1954'te gazetede tefrika edilen eser, 1955 yılında kitap olarak basılmıştır.
Eser, 1950'li yıllarda Çukurova’nın bir kasabasında idealist bir kaymakam ile kanunlara aykırı şekilde çeltik ekerek halk sağlığını hiçe sayan toprak ağaları arasındaki güç savaşını konu almaktadır.
Teneke, sonraki yıllarda tiyatro ve sinemaya da uyarlanmıştır.
Özet
Olaylar 1950'li yıllarda Çukurova'nın bir kasabasında geçer. Üç aydır kasabada kaymakam yoktur. Kaymakam vekili, emekli olmayı bekleyen Tahrirat Katibi Resul Efendi'dir. Nisan ayı gelmiş çatmış, çeltik (kabuğu ayıklanmamış pirinç) ekmek için müracaatlar başlamıştır. Toprak ağaları, gerekli izinleri almak için Resul Efendi'yi sıkıştırsalar da Resul Efendi, başına gelecekleri bildiği için yeni kaymakamın gelmesini beklemektedir.
Araba Sazlıdere köyünden geçerken Kaymakam Fikret Bey, birinin arabaya doğru koştuğunu görür. Arabanın önüne geçerek dimdik duran kişi Memed Ali'dir. Kaymakam'a sevgiyle, muhabbetle bakan Memed Ali, yöre halkı için mücadele eden Kaymakam'ı uğurlamaya gelmiştir. Fikret Bey'e iyi dileklerini sunan Memed Ali, arabanın ardında bir toz bulutu içinde kalırken o ana kadar kendini yenik hisseden genç Kaymakam ise gülümseyerek bir ıslık tutturacaktır. Bu, çoktandır unuttuğu Ludwig van Beethoven'ın Dokuzuncu Senfoni'sidir.
İlgili Sayfalar
👉 Yaşar Kemal
👉 Eser Özetleri
Yararlanılan Kaynak
Teneke, Yaşar Kemal, Ararat Yayınevi, 4. Baskı
Eser, 1950'li yıllarda Çukurova’nın bir kasabasında idealist bir kaymakam ile kanunlara aykırı şekilde çeltik ekerek halk sağlığını hiçe sayan toprak ağaları arasındaki güç savaşını konu almaktadır.
Teneke, sonraki yıllarda tiyatro ve sinemaya da uyarlanmıştır.
Özet
Olaylar 1950'li yıllarda Çukurova'nın bir kasabasında geçer. Üç aydır kasabada kaymakam yoktur. Kaymakam vekili, emekli olmayı bekleyen Tahrirat Katibi Resul Efendi'dir. Nisan ayı gelmiş çatmış, çeltik (kabuğu ayıklanmamış pirinç) ekmek için müracaatlar başlamıştır. Toprak ağaları, gerekli izinleri almak için Resul Efendi'yi sıkıştırsalar da Resul Efendi, başına gelecekleri bildiği için yeni kaymakamın gelmesini beklemektedir.
Bir süre sonra yeni kaymakamın atandığı haberi gelir. Ağalar, bütün imkânlarını kullanarak Kaymakam'ı gösterişli bir törenle karşılarlar. Yirmi altı yaşındaki yeni kaymakam Fikret Irmaklı'nın etrafı daha ilk günden çeltik eken bu ağalar tarafından çevrilir. Kalacağı ev, Murtaza Ağa tarafından ayarlanır. Ev, çeltikçi Uzun Rahmet'indir. Yapılırken dillere destan olan evin döşeme işini ise yine bir çeltikçi olan Kemal Taşan üstlenir.
Yıllardır yönetmeliklere aykırı olarak yapılan çeltik ekimi nedeniyle sivrisinekler hayatı yaşanmaz kılmakta, buna bağlı olarak artan sıtma vakaları nedeniyle de birçok insan ölmektedir.
Yıllardır yönetmeliklere aykırı olarak yapılan çeltik ekimi nedeniyle sivrisinekler hayatı yaşanmaz kılmakta, buna bağlı olarak artan sıtma vakaları nedeniyle de birçok insan ölmektedir.
Tüm bunlardan ve çeltik ekimiyle ilgili yönetmeliklerden habersiz olan toy kaymakam, ruhsatnameleri imzalamaya başlar. Kaymakam'ın toyluğunu fırsat bilen toprak zenginlerinden Okçuoğlu, altı bin dönümlük sahasının ortasında kalan Sazlıdere köyünü de -ziraat teknisyenin yardımıyla- plana dâhil eder.
Köy, halim selim bir adam olan Osman Ağa'nındır. Okçuoğlu, köyü Osman Ağa'dan kiralayıp köylünün elindeki pamuk ve susamları da almayı teklif eder. Bu teklife -eski bir eşkıya olan Memed Ali başta olmak üzere- birçok itiraz gelir ancak Okçuoğlu kararından dönmez. Köy, çeltik ekimi nedeniyle altı ay boyunca sular altında kalacak; çamur deryasına dönüşecek topraklarda insanlar yaşam mücadelesi verecektir.
Bu arada kasabada Kaymakam'ın rüşvet karşılığında ruhsat verdiği dedikodusu yayılır. Kaymakam'ın dürüstlüğünden şüphe etmeyen Resul Efendi ise dayanamayıp durumu Kaymakam'a anlatır. İlgili kanunları okuyan genç Kaymakam aldatıldığını anlar ve köy ağalarının kendisi için hazırladıkları konaktan ayrılarak kaymakamlıktaki odasına yerleşir.
Bu arada Okçuoğlu, çeltik için suyu bırakınca Sazlıdere köyü sular altında kalır.
Köy, halim selim bir adam olan Osman Ağa'nındır. Okçuoğlu, köyü Osman Ağa'dan kiralayıp köylünün elindeki pamuk ve susamları da almayı teklif eder. Bu teklife -eski bir eşkıya olan Memed Ali başta olmak üzere- birçok itiraz gelir ancak Okçuoğlu kararından dönmez. Köy, çeltik ekimi nedeniyle altı ay boyunca sular altında kalacak; çamur deryasına dönüşecek topraklarda insanlar yaşam mücadelesi verecektir.
Bu arada kasabada Kaymakam'ın rüşvet karşılığında ruhsat verdiği dedikodusu yayılır. Kaymakam'ın dürüstlüğünden şüphe etmeyen Resul Efendi ise dayanamayıp durumu Kaymakam'a anlatır. İlgili kanunları okuyan genç Kaymakam aldatıldığını anlar ve köy ağalarının kendisi için hazırladıkları konaktan ayrılarak kaymakamlıktaki odasına yerleşir.
Bu arada Okçuoğlu, çeltik için suyu bırakınca Sazlıdere köyü sular altında kalır.
Altmışlı yaşlarında dul bir kadın olan Zeyno'nun başını çektiği köylüler ise kasabaya gidip durumu Kaymakam'a anlatırlar. Köylüleri çamur içerisinde gören Kaymakam Fikret Irmaklı, hemen çeltik komisyonunu toplayarak köyü incelemeye gider. Çeltik tarlalarının ekime elverişli olmadığını gören Fikret Bey, ruhsatları iptal etmeye başlar.
Kaymakam'a birçok kişi vasıtasıyla rüşvet teklif ederler. Kabul etmeyince iftiralarla dolu telgraflarla onu Ankara’ya şikâyet ederler. Bu da sonuç vermeyince tehdide başvururlar. Hatta kaldığı oda kurşunlanır ancak Kaymakam geri adım atmaz.
Buna rağmen verimin düşmesinden endişe eden toprak ağaları, çeltik ekmeye devam eder. Kaymakam ise Okçuoğlu’nun sulama sahasını kestirip başına jandarma diker. O da jandarmaya rüşvet verip sulamayı sürdürür. Bunun üzerine Sazlıdere köylüleri, Zeyno ile Memed Ali öncülüğünde suyu keserek kendileri nöbet tutar. Büyük zarara uğrayacağını anlayan Okçuoğlu ise köyü terk etmeleri karşılığında köylülere para teklif eder. Köylüler parayı alıp köyü boşaltsa da Memed Ali parayı kabul etmeyerek köyde kalır. Okçuoğlu, köyün boş olduğunu iddia ederek komisyonu mahkemeye verir. Mahkeme heyeti tarafından yapılan incelemede Memed Ali’nin köyde yaşadığı tespit edilir. Okçuoğlu bu yüzden Memed Ali’yi öldürtmek istese de sonuç alamaz.
Toprak ağaları son çare olarak bir heyetle Ankara'ya gitmeyi düşünür. Murtaza Ağa'nın da içinde bulunduğu heyet, Ankara'ya giderek Kaymakam'ı hükûmete şikâyet eder. Heyet, bir süre sonra kasabaya Kaymakam'ın sürüldüğü haberi ile döner. Genç Kaymakam, Kars’ın Kağızman ilçesine sürülmüştür. Kaymakam, köyden ayrılırken ağaların ayarladığı yüz elli çocuk teneke çalacaktır. Fikret Bey, giden bir kişinin arkasından teneke çalmanın hakaret anlamına geldiğini kendisini arabasıyla istasyona kadar götüren Hamza Dayı'dan öğrenecektir:
Hamza Dayı'ya sordu:
— Bu teneke sesleri de neydi?
"Seni uğurladılar. Senin gibi giden amirleri böyle uğurlamak adettir burada." diye gülümsedi.
Kaymakam işi anladı. Yüreğine zehir gibi bir acı oturdu. Demek son!.. Başı önüne düştü.
Araba Sazlıdere köyünden geçerken Kaymakam Fikret Bey, birinin arabaya doğru koştuğunu görür. Arabanın önüne geçerek dimdik duran kişi Memed Ali'dir. Kaymakam'a sevgiyle, muhabbetle bakan Memed Ali, yöre halkı için mücadele eden Kaymakam'ı uğurlamaya gelmiştir. Fikret Bey'e iyi dileklerini sunan Memed Ali, arabanın ardında bir toz bulutu içinde kalırken o ana kadar kendini yenik hisseden genç Kaymakam ise gülümseyerek bir ıslık tutturacaktır. Bu, çoktandır unuttuğu Ludwig van Beethoven'ın Dokuzuncu Senfoni'sidir.
İlgili Sayfalar
👉 Yaşar Kemal
👉 Eser Özetleri
Yararlanılan Kaynak
Teneke, Yaşar Kemal, Ararat Yayınevi, 4. Baskı

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.