Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz
Olur dembedem nevha-ger, nağme-sâz
Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler…
Sokaklarda seylâbeler ağlaşır,
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;
Bulutlar karardıkça zerrâta bir
Ağır, muhtazır dalgalanmak gelir;
Bürür bir soğuk gölge etrâfı hep,
Nümâyân olur gündüzün nısf-ı şeb.
Söner şimdi, manzûr olurken demin
Heyûlâsı karşımda bir âlemin.
Açılmaz ne bir yüz ne bir pencere;
Bakıldıkça vahşet çöker yerlere.
Geçer boş sokaktan, hayâlet gibi,
Şitâbân u pûşîde-ser bir sabî;
O dem leyl-i yâdımda, solgun, tebâh,
Sürür bir kadın bir ridâ-yı siyâh.
Saçaklarda kuşlar - hazîndir bu pek! -
Susarlar, uzaktan ulur bir köpek.
Öter gûş-i rûhumda boş bir enîn,
Sürür bir kadın bir ridâ-yı siyâh.
Saçaklarda kuşlar - hazîndir bu pek! -
Susarlar, uzaktan ulur bir köpek.
Öter gûş-i rûhumda boş bir enîn,
Boğuk bir tezâd-ı sükûn u tanîn;
Küçük, pür-heves, gevherîn katreler
Sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz
Olur muttasıl nevha-ger, nağme-sâz
Sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz
Küçük, pür-heves, gevherîn katreler…
Tevfik Fikret
Rübab-ı Şikeste, 1897
Teşekkürler
YanıtlaSil