Mensur Şiir
- Şiir ile düz yazı arasındaki ara tür.
- Şairane bir üslupla yazılan düz yazı.
- Mensur şiir, biçim olarak düz yazıdır.
- Alt alta dizilmiş ölçülü ve uyaklı dizelerden meydana gelmese de içerik, üslup ve ahenk olarak şiire yakındır.
- Yoğun ve süslü bir üsluba sahip kısa metinlerdir.
- Düz yazıdaki ses benzerliği olarak bilinen secinin yanı sıra şairane benzetmeler ile duygu yüklü ifadeler içerir.
- Batıda 1842’ye kadar "şairâne nesir" olarak anılan mensur şiir (poem en prose) adı ilk kez sembolist şair Baudelaire'in Küçük Mensur Şiirler isimli eserinde kullanılmıştır.
Türk Edebiyatında Mensur Şiir
- Türk edebiyatında Recaizade Mahmut Ekrem’in "Her mevzûn ve mukaffâ lakırdı şiir olmak lazım gelmez, her şiir mevzûn ve mukaffâ bulunmak iktizâ etmediği gibi." (Her ölçülü ve kafiyeli söz, şiir olmadığı gibi her şiirde ölçü ve kafiye olması da gerekmez.) yargısı nesrin şiire, şiirin de nesre yaklaşmasında önemli bir hareket noktası olur.
- Bu tür, Türk edebiyatında özellikle Servetifünun edebiyatında rağbet görmüştür.
- Edebiyatımızda "mensur şiir" adını ilk kez kullanan Halit Ziya Uşaklıgil'dir.
- Halit Ziya bu türdeki örneklerini "Mensur Şiirler" adıyla yayımlamıştır.
- Mehmet Rauf'un "Siyah İnciler" adlı eseri bu türün bu dönemde yazılmış diğer önemli bir eseridir.
- Edebiyat dünyasına Fecriati ile adım atan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, II. Meşrutiyet yıllarında çeşitli dergilerde yayımlanan
mensur şiirlerini "Erenlerin Bağından" ve "Okun Ucundan" adlarıyla yayımlamıştır.
- Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında bu türün öne çıkan ismi ise Arif Nihat Asya'dır. "Bayrak Şairi" olarak tanınan Arif Nihat, mensur şiirlerini "Yastığımın Rüyası" ve "Âyetler" adlı kitaplarda toplamıştır.
Mensur Şiir Örnekleri
Örnek 1
Benim olsan, ah bu mümkün olsaydı… Seni uzak, uzak, bu insanlardan pek uzak bir yere götürürdüm; öyle bir yere götürürdüm ki orada yalnız tabiatla kalırdık. Denizle, sema ile, sahra ile kalırdık… Sâde ikimiz kalırdık… Orada, yalnız ormanda yapraklarla inleyen mütehevvir rüzgârın, uzaklarda dalgalarla döğünen medhûş denizin, gökte şimşekleriyle gürleyen haşin yıldırımın sesiyle kalırdık… Sâde ikimiz kalırdık. Sâde ikimiz, unutmuş, unutulmuş, her türlü kayıttan âzâde / iki mevcûd gibi yaşardık. Benim olsaydın felâketlerine, merâretlerine, âfetlerine tahammül için kuvvet bulur, hayâtın sebebini anlardım; benim olsaydın hayâtı severdim. (Mehmet Rauf)
Örnek 2
Yıllar yârlardan, yârlar yıllardan vefasız. Kara baht bir kasırga gibi. Bu ne baş döndürücü iş? Geceler günleri günler geceleri kovalıyor; cefalar cefaları kolluyor. Saçlarımızda aklar akları, alnımızda çizgiler çizgileri doğuruyor. Tevekkül güç, isyan vahim, felek hiç rahmetmeyecek mi? Heyhat; aziz dost, onu döndüren kara bahtın kasırgası…(Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
İlgili Sayfalar
Yararlanılan Kaynak
- Türk Edebiyatında Mensur Şiir Literatürü, Cafer Gariper
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretmemiz için yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.