Paris'te Bir Türk

Ahmet Mithat Efendi
Ahmet Mithat Efendi'nin 1876 tarihli romanı.
Türk edebiyatında, adında "Türk" sözcüğüne yer veren ilk romandır.
Yazar, eserinde Doğu ve Batı’yı birçok açıdan karşılaştırır. Amacı, Müslüman Türklerin özellikle kültürel yönden Batı’dan üstün olduğunu göstermektir.
Ahmet Mithat; romanını Avrupa’ya gitmeden önce Fransa ile ilgili ansiklopedilerden, kitaplardan, seyahatnamelerden ve fotoğraflardan yararlanarak kaleme almıştır.
Yazar, bu romanı yazdıktan yaklaşık on beş yıl sonra Avrupa'ya gidecek gözlemlerini de "Avrupa'da Bir Cevelan" adlı seyahatnamesinde anlatacaktır.

Konu

Romanda İstanbul’dan Paris’e giden ve bütün hâl ve hareketleriyle Türkleri ve İslamiyet'i temsil eden Nasuh Efendi’nin başından geçen olaylar anlatılmaktadır. Bir Osmanlı aydını olan Nasuh Efendi, örnek kişiliği ve aldığı eğitimle hem Batı'nın gözündeki Doğulu insan tipini (Türk-Müslüman) değiştirmeye hem de iki medeniyeti karşılaştırarak kendi kültürünün üstün taraflarını göstermeye çalışır.

Özet

Gazeteci-yazar Nasuh bir Osmanlı aydınıdır. İstanbul’dan kalkan ve içinde farklı milletlerden yolcular bulunan bir gemide başlayan olaylar onun etrafında gelişir.
Gemide İstanbul’dan Fransa’ya dönen yabancı yolcular ile Nasuh Bey dışında Zekâ Bey adında biri daha vardır. Zekâ Bey, romanda birçok açıdan Nasuh Efendi ile tezat oluşturur.
Nasuh, birçok açıdan ideal bir Türk gencidir. Yabancı dil bilmeyen, kadınlarla laubali ilişkiler kuran, herkesi gevezelikleri ile rahatsız eden, eğlence düşkünü Zekâ Bey ise Batılıların türlü önyargılarla kafalarında çizdikleri Doğulu bir erkeğin vücut bulmuş hali gibidir.
Nasuh, bilgi ve birikimiyle kısa sürede Batılı yolcuların dikkatini çeker. Yolculuk ilerledikçe de ona Doğu medeniyeti ile ilgili birçok soru sorulur. Genç adam, bu soruların hepsine mantıklı cevaplar vererek onları etkilemeyi başarır.
Önce Marsilya’ya oradan da Lyon’a geçen Nasuh, gemide olduğu gibi birçok insanla konuşma fırsatı yakalar. Bu sayede karşılaştığı insanların hem iyi hem de kötü taraflarını görme fırsatı bulur. Uzun süren bir yolculuktan sonra nihayet Paris’e varır. Paris’te yapacağı iş, orada gördüklerini yazıp İstanbul’da anlaştığı birkaç matbaaya göndermektir.
Zamanının önemli bir kısmını Paris’in büyük kütüphanelerinde geçirir. Çalışmalarından arta kalan zamanlarda ise Paris’te edindiği çevresiyle zaman geçirir. Nasuh, gözlemlerinde Paris’in güzel ve üstün taraflarını göstermeyi de ihmal etmez. Bu arada kendisine özellikle İslamiyet'in kadına ve evlilik kurumuna bakışı ile ilgili sorular sorulur. Nasuh’un açıklamalarından sonra önceleri söylenen alaylı sözler yerini iltifatlara bırakır. Sadece kendi kültürünü anlatmakla kalmayan Nasuh, iki kültürün ahlak anlayışlarını mukayese ederek onlarda gördüğü yanlışları da ifade eder.
Nasuh, roman boyunca birçok kadından da ilgi görür. Bunlardan biri de Nasuh'un yardım ettiği Virginie’dir. Yoksul ve kimsesiz olan Virginie, İslam dini hakkında yeterince bilgi sahibi olmamasına rağmen Nasuh'un karakterine ve ahlak anlayışına hayran olarak kendi rızasıyla Müslüman olur. İki genç sonunda evlenir. Ülkesini özleyen Nasuh, Virginie’yi de yanına alarak İstanbul’a döner.

İlgili Sayfalar



👉 Ahmet Mithat Efendi

Yararlanılan Kaynaklar

Avrupa’da Bir Cevelan’ın Muhayyel Mukaddimesi: Paris’te Bir Türk; Kemal Timur
“Paris'te Bir Türk" ve "Jön Türk" Romanlarında Kültür ve Medeniyete Bakış, Mustafa Karabulut
Ahmet Mithat Efendi'nin Paris'te Bir Türk Adlı Romanında Oryantalist ve Oksidentalist İzler, Zeliha Öztürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.