Konu Anlatımı İndir
Edebi Sanatlar
Otuz söz sanatı 200'den fazla örnekle açıklanmıştır. 27 sayfadan oluşan dosyayı bilgisayarınıza indirmek için tıklayınız.
Lamii Çelebi (1473-1532)
- Divan şairi, Nakşibendi şeyhi.
- 1473'te Bursa'da doğdu.
- Asıl adı Mahmut'tur.
- Tüm hayatını Bursa'da geçirdi.
- Medrese tahsilinin yanında henüz genç yaşlarında tasavvufa yöneldi.
- Hiçbir devlet görevinde bulunmadı.
- 1532'de Bursa'da öldü.
Sanat Anlayışı
- İranlı âlim ve şair Molla Cami'den (öl. 1492) yaptığı çevirilerle tanındı.
- Hamse sahibidir.
Hüseyin Suat Yalçın (1867-1942)
- Şair, mizah ve oyun yazarı.
- Gazeteci ve yazar Hüseyin Cahit Yalçın'ın ağabeyidir.
- 1886'da Tıbbiye-i Mülkiyeden mezun oldu.
- Çeşitli kurumlarda doktor ve yönetici olarak çalıştı.
- Milli Mücadele'ye katılmak üzere Ankara'ya gitti.
- Hekim olarak Anadolu'nun çeşitli yerlerinde hizmet etti.
- Cumhuriyet'in ilanından sonra Devlet Demiryollarına ait gemilerde doktor olarak çalıştı.
- 21 Mart 1942'de öldü.
Sanat Yaşamı
- Servetifünun şairi olarak tanındı.
- Bu dönem şiirlerinde Cenap Şahabettin'in etkisi görülür.
- Servetifünun yıllarında öne çıkan temaları aşk-kadın, tabiat ve ölümdür.
Diyorlar ki
Ruşen Eşref |
Ruşen Eşref Ünaydın'ın mülakat (görüşme) türündeki eseri.
Mülakatlar, kitap olarak ilk kez 1918'de yayımlanmıştır.
Türk edebiyatında mülakat türünün ilk modern örneğidir.
Yazarın mülakat yaptığı on sekiz kişi de edebiyatçıdır.
Bu kişiler: Abdülhak Hamit Tarhan, Nigâr Hanım, Sami Paşazade Sezai, Halit Ziya Uşaklıgil, Cenap Şahabettin, Hüseyin Cahit Yalçın, Süleyman Nazif, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Mehmet Emin Yurdakul, Halide Edip Adıvar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ziya Gökalp, Mehmet Fuat Köprülü, Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Fazıl Ahmet Aykaç, Ahmet Haşim ve Ali Kemal’dir.
Türk edebiyatında mülakat türünün ilk modern örneğidir.
Yazarın mülakat yaptığı on sekiz kişi de edebiyatçıdır.
Bu kişiler: Abdülhak Hamit Tarhan, Nigâr Hanım, Sami Paşazade Sezai, Halit Ziya Uşaklıgil, Cenap Şahabettin, Hüseyin Cahit Yalçın, Süleyman Nazif, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Mehmet Emin Yurdakul, Halide Edip Adıvar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Ziya Gökalp, Mehmet Fuat Köprülü, Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Fazıl Ahmet Aykaç, Ahmet Haşim ve Ali Kemal’dir.
Yazar, görüşme için genellikle kişilerin evlerine gitmiş; bu durumda ilgili bölüm, evin tasviri ile başlamıştır.
Kitapta -Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin ve Ahmet Haşim dışında- kişilerin fiziki ya da ruhsal portrelerine de yer verilmiştir.
Kitapta -Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin ve Ahmet Haşim dışında- kişilerin fiziki ya da ruhsal portrelerine de yer verilmiştir.
Not: Günlük kullanımda mülakat sözcüğü yerine -farklı bir tür olsa da- röportaj sözcüğü tercih edilmektedir.
Samet Ağaoğlu (1909-1982)
Samet Ağaoğlu |
- Cumhuriyet dönemi yazarı, politikacı.
- 1909'da Bakü'de doğdu.
- Gazeteci, düşünür ve siyaset insanı Ahmet Ağaoğlu'nun (öl. 1939) oğludur.
- 1931'de Ankara Hukuk Fakültesinden mezun oldu.
- Aynı yıl Varlık dergisinde ilk öyküsünü yayımladı.
- Bir süre İktisat ve Ticaret bakanlıklarında çalıştı.
- 1946'da memuriyetten ayrılarak Demokrat Partiye katıldı.
- 1950-60 yılları arasında milletvekili olarak üç dönem Mecliste bulundu. Adnan Menderes hükûmetlerinde çalışma, sanayi ve devlet bakanı olarak görev yaptı.
- 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra tutuklanarak ömür boyu hapse mahkum edildi.
- 1964'te özel afla serbest kaldı.
- Son yıllarını hikâye ve hatıralarını yazıp yayımlamakla geçirdi.
- 6 Ağustos 1982’de İstanbul'da öldü.
Beşir Fuat (1852-1887)
- Düşünür, eleştirmen, yazar.
- 1852'de İstanbul'da doğdu.
- Dönemin iyi okullarından biri olan Fatih Rüştiyesinde okudu.
- Eğitimine babası Hurşit Paşa'nın görevi nedeniyle gittiği Suriye’de devam etti. Burada Halep Cizvit Mektebinde eğitim görerek iyi derecede Fransızca öğrendi (1862-1867).
- 1871’de Askerî Liseden, 1873’te Harbiye Mektebinden (Mekteb-i Harbiye) mezun oldu.
- Aynı yıl Sultan Abdülaziz’in yaveri olarak atandı.
- 1876'da tahtan indirilen Abdülaziz'in ölümünden sonra sırasıyla Osmanlı-Sırp ve Osmanlı-Rus Savaşlarına ve Girit’te çıkan isyanları bastırmak üzere bölgedeki harekâtlara katıldı.
- Girit’te kaldığı birkaç yıl içinde Almanca ve İngilizce öğrendi.
- Kolağası rütbesinde iken askerlikten istifa ederek sadece yazılarıyla meşgul oldu.
- Fizyoloji, tıp, biyoloji, psikoloji, matematik, fizik, astronomi, sosyoloji, felsefe, tarih, edebiyat, dil eğitimi gibi pek çok alanda önemli bir birikime sahiptir.
- Pozitif bilimleri hayatının merkezine alan Fuat, bu bakış açısını Osmanlı toplumuna tanıtma ve benimsetme gayretinde olmuştur.
- Çeşitli gazete ve dergilerde makaleler yayımlayıp İngilizce, Fransızca ve Almancadan çeviriler yaptı.
Ölümü
- 5 Şubat 1887 tarihinde çalışma odasında intihar etti.
- Uyuşturduğu bileklerini kesen Beşir Fuat, ölüme gidişi sırasında yaşadıklarını bir kâğıda not etti:
"Ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. Kan aktıkça biraz sızlıyor. Kanım akarken baldızım aşağıya indi. Yazı yazıyorum, kapıyı kapadım diyerek geri savdım. Bereket versin içeri girmedi. Bundan tatlı ölüm tasavvur edemiyorum. Kan aksın diye hiddetle kolu kaldırdım. Baygınlık gelmeye başladı."
Geleneksel Türk Tiyatrosu Konu Testi 2
Esas itibarıyla —, Karagöz’ün perdeden meydana taşınan; — ise orta oyununun meydandan sahneye çıkarılan hâlidir. Bu geçişlilik; kaynak, yapı, tipler ve icra teknikleri bakımından her üç sanat dalının sahip olduğu ortaklıkları açıklamaya yeterlidir.
1. Parçada bırakılan boşluklara sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) köy seyirlik oyunları, tuluat tiyatrosu
B) orta oyunu, meddah
C) köy seyirlik oyunları, gölge oyunu
D) orta oyunu, tuluat tiyatrosu
E) meddah, gölge oyunu
1. Parçada bırakılan boşluklara sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) köy seyirlik oyunları, tuluat tiyatrosu
B) orta oyunu, meddah
C) köy seyirlik oyunları, gölge oyunu
D) orta oyunu, tuluat tiyatrosu
E) meddah, gölge oyunu
Fıkra: Nükteli Hikayecik
Nasrettin Hoca |
- Nükte içeren kısa hikayecik.
- Bu tür, İslamiyet’in kabulünden sonra "lâtife" sözcüğü ile karşılanmış; fıkralardan oluşan eserlere de "letaifname" denmiştir.
- Dilimize Arapçadan geçen "fıkra" sözcüğü ise 19. yüzyılın sonlarına doğru kullanılmaya başlanmıştır.
- Az sözle çok şey anlatması, güldürürken düşündürmesi, mizah yoluyla toplumsal sorunlara değinmesi gibi özellikleriyle öne çıkan bir türdür.
- Fıkralar, geçmiş ile gelecek arasında da bir köprü görevi görerek halkın ortak değer yargılarını gelecek nesillere aktarır.
- Kullanılan sözcükler, diyalog unsurları, konu seçimi ve kendine özgü kompozisyonu ile diğer sözlü edebiyat ürünlerinden ayrılır.
Özellikleri
Divan Edebiyatı Çıkmış Soruların Çözümü
1. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır? (2013)
A) Türk edebiyatındaki ilk şairler tezkiresi, Ali Şir Nevai’nin XV. yüzyılın sonlarına doğru Çağatay Türkçesiyle yazdığı Mecalisü’n Nefais’tir.
B) Garibname adlı büyük mesnevisiyle tanınan Âşık Paşa, devrinin önemli düşünürlerinden biridir.
C) Divan sahibi olan Ahmedî’nin en iyi bilinen eserlerinden biri de İskendername’dir.
D) Şeyhî’nin başlıca edebî eserleri; Hüsrev ü Şirin, Divan ve Harname’dir.
E) Gülşehrî’nin Çengname adlı eseri, hem dil hem de üslup yönünden devrinin önemli eserlerinden biridir.
Çözüm
Çengnâme, 15.yüzyıl divan şairi Ahmet Dai'nin eseridir. Gülşehri'nin öne çıkan eseri ise kısmen tercüme olan Mantıku't-Tayr'dır.
A) Türk edebiyatındaki ilk şairler tezkiresi, Ali Şir Nevai’nin XV. yüzyılın sonlarına doğru Çağatay Türkçesiyle yazdığı Mecalisü’n Nefais’tir.
B) Garibname adlı büyük mesnevisiyle tanınan Âşık Paşa, devrinin önemli düşünürlerinden biridir.
C) Divan sahibi olan Ahmedî’nin en iyi bilinen eserlerinden biri de İskendername’dir.
D) Şeyhî’nin başlıca edebî eserleri; Hüsrev ü Şirin, Divan ve Harname’dir.
E) Gülşehrî’nin Çengname adlı eseri, hem dil hem de üslup yönünden devrinin önemli eserlerinden biridir.
Çengnâme, 15.yüzyıl divan şairi Ahmet Dai'nin eseridir. Gülşehri'nin öne çıkan eseri ise kısmen tercüme olan Mantıku't-Tayr'dır.
Cevap E
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)