Mehmet Akif Ersoy (1873 - 1936)

Mehmet Akif Ersoy
  • Şair, yazar, fikir adamı, öğretmen, veteriner hekim.
  • İstanbul Fatih'teki Sarıgüzel semtinde doğdu.
  • İstiklal Marşı Şairi, Millî Şair olarak da anılan sanatçının asıl adı Mehmet Ragıyf’tır.
  • Babası, Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, annesi Buharalı bir aileden Emine Şerife Hanım’dır.
  • Arapçayı, “Hem babam hem hocamdır, ne biliyorsam kendisinden öğrendim” diyerek tanıttığı babasından öğrendi. 
  • Fatih Merkez Rüştiyesinden sonra, Mülkiyenin lise bölümünden mezun oldu (1888).
  • Babasının ölmesi üzerine, kısa yoldan meslek sahibi olmak için yatılı öğrenci olarak Halkalı Baytar Mektebi’ne girdi. 1893'te okul birincisi olarak mezun oldu.
  • Fransızcayı klasik eserleri aslından okuyacak kadar iyi öğrendi.
  • Aynı yıl memuriyete başladı. Sonrasında müfettiş yardımcısı olarak Rumeli, Anadolu ve Arabistan’da dört yıl görev yaptı.
  • Şiire, Servetifünun hareketinin etkili olduğu yıllarda başlayan şairin ilk denemeleri çeşitli gazete ve dergilerde yayımlandı. Bu dönem şiirlerini beğenmeyen şair, bunları Safahat adlı eserine almamıştır.
  • 1906’da Halkalı Ziraat Mektebinde öğretmenliğe başladı.
  • 1908’de Darülfünunda Osmanlı edebiyatı dersleri vermeye başladı.
  • 1908'de Eşref Edip tarafından çıkarılan Sırat-ı Müstakim adlı derginin de başyazarı olur. Akif'in hemen hemen bütün şiir ve yazılarının çıkacağı bu dergi, 1912'den sonra  Sebilürreşad adıyla çıkmaya başlar.
  • İkinci Meşrutiyet'in ilanından hemen sonra birkaç arkadaşıyla İttihat ve Terakki Cemiyetine girdi. 
  • Sırat-ı Müstakim dergisinde yazdığı “Küfe” ve “Seyfi Baba” gibi manzum hikayelerle ününü artırdı.
  • Şiirlerini, 1911’de yayımlanan Safahat (1.kitap) adlı eserinde topladı.
  • Balkan savaşları felaketleri nedeniyle Beyazıt, Fatih ve Süleymaniye camilerinde vaazlar verdi.
  • 1913’te Baytar Genel Müdürlüğündeki görevinden ve memuriyetten ayrıldı.
  • Başlangıçta adalet, eşitlik ve hürriyet vaat eden ancak bu ilkelerden uzaklaşan İttihat ve Terakkiyi yazılarıyla eleştirdi. Bu yazıları nedeniyle Darülfünundaki görevinden de ayrılmak zorunda kaldı (1913).
  • Harbiye Nezareti tarafından Almanya'da esir düşen Müslüman askerlerle görüşmesi için Berlin'e gönderildi. Akif, Fransız ordusunda savaşan Müslüman askerler için Arapça beyannameler de yazmış, bu yazılar cephelerde uçaklardan atılmıştır. Bu görevden sonra, Arap kabilelerinin devlete sadık kalması için Arabistan'ın Necid bölgesine gitti.
  • 1920’de Ankara'ya geçerek Millî Mücadele’ye destek verdi. 
  • Burdur milletvekili olarak Meclis’e giren Akif, sonrasında halkı Milli Mücadele'ye çağırmak için Anadolu'nun birçok şehrinde halka hitap etti.
  • Mehmet Akif’in Millî Mücadele dönemindeki en büyük hizmetlerinden birisi de İstiklal Marşı'nı yazmasıdır. 12 Mart 1921'de Meclis'te yapılan toplantıda İstiklal Marşı, milli marş olarak kabul edildi.
  • İlk Meclis, 1 Nisan 1923 tarihinde seçim kararı alınca Mehmet Akif, tekrar milletvekili seçilmeyi düşünmeyerek ailesiyle İstanbul'a döndü.
  • 1923’ten başlayarak kış aylarını Mısır'da geçirmeye başlayan şair, 1926'da Mısır'a yerleşir. 1929'dan başlayarak 1936'ya kadar bugünkü adıyla Kahire Üniversitesinde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi.
  • 1933'te Safahat'ın son kitabı Gölgeler Kahire'de basıldı.
  • Mısır’da iken siroza yakalandı. Türkiye’ye döndüğünde ağır hasta olan şair İstanbul’da tedavi gördü.
  • Mehmet Akif, 27 Aralık 1936 tarihinde öldü.
Edebi Kişiliği ve Görüşleri
  • Herhangi bir gruba dâhil olmayan sanatçı bağımsız kalmıştır.
  • Manzum hikâyenin edebiyatımızdaki önemli temsilcilerinden biridir.
  • Akif, toplumcu bir şiir anlayışını benimsemiştir. Şiirlerinde toplumun her kesiminden insanları ele alarak toplumun aksayan yönlerini ve çözüm yollarını ortaya koymuştur. 
  • Onun için önemli olan gerçeği söylemektir. Bu, şaire göre sözü süsleyerek söylemekten çok daha önemlidir:
Hayır, hayâl ile yoktur benim alışverişim
İnan ki, her ne demişsem görüp de söylemişim
Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!
  • Anlatmak istedikleri daha çok manzum hikayelerle dile getiren şair, eserlerini realist bir anlayışla kaleme almıştır:
"Her şeyi olduğu gibi görür, göründüğü gibi tasvir ederim. En fukara muhitlere gider, onları bir ressam gibi aynen tespit etmeye çalışırım."
  • Var olma savaşı veren bir milletin bir ferdi olarak şiirlerini sanatta fayda gözeterek yazmıştır. Akif, buna rağmen şiirlerin estetik yapısını da ihmal etmemiştir.
  • Özellikle manzum hikayelerinde nazmı nesre yaklaştırdığı görülür.
  • İstiklal Marşı dahil bütün şiirlerini aruz ölçüsü ile yazmıştır. 
  • Mehmet Akif, aruzu Türkçeye başarıyla uygulayan üç şairden biridir (diğerleri Tevfik Fikret ve Yahya Kemal Beyatlı).
  • Mehmet Âkif, yer yer Arapça - Farsça tamlamaların yer aldığı bir dil kullansa da özellikle manzum hikayelerindeki karşılıklı konuşmalarda sade ve doğal Türkçenin en seçkin örneklerini vermiştir. 
  • Mahalle Kahvesi, Küfe, Köse İmam, Hasta, Meyhane, Seyfi Baba, Kocakarı ile Ömer en çok bilinen manzum hikayeleridir.
  • Yunan işgali sırasında Bursa'ya dair acı haberler gelmesi üzerine yazdığı Bülbül şiiri az sayıdaki lirik şiirlerden biridir.
  • Türk tarihinin büyük zaferlerinden biri olan Çanakkale Savaşlarını konu aldığı "Çanakkale Şehitlerine" adlı ölümsüz şiiri hem lirik hem de epik özellikler gösterir. Bu büyük destan Asım (6.kitap) adlı uzun manzumenin içinde yer almaktadır.
  • İslamcılık akımının en büyük savunucularından biridir. Akif, İslam dininin medenileşme yolunda bir engel olarak görülmesine karşı çıkar. Ona göre bize ait değerlere sadık kalarak Batı'daki teknik gelişmeleri takip etmek ve uygulama yollarını aramak gerekir:
(Günümüz Türkçesi)
Alınız ilmini Batı'nın, alınız sanayisini;
Veriniz hem de çalışmanıza son süratini.
Çünkü mümkün değil artık yaşamak bunlarsız;
Çünkü milliyeti yok sanayinin, ilmin; yalnız,
İyi hatırda tutun yaptığım uyarıyı demin;
Bütün devirlerin gelişmelerini yarıp geçmek için,
Kendi "ruhunuzun esası" olsun kılavuz,
Çünkü boşunadır kurtuluş ümidi onsuz. 
  • Safahat’ın altıncı kitabı Asım'da geleceğin ümidi ve güvencesi olarak gördüğü gençleri ele alır. Akif'in eserinde Köse İmam'ın oğlu olarak tanıttığı Asım, şair için Türk gençliğinin sembol ismidir. 
Âsım’ın nesli... diyordum ya… nesilmiş gerçek,
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Eserleri
  • Safahât, Mehmet Akif'in sağlığında yayımlanmış olan yedi ayrı şiir kitabının ortak adıdır. Hayatın değişik yüzleri, görünümleri anlamına gelen Safahat, aynı zamanda 1911'de yayımlanan ilk kitabın da adıdır. 
  • Bu tarihten sonra yayımlanan diğer kitaplar kendilerine ait birer alt başlık ile yayımlanmıştır. Buna göre yedi ayrı kitabın isimleri ve yayımlandıkları yıllar şöyledir:
  1. Safahat (1911)
  2. Süleymaniye Kürsüsünden (1912)
  3. Hakkın Sesleri (1913)
  4. Fatih Kürsüsünde (1914)
  5. Hatıralar (1917)
  6. Asım (1924)
  7. Gölgeler (1933)
  • Bu yedi kitabın Safahât adıyla tek bir kitap olarak yayımlanması şairin ölümünden sonra mümkün olmuştur (1943).
Şiirlerinden Örnekler 
  • Safahat'ın manzum ön sözü:
(Günümüz Türkçesi)
Bana sor sevgili okur, sana ben söyleyeyim
Ne hüviyette şu karşında duran şiirim:
Bir yığın söz ki samimiyeti ancak hüneri;
Ne sanat bilirim, çünkü, ne sanatkârım.
Şiir için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız,
Aczimin gözyaşıdır bence bütün eserim!
Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar rahatsızım!
Oku, şayet sana bir hisli yürek lazımsa;
Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa
  • Âsım adlı kitaptan bir bölüm: 
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta, boğarım...
– Boğamazsın ki!
– Hiç olmazsa yanımdan kovarım!
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle.
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle.
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim.
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu
İrticâın şu sizin lehçede manası bu mu?
İlgili Sayfalar 
Yararlanılan Kaynaklar  
  • Mehmet Akif Ersoy’un Safahat Adlı Eserinde Batı Medeniyetini Olumlayıcı Yaklaşımlar, Emine Gözde Özgürel
  • Mehmet Akif Ersoy ve Türkçe, Murat Küçük
  • Mehmet Akif'in Poetikası, Tacettin Şimşek
  • Mehmet Akif Ersoy’un Şiirlerinde Hasbihâl Üslûbu, Necati Tonga
  • TDV İslam Ansiklopedisi, Mehmet Akif Ersoy Maddesi, M. Orhan Okay ve M. Ertuğrul Düzdağ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.