Tevhit

  • Divan şiiri nazım türü.
  • Allah’ın birliğini ve yüceliğini işleyen eserlerdir.
  • Tevhit; bir şeyin bir ve tek olduğunu kabul etmek, birkaç şeyi birleştirmek, bir saymak, bir olarak bakmak demektir.
  • Düzyazı şeklinde (mensur) yazılan tevhitler de vardır.
  • Tevhitlerde Allah'ın tek ve eşsiz oluşu, kudretinin sonsuzluğu, yüceliği, bütün kâinatın ve yaratılmışların onun lütfuna olan ihtiyacı anlatılır.
  • Tevhitler divanların en başında yer alır.
  • Divanında tevhide yer vermemiş şairler de vardır. Bu durumda divan bir naat ya da dönemin sultanına övgüyle başlar.
  • Tevhit, genellikle kaside nazım şekli ile yazılır. Kaside biçiminde yazılan tevhitlerde genelde nesip, tegazzül, fahriye gibi bölümler bulunmaz.
  • Uzun hikâyelerin anlatıldığı mesneviler de bir ön söz (dibace) yoksa eser Allah'ın birliğini ve yüceliğini anlatan beyitlerle başlar.
  • Tevhit, münacat, naat gibi dinî konulu manzumeler hem dönemin inanç dünyasını hem de şairin dinî algısını yansıtması açısından önemlidir.
  • Tekke edebiyatında benzer konuların işlendiği nazım türü ilahidir.
  • Tevhit yazma geleneği Tanzimat edebiyatında Şinasi, Ziya Paşa, Abdülhak Hâmit, Recaizâde Mahmut Ekrem ve Muallim Naci gibi şairler tarafından devam ettirilmiştir.
Tevhit Örnekleri
Ahmedî Divanı - Kaside

Diye-durur dil ü cân lâ ilâhe illallah
Toludur iki cihân lâ ilâhe illallah

İşit ki nice ider zerre zerre her mevcûd
Yir ile gökde ayân lâ ilâhe illallah

Kulah içindeki sem ider ü basardagı nûr
Dahı tamardagı kan lâ ilâhe illallah

Bekâ-i cins-i cemâd oldı vü nebât dahı
Hayât-ı her-hayavân lâ ilâhe illallah

Bu yirde vahşün üni oldı vü hevâda kuşun
Niçe ki ider tayarân lâ ilâhe illallah

Olur sarîr-i kalem yazuda nice kim olur
Oh atsa savt-ı kemân lâ ilâhe illallah

İşit ki sûsen-ile lâleye degin eydür
Nirede varsa zübân lâ ilâhe illallah

Bahârda varak-ı gül yaz yilidür nitekim
Hazânda berg-i rezân lâ ilâhe illallah

Hevâ-yı âteş-i sûzân tolu-durur nitekim
Mizâc-ı âb-ı revân lâ ilâhe illallah

Diye-durur işidüp anlarısan ebr-i bahâr
Nite ki bâd-ı hazân lâ ilâhe illallah

Sipihr ü encüme bahgıl ki toldı şem bigi
Bu kamu nûr u duhân lâ ilâhe illallah

Zihi nidâ-yı mübârek ki toludur andan
Cemî-i kevn ü mekân lâ ilâhe illallah

Gerek mi vahdete hüccet dahı çü tolmışdur
Kamu zemîn ü zemân lâ ilâhe illallah

Ne söz ki söylene her bir lügatda manîsi
Bilâ-şek oldı hemân lâ ilâhe illallah

Nite ki mescid ü mihrâb toludur key işit
Künişt ü deyr-i mugân lâ ilâhe illallah

Cemî-i âlem-i gayb u şehâdet eydürler
Uş âşikâr u nihân lâ ilâhe illallah

Yir-ile gökde görinür iken yakîn vahdet
Kalur mı dahı gümân lâ ilâhe illallah

Dilüni lâ-y-ıla illâya âdet it ki oldı
Belâdan emn ü emân lâ ilâhe illallah

Hayât-ı cân gerek unıtma zikrin Allah’un
Ki oldı cânlara cân lâ ilâhe illallah

Şehâdetüni cinân-ıla râst it ki oldı
Kilîd-i bâb-ı cinân lâ ilâhe illallah

Dilünde eyle revân zikrini Hakun ki oldı
Safâ-yı rûh u revân lâ ilâhe illallah

İşitdi Ahmedî’nün Rûh-ı Kuds tehlîlin
Didi ki sihr-i beyân lâ ilâhe illallah

Kodum feleklerün üstine rütbet ile kadem
Diyeli dest-fişân lâ ilâhe illallah

Taşlıcalı Yahya - Gülşen-i Envâr'dan

Dahı yoğ iken bu zemin ü zaman
Hazret-i Hak var idi ancak heman

Görmez idi kimseler encüm yüzin
Açmamış idi dahı âlem gözin

Yoğ idi hem nûr ne kevn-i cihân
Yağni dokuz dâire-i âsumân

Sâbit ü seyyâreye mihr ü dûd
Zerre gibi vermemiş idi vücûd

Secde-i şükr itmemiş idi cibâl
Levha kalem yazmamış idi misâl

Bitmemiş idi gecenin sünbüli
Hem kamerun lâlesi hem mihrün gülü
İlgili Sayfa
Yararlanılan Kaynaklar
  • Ahmedi Divanı
  • 16. Yüzyıl Klasik Türk Edebiyatında Tevhid, Şerife Uzun
  • İskender Pala, Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Desteğiniz bizim için önemli. Daha iyi içerikler üretebilmemiz için hem "Takip Et" butonuna tıklayarak hem de yorumlarınızla bize destek olabilirsiniz. Ayrıca sayfaya daha rahat ulaşmak için sayfamızı sık kullanılanlar klasörüne eklemeyi unutmayınız.