Lebde serkeş âhlar âteşli hûlar vâr idi
Böyle bi-hâlet değildi gördüğüm sahrâ-yı aşk
Anda mecnun bîdler dîvâne cûlar vâr idi
Ben bu gün bir nevbahâr-î hüsn ü ân seyr-eyledim
Tarf-ı destârında sünbül gîbi mûlar vâr idi
Sen yine bir nev-niyâz âşık mı peydâ eyledin
Kûyüne yer yer dökülmüş âb-ı rûlâr vâr idi
Ey Nedim ey bülbül-î şeydâ niçin hâmuşsun
Sen de evvel çok nevâlar güft-ü-gûlar vâr idi
Günümüz Türkçesi
Evvelce, gönülde yakıcı arzular, dudakta isyankâr ahlar, ateşli ‘hû’lar vardı
Benim evvelce gördüğüm aşk çölü, böyle kuru ve duygusuz değildi; orada deli söğütler (salkım söğütler), çılgın ırmaklar vardı
Ben bugün, bir güzellik ve cazibe baharı seyrettim ki saçları, tülbendinin kenarından sümbül gibi sarkmıştı
Sen yine, daha yeni yalvarmaya başlayan âşık mı peydahladın ki, evinin eşiğinde yer yer dökülmüş yüz suları vardı
Ey Nedim! Ey çılgın bülbül! Niçin susuyorsun? Sende evvelce, ne nağmeler ne tatlı dedikodular vardı
İlgili Sayfa
Nedim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.