Karabibik

Nabizâde Nazım
Tanzimat ikinci dönem sanatçısı Nabizâde Nazım'ın romanı.
Eser, kimi kaynaklarda uzun hikâye olarak geçmektedir.
Karabibik, köy hayatını konu eden ilk romandır.
Antalya'nın Kaş İlçesine bağlı Beymelik köyünde geçen eser, kızıyla yaşayan bir çiftçinin günlük yaşamını ele almaktadır.
Eser, Akdeniz köylerinin 19.yüzyıldaki yaşamı hakkında ipuçları da içermektedir.  
Eserde roman kişileri yöre ağzıyla konuşturulmuştur.
Eser realist-natüralist özellikler gösterir.

Ön Sözden...

Yazar, ön söze gerçekçi bir roman yazdığını söyleyerek başlar. Devamında Emile ZolaAlphonse Daudet gibi realist-natüralist yazarların eserleriyle ilgili önyargıları gidermeye çalışır. Yazara göre bu sanatçılar günlük olayları gerçekte olduğu gibi aktarmaktır. Romanına kendi duygularını katmadığını söyleyen yazar, realist bir eser yazıp yazamadığı konusunda takdiri okuyucuya bırakır.

Özet

Roman, tarlasında çalışan Karabibik'in tasviri ile başlar. Babasından kalan on iki dönümlük tarlanın dört dönümünü paraya sıkıştığı için satmak zorunda kalmıştır. Kalan sekiz dönüme de komşusu Yosturoğlu göz dikmektedir.
Normalde bu zamanlar tarlasını çoktan sürmüş olması gerekirken hastalanıp evde yatmak zorunda kalması işlerini aksatmıştır. Bunlar bir yana tarlasını yine Koca İmam'dan kiralık olarak alacağı öküzlerle sürecektir. 
Bu sırada çiftçiler birer ikişer tarlalarına gelir. Karabibik, komşularından Koca İmam'ın kayınbiraderi Sarı İsmail'in evleneceği haberini alır. Karabibik, bu haberden hiç hoşlanmaz. Kızı Huri'yi Sarı İsmail ile evlendirerek öküzleri para vermeden kullanmak hayali suya düşmüştür. Çalışırken bir çift öküze sahip olmanın hayalini kurar. Bunun için çok para lazımdır. Halbuki kendisinin parasından çok borcu vardır.
Akşamüstü eve döndüğünde kızı Huri'yi tembel tembel yatarken bulur. Kızının yaşı otuzu geçmiş olmasına rağmen kısmeti çıkmamıştır. Huri; etine dolgun, tembel biraz da budalaca bir kızdır. Babası her şeye rağmen çocuklara karşı ilgili olan kızının iyi bir anne olacağı inancındadır. Huri, onun tek çocuğudur. Karısını tifodan kaybetmiş; kızını Gülsüm Hatun'un yardımlarıyla büyütmüştür. Huri’ye süt de veren Gülsüm Hatun, bunak kocakarının biri olsa da Huri’yi öz evladı gibi sevmektedir. Malı mülkü yerinde olan Gülsüm Hatun ile Halil Hoca'nın çocuklarının olmaması Karabibik'i miras konusunda da birtakım hayallere sevk etmektedir.
Huri, babasının girdiğini görse de yerinden kıpırdamayıp yatmaya devam eder. Hem kızının tembelliğine hem de evin haline kızan babası ocağı yakar. Huri bir süre sonra acıktığını hissederek kalkıp yemeği hazırlar. Karabibik hem yemek yemekte hem de öküzleri düşünmektedir. Kahvesini içmeden önce kararını verir, borçla da olsa iki öküz alacaktır.
Sabah erkenden kalkarak tüccar Anderya’nın mağazasına varır. Anderya'nın mağazası bir Hristiyan köyü olan Temre'dedir. Anderya'yı bekleyen Karabibik, gezinirken köy hekimi Linardi’nin kapısına kadar gelir. Burada Linardi ve karısı Eftalya ile karşılaşır. Romanda hafifmeşrep bir kadın olarak anlatılan Eftalya Karabibik’e karşı serbest davranmakta, onunla rahat tavırlarla şakalaşmaktadır. Karabibik biraz laflayıp buradan ayrılarak mağazaya doğru yürür ama mağaza hâlâ kapalıdır. Bu sırada başka bir tüccar Barba Yani ile karşılaşır. Öküz alma fikrini ona açarak borç ister. Barba Yani, harmanda ödemek koşuluyla ayda 56 kuruş faizle yirmi mecidiye borç vermeye razı olur. Ancak Karabibik'in aklında belki daha uygun borç verir diye bir de Andreya'ya sormak vardır. Barba Yani parayı sayarken Karabibik, dükkanın önünden geçen Yusuf'u bahane edip dışarı çıkar. Konuşa konuşa Yusuf'un tarlasına kadar gelirler. Karabibik, dönerken Yusuf'a planlarını anlatır. Bu sırada karşılarına Andreya çıkar. Karabibik niyetini anlatmaya başlar. 
Andreya, zaten kendisine borcu çok olduğu için borç vermeye yanaşmaz. Hatta borcunun çok arttığını söyleyerek yüz deve odun getirirse borcunun bir kısmını silebileceğini söyler. Karabibik ilk önce itiraz etse de Anderya'nın borcunu mahkeme yolu ile alacağını bildiği için ona yüz deve odun çekmeye razı olur. Sonra da Yani'ye uğrayıp yirmi mecidiyesini alır.
Hayvanlarına kavuşan Karabibik mutludur. Artık kendisi de mal sahibidir. Yosturoğlu'nun yeğeni Hüseyin'in Huri'yi istemesiyle mutluluğu ikiye katlanır. Hüseyin yakışıklı bir babayiğit olmasına rağmen nedense Huri’den hoşlanmaktadır. Çok geçmeden Hüseyin ile Huri evlenir.
Bir süre sonra Karabibik’in hastalığı yine artar, sabaha kadar gözüne uyku girmez. Sabahleyin hekimin kapısını çalar. Kapıyı Eftalya açar, kocası evde yoktur. Eftalya, Karabibik'i eve alır. Kadının cazibesine dayanamayan Karabibik, işi ileriye götürmek istese de kadının alayına maruz kalacaktır.

İlgili Sayfalar

👉 Nabizâde Nazım

👉 Tanzimat Edebiyatı Eser Özetleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.