Binboğalar Efsanesi

Yaşar Kemal'in destansı romanı.
Romanda Çukurova'da geleneklerini sürdürmeye çalışan konargöçer Türkmenlerin yaşadıkları anlatılmaktadır. Karaçullu Yörükleri yerleşik hayata geçen halk tarafından zulümlere uğramaktadır.
Eserdeki asıl mesele göçebelik ve iskân meselesidir. 

Özet

Karaçullu Obası, yıllardır yerleşecek bir toprak parçası bulamamıştır. Beşi altı mayısa bağlayan gece (Hıdırellez'de) bir araya gelirler. Hızır’la İlyas’ın buluşacakları o gece bütün oba, "Aladağ’da yaylak, Çukurova’da kışlak" dileğinde bulunacaktır. 

"İşte her yıl böyle olur. Beş mayısı altı mayısa bağlayan gece Hızır'la İlyas dünyanın bir yerinde buluşurlar. Onlar buluştukları an dünyadaki bütün yaşam durur, tekmil canlılar ölürler. Hemen sonra da daha gür, daha canlı, daha doğurgan dirilirler. Ve biri mağrıptan, birisi de maşrıktan kopup gelen iki yıldız gökyüzünün ortasında tokuşur, birleşirler. Birleşip ışık olurlar, yeryüzünün üstüne top top sağılırlar."

İnançlarına göre bu iki yıldızın kavuştuğunu görenlerden sadece masum ve günahsız kişilerin dileği kabul olacaktır. Ancak o gece herkes kendisi için dilekte bulunur. 
Ceren kız, sevgilisi Halil’i görmek ister. Müslüm gençleşme arzusundadır. Yeter kızın aklı nişanlısı Yunus’tadır. Kerem ise bir şahin dileği tutar. Kişilerin açığa çıkan istekleri, aslında birlikte yaşama şuurundan koptuklarının göstergesidir.
Yazları yaylaya çıkan Yörük obası, köylüler ve jandarma tarafından rahatsız edilerek haraca kesilir. Kışlak olarak kullanılan yerler de iskâna açılarak halka dağıtılmış ve tapulu hale gelmiştir. Başlangıçta verimli kullanılamayan topraklar artık ekilebilir bir hale gelince obaların kışlak olarak kullanılması da zorlaşmıştır. 
Obanın toplu olarak bir yere yerleşebilmesi için yeterli para yoktur. Dağılarak toprağa yerleşmeye de töre izin vermemektedir. Obayı bu durumdan kurtarmak isteyen Demirci Haydar Usta’nın bir planı vardır. Otuz yıldır üzerinde çalıştığı bir kılıç vardır. O, kılıçların hüküm sürüp saygınlık göstergesi olduğu zamanların bilgesidir. Kılıcı bir beye götürecek ve dileğinin sorulması üzerine de “bir yaylak, bir de kışlak” dileyecektir. Ancak devir değişmiştir, şehirde umduğunu bulamayınca Ankara’ya gider. Orada İsmet Paşa’yı bulur. İsmet Paşa, kılıcın güzelliğine bakar ama Haydar Usta’nın istediği tepkiyi vermez. Haydar Usta umduğunu bulamayınca obasına geri döner.
Bu arada Obadakiler de Ceren kızı, Çukurova’dan varlıklı bir ailenin oğluyla evlendirip içine düştükleri sıkıntıdan kurtulmak peşindedir. Ceren ise Halil’e sevdalı olduğu için bu öneriye ilk önce yüz çevirir. Yıllarca Halil'i bekler ancak en sonunda obanın istediği adamla evlenmeyi kabul eder. Tam düğün sırasında Halil gelir ve Ceren’i kaçırır. Oba halkı Hızır ile İlyas’ın buluşmasını kutlamak için Aladağ’da buluştuklarında Halil’in de orada olduğunu duyunca beş mayısı altı mayısa bağlayan kutsal gecede Halil’i öldürürler. Ceren Halil’i gömer ve obaya gidip Halil’in beylik çadırının yanışını izler. Sonuç olarak ne Haydar Usta’nın uğraşları ne de oba halkının mücadelesi onları ayakta tutmaya yeter.

İlgili Sayfalar


👉 Efsane Nedir?

Yararlanılan Kaynaklar

Yaşar Kemal'in Binboğalar Efsanesi isimli Eseri Üzerine Arketipsel Bir Okuma, Kadirhan Özdemir - Bülent Sayak
Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü, Behçet Necatigil
Yaşar Kemal’in Destansı Romanları Üzerine Bir İnceleme, Ayşe Dalyan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.