deyimler
Bu deyimler isim tamlaması, sıfat tamlaması, eylemsi grupları, tekrar grubu, edat grubu vb. şekillerde oluşan deyimlerdir: anasının gözü, kaçın kurası, kıl payı, püf noktası, kör dövüşü, alnı açık, devede kulak, iki dirhem bir çekirdek, canlı cenaze,  dilli düdük, eski hamam eski tas, balık kavağa çıkınca, el kadar, taş gibi,  bayramdan bayrama, güle oynaya, iyi kötü, nanemolla, başına buyruk...
3. Cümle Halindeki Deyimler
Az da olsa cümle halinde olan deyimler de vardır. 

Örnekler 

Atı alan Üsküdar'ı geçti. 
Ayranım budur, yarısı sudur. 
Ayranı yok içmeye, atla (veya tahtırevanla) gider s.çmaya.
Aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı. 
Derdini Marko Paşa'ya anlat. 
Eski çamlar bardak oldu.  
Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye. 
Kambersiz düğün olmaz. 
Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.
Ya dayak yememiş ya sayı bilmiyor.
Deyimlerin Atasözlerinden Farkı
  • Özellikle cümle değeri taşıyan deyimler atasözleriyle karıştırılabilir.
  • Deyimler, nasihat etmez ya da yol göstermez. Bu işi atasözleri yapar.
  • Deyimler, durumlar için kullanılır. Örneğin, "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla." bir nasihat vermeyip sadece bir duruma dikkat çekmek amacıyla kullanılan bir deyimdir. Bu sözden çıkarılacak bir ders yoktur.
Uygulama
Cümle değerindeki deyimlerle atasözleri arasındaki farkı daha iyi anlamak için aşağıdaki örnekleri inceleyiniz. Deyim olanları belirleyiniz.
Dikensiz gül olmaz.  
Alet işler, el övünür. 
Ayıkla pirincin taşını. 
Taşıma su ile değirmen dönmez. 
Vakit nakittir. 
Dost ile ye iç, alışveriş etme.  

Cami yıkılmış ama mihrabı yerinde.

Öfke ile kalkan ziyanla (veya zararla) oturur. 
Dostlar alışverişte görsün.
Çıkmış Sorular
Ozanın ilk şiir kitabını bunca yıl ertelemesinin nedeni, gizlenmeyi seven bir kişiliğinin olmasından çok, yazdıklarını kolay kolay beğenmeyen, kusursuzu arayan biri olmasıydı sanıyorum.
1. Kendisinden böyle söz edilen bir sanatçı aşağıdaki deyimlerden hangisiyle nitelendirilebilir? (ÖSS 2008)
A) İğneyle kuyu kazan
B) İşi başından aşkın olan
C) İşine dört elle sarılan
D) İşini sağlama bağlayan
E) İnce eleyip sık dokuyan
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde verilen durum, "içi içine sığmamak" deyimiyle uyuşmamaktadır? (YGS 2017)
A) Çocuk, babasının elindeki oyuncağı görünce avuçlarını birbirine vura vura ona koştu.
B) Yerinde duramıyor, ne zaman gelecekler diye gözlerini saatten bir an olsun ayıramıyordu.
C) Okullar kapandıktan sonra ailesiyle geziye çıkacağı günü iple çekiyordu.
D) Uzun bir süredir amirine söylemek isteyip de söyleyemedikleri için fırsat kolluyordu.
E) Kalabalığın içinde gözleri ona ilişince kalbi yerinden çıkacak gibi atmaya başladı.
İlgili Sayfalar

Yararlanılan Kaynaklar
  • Deyimlere şekil Açısından Bir Yaklaşım Örneği, Sinan Gönen
  • Türkiye Türkçesinde Kalıplaşma, Hürriyet Gökdayı
  • Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü 2, Ömer Asım Aksoy
  • TDK Deyimler Sözlüğü
Cevaplar: 1.E  2.D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.