Servetifünun Şiiri

Tevfik Fikret
  • Şiirde bireysel, içe kapanık ve karamsar bir anlayış benimsenmiştir.
  • Hem dönemin siyasi yapısı hem de sanat anlayışları nedeniyle toplumsal konulardan uzak durulmuştur.
  • Aşk, günlük yaşam, doğa görüntüleri, karamsarlık, düş kırıklıkları, aile içi sorunlar şiire konu olmuştur.
  • Şiirimizde ilk defa bu dönemde konu bütünlüğü sağlanmıştır.
  • Aruz vezninden vazgeçilmemiş ancak aynı şiirde farklı kalıplar kullanma yoluna gidilmiştir.
  • Anlam kimi zaman bir dizede bitmeyip sonraki dizeye sarkmıştır.  Batıdan alınan bu tekniğe anjanbuman denmektedir. Başka bir ifadeyle "Bir mısradaki cümlenin bir sonraki mısrada tamamlanmasıdır." Bu teknik sayesinde şiir düz yazıya yaklaşır (nazmı nesre yaklaştırmak).
Anjanbuman örneği:
Şafak sökerken o, yalnız, bir eski tekneciğin
Düğümlü, ekli, çürük ipleriyle uğraşarak
İlerliyordu; deniz aynı şiddetiyle şırak -
şırak döğüp eziyor köhne teknenin şişkin
Siyah kaburgasını... Ah açlık, ah ümid
Bu dizelerde görülebileceği üzere hiçbir dize kendi içinde tamamlanmamış; âdeta birbirine zincirlenmiş tek bir dize oluşturulmuştur. 
  • Şiirde; Batıdan aldıkları "sone" ve “terzarima”, divan edebiyatından alınıp değiştirilen müstezat (serbest müstezat) ve bütünüyle kendi oluşturdukları karma biçimleri kullanmışlardır.
  • Şiirlerde hedef kitle okumuş aydın kesimdir.
  • "Sanatkârane üslup" ve yeni bir "vokabüler" (sözvarlığı) yaratma kaygısıyla Arapça-Farsça tamlamalar ile yüklü oldukça ağır bir dil kullanmışlardır. Onlara göre sade dil halk içindir.
  • Özellikle Fransız şiirinden esinlenerek şehik-i tenhayi (yalnız hıçkırık), ihtizazat-ı leyl (gece titreyişleri), zulmeti ebkem (dilsiz karanlık), saati semenfam (yasemin kokulu saatler), havf-i siyah siyah korku), leyali girizn (kaçıcı geceler), karhaı hayat (hayat yarası), teb-i ümmid (ümit yarası) gibi alışılmadık bağdaştırmalara yönelmişlerdir.
  • Kafiye ahenk unsuru olarak ele alınmış göz için değil kulak için kafiye benimsenmiştir.
Peki, ne demek kulak ya da göz için kafiye?
    Zerre-i nûrundan iken muktebes - مقتبس
    Mihr ü mâha etmek işâret abes - عبث
Örnekte görüldüğü gibi kafiye olarak alınan sözcüklerinin yazımında muktebes sözcüğü "sin ﺱ " ile biterken abes sözcüğü "peltek se ﺙ" ile bitmektedir. Göz için kafiyeyi savunanlar bunu kafiye kabul etmezken kulak için kafiyeyi savunanlar için benzer sesler olduğu için kafiyedir.
  • Şiirde betimlemelere sıkça başvurulmuş, tablo çizer gibi şiirler kaleme alınmıştır.
  • Hatta Servetifünun dergisinde yayımlanmak üzere seçilen (tabloların) fotoğrafların altına şiirler yazılarak tablo altına şiir yazma geleneği oluşturulmuştur.
  • Şiirde kuvvetli bir musiki dili yakalanmaya çalışılmıştır.
  • Servetifünun edebiyatında şiirde daha çok parnasizm ve sembolizm etkisi görülürken bir önceki nesilden gelen romantik bir santimantalizm (aşırı içlilik) de devam etmektedir.
İlgili Konular
Yararlanılan Kaynaklar

2 yorum:

  1. emeğinize sağlık ,gerçekten de çok güzel hazırlanmış.

    YanıtlaSil

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.