Çiğnendi, yazık, milletin yüce ümidi
Kanun diye topraklara sürtüldü alınlar
Kanun diye, kanun diye, kanun tepelendi...
Boşuna sızlanmak yine, boşuna (bu) inleyişler
Eyvah! Otuz üç yıl o zehirli gözyaşlarıyla
Hüsranları, buhranları, korkuları, sıkıntıları
Beklentileri, yıkımları, barış ve zaferiyle
Çaresiz bir kabullenmeyle boşa akmış sel gibi
İbret için yazsın bunu altın harflerle tarih
Ey bir rüya zamanı gibi geçmiş kara günler
Bir an çıkın o cehennemden yolculuğa tekrar
Dönsün bize geçmiş, o derin küskün bakışlar
Yazık! Otuz üç yıl, otuz üç yıl bütün sıkıntılar
Yazık! Ne ders alabildik ne de bir fikrimiz var
İnatçı tarih yazdıklarını silmez fakat
Doksan beşi aç (ki) gölgesi açgözlü bir tacın
Saklar telaşlı, tereddütlü, inatçı (ve)
Uğursuz bir baykuşun karanlık gece işlerini
Hâlâ o kuruntular, o hileler, o bozguncu kargaşa...
Hâlâ o gecenin devamıdır bu karanlık;
Hâlâ o cahillik, o bilmezlikten gelme ve (herkesi) cahil görme
Hâlâ vatan evlatlarına düşen bir keder yığını;
Hâlâ düşünen başları tokatlayarak sindirme
Hâlâ sırıtan dişleri (yüzsüzleri) hep bir lokma susturacak
Hâlâ yan tutma, soyu sopu gözetip kayırma
Hâlâ "Bu senindir, bu benim!" ortaklığı yürürlükte
Hâlâ o öfke ezer gerçekle yurtseverliği...
Hep dünkü bayat laflar, sayıdan saygıdan arınmış;
Son nağmesi sadece: Yaşasın sevgili millet!
Millet yaşamaz, hakka hasretle solurken
Sussun diye vicdanına yumruklar inerse;
Millet yaşamaz, Meclis aşağılanırken
Aldatma ve tehdit ile titrer ve sinerse;
Millet yaşamaz, tüm millet boğulurken
Kanun diyoruz, nerde o tasarladığımız secde edilesi güç
Düşman diyoruz, nerde, dışarıda mı, (yoksa) biz miyiz?
Hürriyetimiz var diyoruz, şanlı, yüce;
Bize düşman olan kanun mu yoksa hürriyetimiz mi?
Biz ilk önce bunları yok ettik bir hamlede
Zorbalığın hastalıklı, gözü dönmüş atılışı ile değiştik
Özgürlüğü kişisel güce, kanunu da benlik duygusuna
Yazık! Otuz üç yıl geri düştük ve bu korkunç
Yoldan, (bizi) şu pişmanlık dolu ve aymazlık geçitten
Geçiren (de) şüphesiz işte bu çılgınlık nöbetidir
Ey millete bir tokat gibi inen (bu) kabul edilmez darbe
Ey kanuna saygıyı tepen adaletsiz vuruş
Milletin varlığını, kanunu kutsal sayan her
Vicdan seni alçaklıkla anacak
Düşsün, zorbalık karşısında sana eğilen başlar
Kopsun seni hak diye alkışlayan eller!
Tevfik Fikret (1912)
👉 Bu şiirin orijinal hali için tıklayınız.
Not
Şiirin adında geçen "95" ile kastedilen Hicri 1295'tir. 1295 (Miladi 1878) II. Abdülhamit'in I. Meşrutiyet'e son verdiği tarihtir. Fikret, 1912'de kaleme aldığı bu şiiri İttihat ve Terakki'nin Meclis'i kapatması üzerine yazmıştır. Şair, eserinde özetle umutların bir kez daha boşa çıktığını, hiçbir şeyin değişmediğini, yasaların ayaklar altına alındığını söyler. Şiirin dördüncü bendinde "açgözlü taç" ya da "uğursuz baykuş" sözleri ile kastedilen II. Abdülhamit'tir. Şair, beşinci bentte 1878 ile 1912'de yaşananları karşılaştırarak hiçbir şeyin değişmediğini ifade eder.
İlgili Sayfa
👉 Tevfik Fikret'in Şiirleri (Günümüz Türkçesi)
Şiirin adında geçen "95" ile kastedilen Hicri 1295'tir. 1295 (Miladi 1878) II. Abdülhamit'in I. Meşrutiyet'e son verdiği tarihtir. Fikret, 1912'de kaleme aldığı bu şiiri İttihat ve Terakki'nin Meclis'i kapatması üzerine yazmıştır. Şair, eserinde özetle umutların bir kez daha boşa çıktığını, hiçbir şeyin değişmediğini, yasaların ayaklar altına alındığını söyler. Şiirin dördüncü bendinde "açgözlü taç" ya da "uğursuz baykuş" sözleri ile kastedilen II. Abdülhamit'tir. Şair, beşinci bentte 1878 ile 1912'de yaşananları karşılaştırarak hiçbir şeyin değişmediğini ifade eder.
İlgili Sayfa
👉 Tevfik Fikret'in Şiirleri (Günümüz Türkçesi)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.