Bir vasl içün ağyara müdaradan usandık
Hicran çekerek zevk-i mülâkatı unuttuk
Mahmûr olarak lezzet-i sahbâdan usandık
Düştük kati çoktan heves-i devlete ammâ
Ol dâiye-i dağdağa-fermâdan usandık
Dil gamla dahi dest ü giribândan usanmaz
Bir yâr içün ağyar ile gavgadan usandık
Nabi ile ol âfetin ahvâlini naklet
Efsâne-i Mecnûn ile Leylâ'dan usandık
Nabi
Günümüz Türkçesi
Ayrılık çeke çeke sevgili ile buluşup görüşmenin zevkini unuttuk, sarhoşluk mahmurluğunun baş ağrılarını çeke çeke de şarabın tadından usandık.
3. Beyit
Mutluluk ve itibar hevesine düşmemiz çok eskidendi, o huzursuzluk veren arzudan o davadan da usandık.
4. Beyit
1. Beyit
Bir devlet içün çarha temennâdan usandık
Bir vasl içün ağyara müdaradan usandık
Bir vasl içün ağyara müdaradan usandık
devlet: mutluluk, talih, mevki
çarh: felek, kader
temennâ: eğilerek selamlamak, minnettar olmak
vasl: kavuşma
ağyâr: başkaları, rakipler
müdara: anlaşamadığı insanlarla iyi geçinmeye çalışmak, gönül borcu, minnet
Bir mutluluk, bir makam için feleğe yalvarmaktan usandık; bir sevgili için rakiplerin yüzüne gülmekten ve onlara minnet etmekten usandık.
2. Beyit
Bir mutluluk, bir makam için feleğe yalvarmaktan usandık; bir sevgili için rakiplerin yüzüne gülmekten ve onlara minnet etmekten usandık.
2. Beyit
Hicran çekerek zevk-i mülâkatı unuttuk
Mahmûr olarak lezzet-i sahbâdan usandık
Mahmûr olarak lezzet-i sahbâdan usandık
hicran: ayrılık
mülâkat: buluşma, görüşme
mahmûr: sarhoşluğun verdiği sersemlik
sahbâ: şarap
Ayrılık çeke çeke sevgili ile buluşup görüşmenin zevkini unuttuk, sarhoşluk mahmurluğunun baş ağrılarını çeke çeke de şarabın tadından usandık.
3. Beyit
Düştük kati çoktan heves-i devlete ammâ
Ol dâiye-i dağdağa-fermâdan usandık
Ol dâiye-i dağdağa-fermâdan usandık
dâiye: arzu, hırs
dağdağa: gürültü, patırtı
Mutluluk ve itibar hevesine düşmemiz çok eskidendi, o huzursuzluk veren arzudan o davadan da usandık.
4. Beyit
Dil gamla dahi dest ü giribândan usanmaz
Bir yâr içün ağyar ile gavgadan usandık
Bir yâr içün ağyar ile gavgadan usandık
dil: gönül
gam: kaygı, tasa
giribân: elbise yakası
dest: el
ağyar: başkaları, rakipler
Gönül, gamla didişip uğraşmaktan bile usanmaz (ama) bir sevgili için başkalarıyla çekişmekten usandık.
5. Beyit
5. Beyit
Nabi ile ol âfetin ahvâlini naklet
Efsâne-i Mecnûn ile Leylâ'dan usandık
Efsâne-i Mecnûn ile Leylâ'dan usandık
âfet: güzel kadın
ahvâl: durum
Bize Nabi'nin o afetle olan macerasını anlat; leyla ile Mecnun söylencesinden bıktık usandık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.