Esrar-ı Cinayat

Ahmet Mithat'ın polisiye türündeki romanı.
Eserin adı,"Cinayetlerin Sırları" anlamına gelmektedir.
Eser, "edebiyatımızın ilk polisiye romanı"dır.


Özet

Olay, İstanbul gazetelerinde yer alan bir haberle başlar. Karadeniz’den dönen balıkçılar İstanbul Boğazı'nın Karadeniz çıkışma yakın bir kayalıkta (Öreke Taşı) bir genç kızla iki adamın cesedini bulur. Olaya Beyoğlu Kaymakamlığı soruşturma memurlarından Osman Sabri el koyar. Cinayet yerindeki kanıtların korunmasına dikkat edilmediği için ilk soruşturmadan fazla bir netice elde edilemez. 
Bu olaydan bir ay sonra Beyoğlu'nda Halil Suri adındaki Hristiyan Arap evindeki odasında asılı bulunur. Halil Suri, dönemin ileri gelenleriyle sıkı fıkı ilişkileri olan zengin bir adamdır. Olay, ilk önce intihar zannedilir. Osman Sabri, doktor raporlarından yola çıkarak olayın intihar değil, cinayet olduğunu ortaya çıkarır. Sonra da Öreke Taşı olayı ile Halil Suri cinayeti arasında bir bağ olduğunu keşfeder.  
Bu keşif, Osman Sabri'yi 35-40 yaşlarında, kocasının gelirine göre çok lüks bir hayat süren Hediye Hanım'a ulaştırır. Hediye Hanım da Halil Suri gibi dönemin ileri gelenleriyle ilişkileri olan bir kadındır. İlişkide olduğu kişilerden biri de Beyoğlu Kaymakamı Mecdettin Paşa’dır.
Osman Sabri'yi Hediye Hanım'a götüren iz; öldürülen kızın elbisesindeki etikettir. Elbiseyi diken terziyi bulan dedektifimiz, elbisenin Hediye Hanım'ın bir siparişi sonucu dikildiğini öğrenir. İşin asıl ilginç yanı, elbisenin faturasını Halil Suri ödemiştir. 
Bu gelişmelerden canı sıkılan Kaymakam, Hediye Hanım'ın sorguya çekilmesine engel olmaya çalışır. Osman Sabri'den cinayet dosyalarını kapatmasını ister. Durumdan şüphelenen Osman Sabri, cinayet haberlerini yayımlayan gazeteci ile işbirliği yapar. İkisi bir plan yaparlar ve Osman Sabri'nin yardımcısı Köse Necmi'yi Hediye Hanım'ın konağına, bohçacı kadın kılığında sokarlar. 
Köse Necmi, Hediye Hanım'ın elmaslara olan merakını öğrenir. Osman Sabri de ahbabı olan bir kuyumcudan ödünç olarak aldığı elmasları Köse Necmi ile ilgilenip ilgilenmeyeceğini öğrenmek üzere Hediye Hanım'a gönderir.  
Dedektifimiz planı gereği, Paşa’ya karşı ileri geri konuşup kendini işten attırır. Bu haber gazetelerde çıkınca heyecanlanan kuyumcu elmaslarını geri ister. Osman Sabri yine planı gereği, kuyumcuyu tersleyip kendisini Paşa’ya şikayet etmesini sağlar. Kuyumcunun şikayeti üzerine Paşa da çok kızdığı Osman Sabri'yi tutuklatıp mahkemeye verir ve gazetelere Osman Sabri aleyhinde beyanlarda bulunur. Plan tam Osman Sabri'nin istediği gibi gelişmiştir.
Osman Sabri mahkemesi sırasında yardımcısı Köse Necmi aracılığı ile gerçekleri ortaya çıkarabilmek için elmasları Hediye Hanım'a verdiğini ve amacının Öreke Taşı cinayeti ile Halil Suri'nin öldürülmesi arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak olduğunu söyler ve Hediye Hanım’m mahkemeye getirilip ifadesinin alınmasını sağlar.  
Bu arada Köse Necmi, Paşa'nın Hediye Hanım'a yazdığı bir mektubu ele geçirir. Bu mektup da mahkemeye sunulur. Mektup yüzünden Paşa da mahkemede ifade vermek zorunda kalır. Hediye Hanım; mahkemede, Öreke Taşı’nda öldürülen Peri adlı kızın evinde cariye olduğunu, kendisinin bu cinayetle ilgisi olmadığını ve cinayetleri de Kalpazan Mustafa diye bir kişinin işlediğini iddia eder. 
Hediye Hanım göre Mustafa, eskiden beri Peri'yi sevmektedir. Peri ise Halil Suri'yi tercih etmiş, kıskançlık krizi geçiren Kalpazan Mustafa da ikisini de öldürmüştür. Mahkeme tarafından serbest bırakılan ve eski görevine dönen Osman Sabri ise Hediye Hanım'ın ifadesinin bütün gerçekleri kapsamadığını düşünmektedir. 
Gelişmeleri gazetelerden izleyen ve o sırada Avrupa’ya kaçmış olan Kalpazan Mustafa gazeteye bir dizi mektup göndererek olayların bütün gizini açıklar.
Mustafa babasından öğrendiği ve kendi yetenekleriyle geliştirdiği el sanatlarındaki ustalığı ile tanınmış havai bir gençtir. Güzel resim yapmakta, gayet güzel kalıp çıkarmakta ve isterse kıymetli eserlerin taklitlerini çok güzel üretebilmektedir. Gençliğinde Hediye Hanım'a tutulmuş, onun kulu kölesi olmuştur. Ama zamanla bu aşkın ateşi sönecek ve Hediye Hanım'ın konağındaki Peri'ye âşık olacak ve karşılık da görecektir.  
Bunu anlayan Hediye Hanım ve pek çok işteki suç ortağı Halil Suri bir komplo kurarak Mustafa’ya sahte İngiliz ve Fransız altınları bastırırlar. Bunlar ilk bakışta gerçeklerinden ayırt edilemeyecek kadar başarılıdır. Paraları piyasaya Halil Suri sürer. Halil Suri de Peri'yi sevmektedir. Gerekli gördükleri miktarda sahte para bastırdıktan sonra hain ikili, kalıpları da alıp Mustafa’yı kovarlar. Hediye Hanım cariyesi olan Peri'yi kızcağız istemese de Halil Suri'ye verir. 
Mustafa onları izlemektedir. Mehtap seyretmek için iki adamını yanına alıp Peri ile Öreke Taşı'na giden Halil Suri'yi tuzağa düşürür ve adamlarını öldürür. Kaçmayı başaran Halil Surî, Mustafa’ya kalmasın diye Peri'yi vurmuştur. 
İntikam hissiyle yanıp tutuşan Mustafa, bir gece Halil Suri'nin evine kendi yaptığı anahtarla girmiş, uykusunda kloroformla bayılttığı düşmanını boğup intihar süsü vermek için de asmıştır.
Kalpazan Mustafa, kendi isteğiyle Romanya üzerinden İstanbul'a dönmeye karar verir. Köstence'de vapur beklerken eski bir arkadaşına misafir olur ve onun bahçesindeki dut ağacına çıkar; başı döner düşerken bir dala takılır ve tıpkı Halil Surî gibi boğularak ölür. Hediye Hanım'a gelince çok kuvvetli avukatlar tutar ve üç yıl hapisle kurtulur ama kırk yaşından sonra su çiçeği çıkarıp kör olur, bütün servetini ve güzelliğini yitirir, romanın sonunda bir cami avlusunda dilenmektedir. Mecdettin Paşa ise olaylar ayyuka çıkınca utancından Avrupa’ya kaçacaktır.


İlgili Sayfalar



Eser Özetleri

Yararlanılan Kaynak

Türkiye'nin İlk Polisiye Roman Yazarı, Erol Üyepazarcı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.