Ziya Paşa (1829 - 1880)
|
Ziya Paşa |
- Devlet adamı, şair, gazeteci.
- 1829’da İstanbul’da doğdu.
- Asıl adı Abdülhamit Ziyaeddin’dir.
- Beyazıt Rüştiyesinde okudu.
- Özel derslerle Arapça ve Farsça öğrendi.
- 1856'da Mustafa Reşit Paşa aracılığıyla sarayda Mabeyin Kâtipliği’ne atandı.
- Fransızca öğrenerek Batı kültür ve edebiyatını yakından tanımaya başladı.
- Ali Paşa sadrazam olunca saraydan uzaklaştırıldı.
- Kıbrıs, Amasya ve Canik mutasarrıflıkları başta olmak üzere çeşitli görevlerde bulundu.
- Yeni Osmanlılar Cemiyetine katılarak 1867’de Namık Kemal ile Paris'e kaçtı.
- Nâmık Kemal’le Londra’da Hürriyet gazetesini çıkarmaya başladı.
- İstanbul’a 1871'de dönebildi. 1876 yılına kadar Şûrâ-yı Devlet üyeliğinde bulundu.
- II. Abdülhamid’in tahta çıkması üzerine Nâmık Kemal’le bir süre Kânun-ı Esasi Encümeninde görevlendirildi.
- 1877’de vezir rütbesiyle önce Suriye Valiliğine ardından da Adana Valiliğine atandı.
- Amasya'da yaptığı gibi Adana’da da ciddi imar çalışmalarına başladı. Yeni okullar açıp bir tiyatro binası inşa ettirdi.
- 17 Mayıs 1880 tarihinde Adana'da öldü.
- Edebî anlamda yeniliğe açık bir tavrı yoktur.
- Bu nedenle sanat gücü bakımından Şinasi’nin çok üstünde olmasına rağmen, Tanzimat edebiyatının oluşumunda onun kadar etkili olamamıştır.
- Teknik bakımdan divan şiiri ve estetiğine bağlıdır.
- 1859'da Avrupa'ya gitmeden önce yazdığı Terciibend ona ilk şöhretini sağlar. Eserde Allah, kâinat, insan, hayat ve insanın yeryüzündeki kaderi gibi Doğuda yüzyıllardır tartışılan başlıca meseleler işlenir.
- Edebiyat anlayışı bakımından Tanzimat sanatçıları içinde eski-yeni ikilemini en çok yaşayan odur.
- Hürriyet gazetesinde yayımlanan yazılarında dava arkadaşı Namık Kemal gibi hak, hukuk, adalet, kanun ve eşitlik gibi konular üzerinde durur.
- Şiir ve İnşâ makalesinde divan edebiyatını millî bir edebiyat olarak görmediğini söyler. Hürriyet gazetesinde çıkan bu makalede, dilin ve şiirin gelişmesi için kaynağımızın halk edebiyatı olduğunu söyler.
- Bu makaleden altı yıl sonra 3 cilt olarak hazırladığı Harabat adını verdiği divan şiiri antolojisinin ön sözünde ise bu fikirlerin tam tersini savunur. Bu sefer de halk edebiyatını küçümseyen Paşa, divan şiirini göklere çıkaracaktır.
- Harabat yayımlandığında Magosa'da sürgünde olan Namık Kemal, yenileşmekte olan Türk edebiyatının henüz tam anlamıyla İran edebiyatı etkisinden kurtulamadığı bir sırada böyle bir antoloji yayımlamaya kalkan Ziya Paşa'yı art arda iki yazı yazarak eleştirir. (Tahrib-i Harabat ve Takip)
- Bağdatlı Ruhi'ye nazire olarak yazdığı ünlü Terkibibend'ini Cenevre'de iken yayımlar. Bu eserde şairin özdeyiş niteliği kazanan birçok beyti vardır:
Ayînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma
Zer-dûz palan vursan eşek yine eşektir
Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir
- Siyasi eleştirinin iyi örneklerinden biri olan Zafernâme adlı eserinde Âli Paşa’yı hicveder. Üç bölümden oluşan eser nazım-nesir karışık olarak ele alınmıştır. (kaside, tahmis ve şerh)
- Âli Paşa’yı hedef aldığı diğer bir eseri Rüya'dır. Rüya; küçük, mensur ve fantastik bir eserdir. Eser diyaloglar üzerine kurulmuştur. Eserin hangi amaçla yazıldığını sezdiren giriş kısmından sonra kahraman uykuya dalar ve rüya aracılığıyla anlatmak istediklerini aktarır. Ziya Paşa eserde hem kendinin hem de devletin yaşadığı sıkıntıları Sadrazam Âli Paşa’ya bağlar.
- Defter-i Âmâl, Ziya Paşa’nın, çocukluk hatıralarından oluşan eseridir.
- Şöhretini daha çok şiirleriyle sağlayan şairin şiirleri, kendisi öldükten sonra Eşar-ı Ziya adıyla basılmıştır.
Başlıca Eserleri
- Terciibent
- Terkibibent (Bağdatlı Ruhi’ye nazire)
- Şiir ve İnşa (makale)
- Harabat (Divan şiiri antolojisi)
- Zafername (Siyasi hiciv, nazım-nesir karışık)
- Rüya (mensur)
- Defter-i Amal (Hatıra)
- Eşar-ı Ziya (Öldükten sonra bir araya getirilen şiirleri)
Gazel
Diyar-ı küfrü gezdim beldeler kâşâneler gördüm
Dolaştım mülk-i islamı bütün viraneler gördüm
Bulundum ben dahi darüşşifâ-yı Bâbıâli’de
Felatun’u beğenmez anda çok divâneler gördüm
Huzur-ı kûşe-i meyhaneyi ben görmedim gitti
Ne meclisler ne sahbâlar ne işret-hâneler gördüm
Cihân nâmındaki bir maktel-i âma yolum düştü
Hükûmet derler anda bir nice sâlhâneler gördüm
Ziya değmez humârı keyfine meyhâne-i dehrin
Bu işretgehte ben çok durmadım amma neler gördüm
2011'de çıkan Ziya Paşa sorusu
Gerek sosyal gerekse metafizik konularda yazdığı şiirlerindeki ahlakçı ve filozofça tutumuyla Ziya Paşa, divan şiirindeki "hakimane şiir"in son temsilcisi ve halk filozofu unvanını kazanmıştır. Bu tarz şiirlerinden birçok beyti ve dizesi, birer atasözü sağlamlığı ve sevimliliğiyle belleklerde yer etmiştir.
Bu parçadaki açıklamaya göre, aşağıda verilenlerden hangisinin Ziya Paşa'ya ait olduğu söylenemez?
A) Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir
Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.
B) Nâ-merd olayım çarha eğer minnet edersem
Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın
C) Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
D) Pek rengine aldanma felek eski felektir
Zira feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönektir
E) Ne kaldı rûha teselli şarâbdan başka
Boğaz'da üç gecelik mâhtâbdan başka
Cevap: E
İlgili sayfalar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.