Kanda olsam ey peri gönlüm senin yanındadır
Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır
Çekme dâmen nâz edip üftadelerden vehm kıl
Göklere açılmasın eller ki dâmânındadır
Gözlerim yaşın şûr etme nefret kim bu hem
Ol nemektendir ki lâ’l-i şekker-efşânındandır
Mest-i hâb-i nâz ol cem’ et dil-i sad-pâremi
Kim anun her pâresi bir nevk-i müjgânındadır
Bes ki hicranındadır hâsiyyet-i kat'-i hayat
Ol hayat ehline hayranem ki hicranındadır
Ey Fuzuli şem'-veş mutlak açılmaz yanmadan
Tâblar kim sünbülünden rişte-i canındadır
Fuzuli
Günümüz Türkçesi
Aşiyan-i mürg-i dil zülf-i perişanındadır
Kanda olsam ey peri gönlüm senin yanındadır
Gönül kuşum dağınık saçlarının arasına yuva kurdu ey sevgili! Artık nerede olursam olayım -ya da iki elim kanda da olsa- gönlüm senin yanındadır.
Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır
Aşk derdiyle başım pek hoş benim ey tabib, bırak bana ilaç vermeyi. Bana derman verme ki senin dermanın beni helak edecek zehrin ta kendisidir.
Çekme dâmen nâz edip üftadelerden vehm kıl
Göklere açılmasın eller ki dâmânındadır
Naz edip düşkün aşıklardan eteğini çekme. Eteğinde olan ellerin göklere açılmasından kork!
Gözlerim yaşın şûr etme nefret kim bu hem
Ol nemektendir ki lâ’l-i şekker-efşânındandır
Gözlerimin yaşını tuzlu ve acı görüp nefret etme. Bu da senin şeker saçan dudağındaki tuzdandır.
Mest-i hâb-i nâz ol cem’ et dil-i sad-pâremi
Kim anun her pâresi bir nevk-i müjgânındadır
Naz uykusundan sarhoş iken yüz parça olan gönlümü bir araya topla. Zira onun her parçası bir kirpiğinin ucundadır.
Bes ki hicranındadır hâsiyyet-i kat'-i hayat
Ol hayat ehline hayranem ki hicranındadır
Senin ayrılığında, hayatı sona erdirme özelliği gizlidir (ayrılığın ölüm demektir) Senden ayrı düşüp de hala yaşayanlara hayranım.
Ey Fuzuli şem'-veş mutlak açılmaz yanmadan
Tâblar kim sünbülünden rişte-i canındadır
Ey Fuzûlî, onun sümbüle benzeyen saçının senin can ipliğinde meydana getirdiği ıstıraplar mumda olduğu gibi muhakkak yanmadan açılmaz, sükûn bulmaz
Sözcükler
aşiyan: yuva
mürg: kuş
dil: gönül
mürg-i dil: gönül kuşu
zülf: saç
perişan: dağınık, karışık
kim: ki bağlacı
helak: yıkılma, bitme, mahvolma
dâmen: etek
Üftade: biçare, zavallı, aşık
vehm kıl: (metinde) kork
şûr: tuzlu, kekremsi
nemek: tuz
efşân: dağıtan, saçan
lal: (metinde) sevgilinin dudağı
şekker: şeker
hab: uyku
cem et: topla
sad: yüz
pare: parça
sad-pare: yüz parça
nevk: sivri uç
müjgan: kirpik
bes: yeter: kafi, yeter
hicran: ayrılık, ayrılık acısı
hâsiyyet: kuvvet, tesir
kat': kesmek, sona erdirmek
hâsiyyet-i kat'-i hayat: hayatı sona erdirme kuvveti
şem: mum
şem'-veş: mum gibi
rişte-i can: can ipliği
tâb: (metinde) ıstırap, sıkıntı, eziyet
sünbül: (metinde) sevgilinin saçı
İlgili Sayfalar
Fuzuli
Günümüz Türkçesi
Aşiyan-i mürg-i dil zülf-i perişanındadır
Kanda olsam ey peri gönlüm senin yanındadır
Gönül kuşum dağınık saçlarının arasına yuva kurdu ey sevgili! Artık nerede olursam olayım -ya da iki elim kanda da olsa- gönlüm senin yanındadır.
Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma derman kim helakim zehri dermanındadır
Aşk derdiyle başım pek hoş benim ey tabib, bırak bana ilaç vermeyi. Bana derman verme ki senin dermanın beni helak edecek zehrin ta kendisidir.
Çekme dâmen nâz edip üftadelerden vehm kıl
Göklere açılmasın eller ki dâmânındadır
Naz edip düşkün aşıklardan eteğini çekme. Eteğinde olan ellerin göklere açılmasından kork!
Gözlerim yaşın şûr etme nefret kim bu hem
Ol nemektendir ki lâ’l-i şekker-efşânındandır
Gözlerimin yaşını tuzlu ve acı görüp nefret etme. Bu da senin şeker saçan dudağındaki tuzdandır.
Mest-i hâb-i nâz ol cem’ et dil-i sad-pâremi
Kim anun her pâresi bir nevk-i müjgânındadır
Naz uykusundan sarhoş iken yüz parça olan gönlümü bir araya topla. Zira onun her parçası bir kirpiğinin ucundadır.
Bes ki hicranındadır hâsiyyet-i kat'-i hayat
Ol hayat ehline hayranem ki hicranındadır
Senin ayrılığında, hayatı sona erdirme özelliği gizlidir (ayrılığın ölüm demektir) Senden ayrı düşüp de hala yaşayanlara hayranım.
Ey Fuzuli şem'-veş mutlak açılmaz yanmadan
Tâblar kim sünbülünden rişte-i canındadır
Ey Fuzûlî, onun sümbüle benzeyen saçının senin can ipliğinde meydana getirdiği ıstıraplar mumda olduğu gibi muhakkak yanmadan açılmaz, sükûn bulmaz
Sözcükler
aşiyan: yuva
mürg: kuş
dil: gönül
mürg-i dil: gönül kuşu
zülf: saç
perişan: dağınık, karışık
kim: ki bağlacı
helak: yıkılma, bitme, mahvolma
dâmen: etek
Üftade: biçare, zavallı, aşık
vehm kıl: (metinde) kork
şûr: tuzlu, kekremsi
nemek: tuz
efşân: dağıtan, saçan
lal: (metinde) sevgilinin dudağı
şekker: şeker
hab: uyku
cem et: topla
sad: yüz
pare: parça
sad-pare: yüz parça
nevk: sivri uç
müjgan: kirpik
bes: yeter: kafi, yeter
hicran: ayrılık, ayrılık acısı
hâsiyyet: kuvvet, tesir
kat': kesmek, sona erdirmek
hâsiyyet-i kat'-i hayat: hayatı sona erdirme kuvveti
şem: mum
şem'-veş: mum gibi
rişte-i can: can ipliği
tâb: (metinde) ıstırap, sıkıntı, eziyet
sünbül: (metinde) sevgilinin saçı
İlgili Sayfalar
Fuzuli
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.