- Sözlük anlamı övünme, büyüklenmedir.
- Divan şairinin kendisini dolayısıyla sanatını övdüğü şiirdir.
- Genel olarak kasidenin bir bölümüdür ancak bu bölüm her kasidede bulunmaz.
- Kaside içindeki fahriye genelde birkaç beyitle sınırlıdır.
- Divan şairlerinin gazel ve mesnevilerde de fahriyeye yer verdikleri görülür.
- Müstakil olarak yazılan fahriyeler de vardır.
- Bu tür şiir ya da beyitlerde şairlerin kendilerini diğer şairlerden üstün göstermek için mübalağalı ifadelere yer verdiği görülür.
- Türk edebiyatının en ünlü fahriye yazarı Nefi'dir. Nefi'nin kasidelerinde fahriye bölümü olması gerekenden daha uzundur. Bunun en çarpıcı örneği bir naat olan Sözüm Kasidesi'dir. Şair, 45 beyitlik kasidenin ilk 30 beytini kendini övmeye ayırmıştır.
- Divan şairlerinin kendilerine yönelik bu övgüsü dönemin şiir anlayışı içinde bir gelenektir. Aşağıdaki örnek beyitlerde bu geleneğe vurgu yapılmaktadır:
Eşâr ile fahr eylemeyi istemem ammâ
Fahriyyece söz âdet-i erbâb-ı beyândır (Enderunlu Vâsıf)
(Şiirde övünmeyi sevmem ama, fahriye söylemek şiirin töresidir.)
Hod-fürûş olmak kamu şâirlerin erkânıdır
N’ola nazmum vasf idersem ey meh-i tâbân-ı şer (Gelibolulu Ali)
(Ey şeriatın parlayan ayı, şiirimi översem buna şaşılmamalı, çünkü şairlerin kendilerini övmeleri şairliğin gereklerindendir.)
Örnek Beyitler
I.
Ukde-i ser-rişte-i râz-ı nihânîdir sözüm
Silk-i tesbîh-i dür-i seb’a’l-mesânîdir sözüm (Sözüm Kasidesi - Nefi)
(Benim şiirim, gizli sırları tutan tespihin imamesi; Fatiha suresinin incilerinin dizildiği iptir.)
II.
Benim gibi senâ-hânın sen olsan n’ola memdûhu
Ki zâtın gibi tabım dahi bî-mânend ü hemtâdır (Nefi)
(Benim gibi bir övgücünün memdûhu sen olsan buna şaşılmaz; çünkü senin kişiliğin gibi benim yeteneğim de bir tanedir, eşsizdir.)
III.
Âsafâ hak bu ki bakdıkça Nedimâ kulunun
Bana her bir sözü bir gevher-i yek-dâne gelir (Nedim)
(Ey Âsafı andıran vezir, doğrusu bu ki Nedim kulunun her sözü baktıkça iri inci tanesi gibi görünür.)
IV.
Nezâketde metânetde kelâmum benzemez aslâ
Ne Örfî’ye ne Hâkânî’ye bu bir tarz-ı âherdir (Nefi)
(Nezâkette ve metanette şiirim ne Örfî’ye ne de Hâkânî’ye benzer; bu başka bir tarzdır.)
V.
Sonra geldimse Necâtiyle Nevâyîden ne gam
Hâr evvel ser-zened ez-şâh u ba’d-ez-hâr gül (Hayali)
(Necati ile Nevai’den sonra gelmiş olmam önemli değildir. Dalda önce diken biter, sonra gül.)
Fahriye Örnek Şiir
Kıta Der Hasb-i Hâl-i Hodgûyed
Benim ol Nefî-i rûşen dil ü sâfî gevher
Feyz alır câm-ı safâ meşreb-i bîbâkimden
Âsumân himmet umar kevkebe-i tabımdan
Akl-ı küll ders okur endîşe-i derrâkimden
Himmetim hîçe sayar genc-i temennâyı velî
Gamı dünyâya değişmem yine imsâkimden
Feyz-i Hak berk urur âyîne-i endîşemden
Çeşm-i cân rûşen olur maşrık-ı idrâkimden
Devr eder şeş ciheti hem yine merkezde mukîm
Çok değildir bu tecessüs dil-i çâlâkimden
Kabe-i manâya bir yoldan iletti beni ki
Kudsiyân sürme çeker gerd-i reh-i pâkimden
Âlem-i manâyım âzâde kazâ hükmünden
Kimse rencîde değil gerdiş-i eflâkimden
Kulzüm-i marifetim ceyb ü kenârım pür dürr
Sâhilim pâkdir âlâyiş-i hâşâkimden
Ben bu hâletle tenezzül mü ederdim şiire
Neyleyim kurtulamam tab-ı hevesnâkimden
Bu heves böyle kalırsa dil-i tabımda eğer
İşitilmezse sözüm sîne-i sad çâkimden
Ben ölürsem yine âşüfte olur halk-ı cihân
Hüsn-i tabîr-i zebân-ı çemen-i hâkimden
Nefi
efsane
YanıtlaSil