Eserin roman mı hikâye mi olduğu tartışmalı olsa da daha çok roman olarak kabul edilmektedir.
Roman sırasıyla Mektep, Senai, Şinasi, Paris’te Bir Türk, Kadınlar “Kadınların Terbiyesi”, Köy Düğünü, Medeniyet ve Bedeviyet olmak üzere yedi bölümden oluşmaktadır.
Köy hayatına özenerek şehirden köye göçen aydın tipi ilk kez bu eserde görülür.
Eserde şehirden köye taşınan idealist ve azimli bir tip olan Şinasi Bey ile onun alafranga düşkünü arkadaşı Senai Efendi'nin hikâyesi anlatılmaktadır.
Özet
Senai Efendi, Bursa'nın bir köyünde yaşayan Yamalı Musa Ağa adında zengin bir toprak ağasının; Şinasi Bey ise İstanbullu bir memur olan Semih Efendi'nin oğludur.
Roman, Mekteb-i Sultanide sınıf arkadaşı olan Senai ile Şinasi'nin okulun yatakhanesinde yaptıkları sohbetle başlar. Senai Efendi, şehirde bir Batılı gibi yaşamak isterken Şinasi Bey şehir yaşamından uzaklaşıp köye yerleşmeyi düşünür.
Senai Efendi, mezun olduktan sonra İstanbul'daki eğlence mekânlarının müdavimi olur. Burada Fransız asıllı Rizet isimli bir şarkıcıya âşık olur. Pahalı hediyelerle kısa zamanda Rizet ile yakınlaşır. Onun alafranga âdetlere olan düşkünlüğü anlayan Rizet, genç adamdan ciddi miktarda maddi fayda sağlar. Ancak bir süre sonra İstanbul'daki Batılı yaşam Senai için yetersiz kalır.
Şinasi Bey
Şinasi Bey ise köye yerleşecek, tarım ve hayvancılıkla uğraşacaktır. Bunun için öğrencilik yıllarından itibaren hazırlık yapar. Bir taraftan tarım ve hayvancılıkla ilgili Fransızca kitaplar okurken diğer taraftan boş zamanlarında İstanbul civarındaki bahçelerde çalışır.
Sonrasında Senai'den aldığı tavsiye mektubu ile Senai'nin babasının Bursa’daki köyüne gider. Amacı Yamalı Musa’dan köydeki ziraat ve hayvancılıkla ilgili bilgi alarak kendini geliştirmektir. Ancak bu ziyaret istediği gibi sonuçlanmaz. Yamalı Musa Ağa, Mekteb-i Sultani mezunu bir gencin memuriyette yükselmektense köye yerleşmek istemesini anlamsız bulur.
Yamalı Musa Ağa'dan beklediği desteği göremeyen Şinasi Bey, misafir olduğu başka bir köyde Süleyman Efendi isimli yaşlı bir köylüyle tanışır. Şinasi Bey'in hikâyesini dinleyen Süleyman Efendi ona yardımcı olur.
Şinasi Bey, bu köyden toprak alıp tarım ve hayvancılık yapmaya başlar. Kısa zamanda köye uyum sağlayan Şinasi, kitaplardan edindiği bilgileri de köylülerle paylaşır. Kısa zamanda "İstanbullu Akıllı Hoca" sıfatını alan Şinasi artık köyde işçi çalıştıran bir patron olmuştur.
Onun için en büyük bahtiyarlık ise arazisinden aldığı verimdir. Hatta kurduğu kümeste tavuklardan elde ettiği yumurtalar bile onu o kadar memnun eder ki sevincinden hüngür hüngür ağlar.
Sonrasında Senai'den aldığı tavsiye mektubu ile Senai'nin babasının Bursa’daki köyüne gider. Amacı Yamalı Musa’dan köydeki ziraat ve hayvancılıkla ilgili bilgi alarak kendini geliştirmektir. Ancak bu ziyaret istediği gibi sonuçlanmaz. Yamalı Musa Ağa, Mekteb-i Sultani mezunu bir gencin memuriyette yükselmektense köye yerleşmek istemesini anlamsız bulur.
Yamalı Musa Ağa'dan beklediği desteği göremeyen Şinasi Bey, misafir olduğu başka bir köyde Süleyman Efendi isimli yaşlı bir köylüyle tanışır. Şinasi Bey'in hikâyesini dinleyen Süleyman Efendi ona yardımcı olur.
Şinasi Bey, bu köyden toprak alıp tarım ve hayvancılık yapmaya başlar. Kısa zamanda köye uyum sağlayan Şinasi, kitaplardan edindiği bilgileri de köylülerle paylaşır. Kısa zamanda "İstanbullu Akıllı Hoca" sıfatını alan Şinasi artık köyde işçi çalıştıran bir patron olmuştur.
Onun için en büyük bahtiyarlık ise arazisinden aldığı verimdir. Hatta kurduğu kümeste tavuklardan elde ettiği yumurtalar bile onu o kadar memnun eder ki sevincinden hüngür hüngür ağlar.
Senai Efendi
Senai Efendi ise babası Yamalı Musa Ağa'nın vefatının ardından Avrupa hayalini gerçekleştirebilecek paraya kavuşur. Miras, kendisi ile babasının ikinci eşinden olan kızı Zeliha arasında paylaştırılır. Senai Efendi, mirastan kendi payına düşen bütün arazileri satar. Satılan arazilerin tamamını Şinasi Bey alır.
Senai Efendi, borçlarını ödedikten sonra elinde kalan para ile hukuk okumak amacıyla Paris'e gider. Ancak kısa zamanda Paris'teki eğlence mekânlarının müdavimi olur. Parasını kumarda kaybettiği gibi yüklü miktarda da borca girer. Gece hayatının getirdiği uykusuzluk ve alkol nedeniyle sağlığı da bozulur. Tedavi olduktan sonra da borçlarını ödediği takdirde elinde para kalmayacağını düşünerek Paris'ten kaçar. Kalan son parasıyla Sicilya'ya gider. Bu sefer de İtalyan mafyasının eline düşer. Bütün servetini kaybedince de İstanbul'a döner.
İstanbul'da annesinin de ısrarıyla evlenmeye karar verir. Annesinin bulduğu adayları beğenmeyen Senai, kendisi için uygun eş adayının Nusret Hanım olduğuna karar verir. Yazara göre tencere yuvarlanmış kapağını bulmuştur. Nusret Hanım, Mısır'dan gelip İstanbul'a yerleşen Abdülcabbar Bey'in iki çocuğundan biridir. Abdülcabbar Bey, çocuklarının eğitimine önem veren bir kişidir. Madam Terniye tarafından eğitilen Nusret Hanım da alafranga bir tiptir.
Şinasi Bey Zeliha ile Evleniyor!
Şinasi Bey, İstanbul'a babası Semih Efendi’yi görmeye giderken Yamalı Musa’ya da uğrar. Misafirlik sırasında da Zeliha’yı görüp ona âşık olur. Başardıkları ile Yamalı Musa’yı da kendisine hayran bırakan Şinasi, kısa süre sonra Zeliha ile evlenir. Yamalı Musa’nın ölümünden sonra da mal varlığı daha da artar. O, mutlu bir evlilik yapmış; çalışkanlığı ile muradına ermiştir.
Gerçekler Ortaya Çıkıyor...
Madam Terniye ve Nusret Hanım ise evlilik sonrasında Senai Efendi'nin bahsettiği arazi ve çiftlikleri görmek ister. Varını yoğunu kaybeden Senai Efendi, yalanlarının ortaya çıkacağını anlayıp arkadaşına bir mektup yazarak ailesini karşılamasını ister.
Şinasi Bey, aileyi karşılayıp ağırlar. Kısa süre sonra Senai Efendi'nin yalanları ortaya çıkar. Bu arada İstanbul'da kalan Senai Efendi, ailenin evindeki değerli eşyaları satıp Abdülcabbar Bey adına biraz da borçlanarak Avrupa'ya kaçar.
Avrupa'dan Şinasi Bey'e yazdığı mektubunda yaşadıklarından edindiği tecrübeyle bundan böyle elindekileri muhafaza etmeye çaba göstereceğini söyler. Eser de bu mektupla son bulur.
İlgili Sayfalar
👉 Ahmet Mithat Efendi
👉 Tanzimat Dönemi Roman Özetleri
Yararlanılan Kaynaklar
Osmanlıyı İbn-i Haldun'la Öykülemek: Bahtiyarlık Romanı Üzerine Bir İnceleme, Özgür Atakan
Tartışmalı Bir Eser: Ahmet Mithat Efendi'nin Bahtiyarlık Romanı Üzerine Bir Tahlil Çalışması, M. Halil Sağlam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.