Orhan Kemal (1914 - 1970)
|
Orhan Kemal |
- Toplumcu gerçekçi hikaye ve roman yazarı.
- 15 Eylül 1914’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu.
- Asıl adı Mehmet Raşit Öğütçü’dür.
- Babası, 1920 – 23 döneminde Kastamonu milletvekili olan ve muhalif kişiliği ile tanınan Abdülkadir Kemali Bey'dir.
- Hükumete karşı politikaları ve yazıları nedeniyle babası Suriye’ye kaçmak zorunda kalınca bir süre Beyrut’ta babasının yanında kalır.
- Öğrenimini ortaokuldayken yarıda bırakmak zorunda kalır.
- 1932’de Adana’ya dönerek katiplik, ırgatlık gibi farklı işlerde çalışır.
- 1938'de askere alınır. Nazım Hikmet ve Maksim Gorki'nin kitaplarını okuduğu gerekçesiyle tezkeresine kırk gün kala mahkemeye sevk edilir. Komünizm propagandası yaptığı ileri sürülerek beş yıla hüküm giyer ve Kayseri'ye gönderilir.
- Yazı hayatına cezaevinde şiir yazarak başlar. Yazarın kimi şiirleri dergilerde yayımlanır.
- Kendisi gibi Bursa'ya nakil gelen Nazım Hikmet ile tanışır. 3,5 yıl onunla aynı koğuşu paylaşır. Aralarında oluşan usta-çırak ilişkisi Orhan Kemal’in hayatı için de bir dönüm noktası olur. Nazım Hikmet’in tavsiyesi ile hikâye yazmaya başlar.
- 1943’te tahliye olup memleketi Adana’ya döner.
- 1945'te Varlık dergisinin yaptığı ankette okurlar tarafından "en beğenilen hikayeci" seçilir.
- Geçici olacak birçok iş yapan yazar 1949'da İstanbul'a göç ederek yazdıklarıyla geçinmeye çalışır.
"1949'un son günlerinde karşılaştık onunla. Ufak tefek, çelimsiz bir kişi. İstanbul'a gelmişti yerleşmek üzere. Yaşamak zordu bu büyük kentte. Hiçbir olanağı yoktu, geliri, gideri, aylığı, maaşı! Çocukları, eşi hep onun eline bakıyordu. O yazacak, satacak, yazdıkları ailesini yaşatacak. Kısacası kalemiyle yaşayacak. Bu, olmadık, görülmedik bir şeydi. Hem belirli bir sanat çizgisinde durmak, bayalığa, kolaylığa düşmemeye çalışmak hem de Babıâli basınından, kitapçılardan para koparmak... Orhan Kemal küçük evlerde, dar odalarda, kenar sokaklarda, loş kahvelerde bu işi gerçekleştirdi. Yazarak durmadan yazarak, günde sekiz saat masa başında kalem çiziktirerek, daktilo tuşlarını indirip kaldırarak. Koskoca bir kuşağın içinde bu çileyi çeken, bu çabanın üstesinden gelen bir o vardı. Doğrusu övgüye değer bir çabaydı bu... (Oktay Akbal)
- Varlık Yayınevi aynı yıl ilk romanı olan Baba Evi ile ilk hikaye kitabı Ekmek Kavgası’nı yayımlar.
- Ertesi yıl da ikinci romanı olan Avare Yıllar yayımlanır.
- Geçim sıkıntısı nedeniyle sürekli yazmak zorunda kalan yazar romanlarını büyük bir hızla çok kısa sürede yazmak zorunda kalmıştır.
- 1970’te eşiyle Bulgaristan'a giden yazar geçirdiği bir kriz sonrasında konuşamaz olmuş sonrasında 2 Haziran 1970'de Sofya'da ölmüştür.
Sanat Yaşamı ve Eserleri
- Toplumcu gerçekçi yazarlardandır.
- Eserlerinde kendisi gibi ekmek kavgası veren sıradan insanların yaşamını anlatır: Çukurova yöresindeki tarım köylüleri, ırgatlar, fabrika işçileri, köyden kente göç eden insanlar, küçük memurlar...
- Eserlerde ezilip horlanan, sömürülen bu insanların karşısında ezenler, horlayanlar yer alır: amirler, ağalar, patronlar...
- Hayatın içinden seçilen basit konuları gözlemlerine dayanarak işler.
- Konuşmaların ağır bastığı yalın ve samimi bir dile sahiptir.
- Diyaloglarında oldukça başarılı olan yazar, roman kişilerini yerel ağızlarına uygun konuşturur.
- Kahramanların psikolojilerini konuşmalarla vermesi eserlerini daha sürükleyici kılar.
- Toplumsal gerçekleri, birey-toplum ilişkileri çerçevesinde ele alır.
- Eserlerinin birçoğu kendi hayatından kesitler içerir.
- Babaevi, Avare Yıllar, Cemile ve Dünya Evi otobiyografik roman özelliği gösterir: Babaevi’nde çocukluğunu, siyasal çalkantılar sonucu ailesinin nasıl dağılıp yoksullaştığını, Avare Yıllar’da zor koşullarda geçen gençlik yıllarını, fabrikalardaki işçiliğini, Cemile’de Yugoslav göçmeni olan eşine duyduğu aşkı, evliliğinin ilk yılları ve yaşam mücadelesini, Dünya Evi'nde ise evlenmesinin ardından göğüs germek zorunda kaldığı çetin hayat şartlarını işler.
- Bereketli Topraklar Üzerinde: Köyde kapı komşusu olan İflahsızın Yusuf, Pehlivan Ali ve Köse Hasan daha iyi bir yaşam ümidiyle Çukurova’ya doğru yola koyulur. İçlerinden sadece Yusuf daha önce kısa bir süre Sivas'ta bir atölyede çalışmış diğer ikisi şehri hiç görmemiştir. Adana'da bir çırçır fabrikasına girerler. İşleri ağır, çalışma şartları kötüdür. Bir süre sonra ikisi fabrikadan çıkarılır, Köse Hasan ise rahatsızlanıp ölür. İnşaatlarda çalışmaya başlayan arkadaşlardan Pehlivan Ali, gönlünü ve biriktirdiği parasını bir kadına kaptırır. Sonradan girdiği bir çiftlikte çalışırken de kendini makineye kaptırıp ölür. Yapı işçiliğe devam edip duvarcı ustası olan Yusuf ise iki arkadaşını da kaybetmenin acısıyla köyüne döner.
- Murtaza: Roman, görevini her şeyden üstün tutan bekçi Murtaza’yı anlatmaktadır. Murtaza, görev anlayışıyla, trajikomik kişiliğiyle edebiyatımızın unutulmaz tipleri arasında yer almıştır. Murtaza mübadele ile gelmiş bir göçmendir. Çukurova’da devletin verdiği tarlayı ekip biçmiş ama işler yürümeyince şehre taşınmıştır. Önce mahalle bekçiliği yapar ardından da fabrika bekçiliğine geçer. Görevine çok bağlı olan Murtaza hiçbir ihmali bağışlamadığı için işçiler tarafından pek sevilmez. Bekçi olarak işe alınmasına rağmen işçileri denetlemeye kalkışır, üstelik ustalara da karışır. İşe ara verip tuvalette sigara içenlere, iş başında kaçamak yapıp uyuklayanlara, işten kaytarıp etrafta koşuşturup oynayan çocuk işçilere, fabrika kahvesinde boş boş oturanlara karışır, göz açtırmaz. Fabrikadaki herkesi disipline sokmaya çalışır. Bazen de bu kişileri Fen Müdürüne şikayet etmektedir. Fen müdürü ise Murtaza'nın çalışmasından memnundur. Böylece fabrikadaki her şeyden haberdar olmaktadır. Bir gece kızlarının da vazife başında uyudukları söylenince hışımla gelerek küçük kızı Firdevs'i saçlarından tutarak yere fırlatır. Başından yaralanan küçük kız bir süre sonra ölür.
- Vukuat Var, Hanımın Çiftliği ve Kaçak adlı romanlar bir üçlemedir. Çukurova'daki toprak sahipleri ve onların yanında çalışan köylüler, aşk hikayeleri üzerinden ele alınır. Üçlemede paranın ve gücün egemen olduğu bir dünyada üreten kesimin nasıl ezildiği işlenir. Eserde sınıflar arası eşitsizlik temasının yanı sıra kadın-erkek eşitsizliği de işlenir. Orhan Kemal’in konunun merkezine aşkı yerleştirmiş olması romanın geniş kitlelere ulaşmasını sağlayarak büyük ilgi uyandırmıştır.
- Eskici ve Oğulları: Eser Adana’da bir aileden yola çıkarak 1950’lerin sosyo-ekonomik durumuna ayna tutar. Topal eskici ve oğulları sanayileşmeyle birlikte eskici dükkanından karınlarını doyuramaz duruma gelir. Aile sonunda ırgat olarak çalışmak zorunda kalır.
Tüm Eserleri
Hikayeleri
- Ekmek Kavgası
- Sarhoşlar
- Çamaşırcının Kızı
- 72. Koğuş
- Grev
- Arka Sokak
- Kardeş Payı
- Babil Kulesi
- Dünyada Harp Vardı
- Mahalle Kavgası
- İşsiz
- Önce Ekmek
- Küçükler ve Büyükler
Romanları
- Baba Evi
- Avare Yıllar
- Murtaza
- Cemile
- Bereketli Topraklar Üzerinde
- Suçlu
- Devlet Kuşu
- Vukuat Var
- Gavurun Kızı
- Küçücük
- Dünya Evi
- El Kızı
- Hanımın Çiftliği
- Eskici ve Oğulları
- Gurbet Kuşları
- Sokakların Çocuğu
- Kanlı Topraklar
- Bir Filiz Vardı
- Müfettişler Müfettişi
- Yalancı Dünya
- Evlerden Biri
- Arkadaş Islıkları
- Sokaklardan Bir Kız
- Üç Kağıtçı
- Kötü Yol
- Kaçak
- Tersine Dünya
Tiyatroları
Anı
- Nazım Hikmet'le Üç buçuk Yıl
İnceleme
- Senaryo Tekniği ve Senaryoculuğumuzla İlgili Notlar
Röportaj
İlgili Sayfa
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.