Divan Şiiri Nazım Şekilleri Test 1

1. Aşağıdaki dizilerden hangisi, tümüyle divan edebiyatına ait ürünlerdir?
A) şarkı - ağıt - rubai - müstezat - mani
B) müstezat - mersiye - gazel - naat - münacat
C) tuyug - kaside - murabba - türkü - gazel
D) rubai - muhammes - semai - tuyuğ - nefes
E) gazel - şarkı - murabba - nutuk – mesnevi

Bende Mecnun'dan füzun âşıklık istidadı var
Âşık-ı sâdık benim Mecnûn’un ancak adı var

Kıl tefâhur kim senin hem var benim tek âşıkın

Leyli’nin Mecnûn’u Şîrîn’in eger Ferhâd’ı var
2. Bu dizeler aşağıdaki nazım şekillerinden hangisiyle yazılmış olabilir?
A) Kıta    B) Şarkı    C) Rubai    D) Gazel       E) Mesnevi

Müstezat

  • Gazelden türeyen bir nazım şeklidir. 
  • Müstezat; artırılmış, eklenmiş demektir.
  • Her dizenin sonuna eklenen kısa bir dizeyle yapılır.
  • Sayıları az da olsa rubai, kıta ya da kasideye mısra eklenmesiyle yapılan müstezat örnekleri de vardır.
  • Eklenen kısa mısralara ziyade (artık) denir.
  • Kısa mısralar okunmasa bile beytin anlamı bir bütün oluşturur.
  • Çoğunlukla aruzun "mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün" kalıbıyla yazılır.
  • Her mısradan sonra "mefûlü feûlün" kalıbında kısa bir mısra eklenir.
Serbest Müstezat
  • Müstezata ait kuralların gevşetilmesi ile ortaya çıkmıştır.
  • İlk olarak Tevfik Fikret tarafından kullanılmıştır.
  • Serbest müstezat, iki noktada klasik müstezattan ayrılır: 
  1. Bütün aruz kalıplarıyla yazılabilmesi
  2. Uzun ve kısa mısraların bir düzene bağlı kalınmadan kullanılması.
Müstezat örneği 1 
Ey şûh-ı kerem-pîşe dil-i zâr senindir
Yok minnetin aslâ
V'ey kân-ı güher anda ne kim var senindir
Pinhân u hüveydâ

Sen kim gelesin meclise bir yer mi bulunmaz
Baş üzre yerin var
Gül goncasısın gûşe-i destâr senindir
Gel ey gül-i ra‘nâ

Neylersen edüp bir iki gün bâr-ı cefâya
Sabreyle de sonra
Peymâne senin hâne senin yâr senindir
Ey dil tek ü tenhâ

Bir bûse-i can-bahşına ver nakd-i hayâtı
Ger kâ'il olursa
Senden yanadır söz yine bâzâr senindir
Ey âşık-ı şeydâ

Çeşmânı siyeh-mest-i sitem kâküli pür-ham
Ebrûları pür-çîn
Benzer ki bu dildâr-ı cefâkâr senindir
Bî-şüphe Nedîmâ   

Müstezat örneği 2
Âhum dir isen heft semâya gider olsun
Olsun begüm olsun
Tek derd-i dilümden size dostlar haber olsun
Olsun begüm olsun
 
Şevk ile ruhuñ şem‘ine olursa îcâzet
Cânum ile gönlüm
Yanmaklıga pervâne gibi bâl ü per olsun
Olsun begüm olsun
 
Hicrüñde gice vaslunı rüyada görüp de
Baña geleceksin
Sabrum gider elden bu gönül de gider olsun
Olsun begüm olsun
 
Haddüñde hatun hasret ile ey yüzi gülşen
Çün bülbül-i pür-zâr
Feryâd u figânum giceler tâ seher olsun
Olsun begüm olsun
 
Zamm eyledügi vaslına kesr itme kerem kıl
Feth it dil evini
Tâ fazl-ı Hudâ kalbüne çün cürm der olsun
Olsun begüm olsun
 
Renc ile muhabbet yakuban nâr-ı firâka
Hâk oldı bu Mâhfî
Dil teşneyi vaslun ile sor huşk-ter olsun
Olsun begüm olsun
 İlgili Sayfa

Kıta (Kıt'a)

  • En az iki beyitten oluşan divan şiiri nazım şekli.
  • Beyit sayısı 2 ile 12 arasında değişir.
  • Kafiye şeması xa / xa / xa ... şeklindedir.
  • Genelde mahlas söylenmez.
  • İki beyitten fazla söylenen kıtalara kıta-ı kebire denir.
  • Bir gazel uzunluğunda yazılmış yani kıta-ı kebire olanlar kafiye şeması bakımından matla beyti olmayan gazele benzer. Ancak konu yönüyle gazelden ayrılır.
  • Bu nazım şekli ile daha çok tarih düşürülür ya da hicviye yazılır.
Örnek (Hiciv)
Kalem olsun eli ol kâtib-i bed-tahrîrin — x
Ki sevâd-i rakami sûrumuzı şûr eyler
 — a
Gâh bir harf sükutiyle kılur nâdiri nâr — x
Gâh bir nukta kusûrıyle gözi kör eyler — a
(Fuzuli)
Açıklaması: Çirkin yazı yazan kâtibin eli kalem gibi kurusun / Ki yanlış yazması düğünümüzü (sûr), kavga (şûr) eyler / Bazen bir harf eksiğiyle nâdiri nâr (ateş) yapar / Bazen bir nokta kusuru ile gözü, kör eyler.” Eski yazıda göz ile kör kelimelerinin yazımı bir harfe gelen bir nokta dışında aynıdır.
ek bilgi 
Tarih düşürmek: Eski alfabemizdeki harflerin her biri belli bir rakamı karşılıyordu ki buna ebced hesabı denir. Buna göre, kelime ve cümle bir rakamlar topluluğudur. 
Örnek olarak "Allah" sözcüğünün karşılığı 66'dır ki "işimizi 66'ya bağladık" lafı buradan gelir. Özellikle önemli sayılabilecek olaylar üzerine şairler bir mısra, bir beyit ya da kıt'a nazım şekli ile o tarihi ölümsüzleştirirler.
İlgili Sayfalar
Konu Anlatımı İndir 👇 

Rubai

  • Dört dizelik tek bentten meydana gelen nazım şekli.
  • Kendine özgü 24 ayrı aruz kalıbı ile yazılır.
  • 1, 2. ve 4. mısralar kafiyeli, 3. mısra serbesttir. ( a a b a )
  • Her mısrası birbiriyle kafiyeli yazılanları da vardır ki bunlara "rubai-i musarra" ya da "terane" denir.
  • Bu nazım şeklinin dünyadaki şüphesiz en usta ismi, İranlı şair Ömer Hayyam'dır (12.yy.).
  • Rubailerde yoğun bir fikir örgüsü olur. 
  • Bu nazım şekli ile tasavvuftan felsefeye, hicivden nükteye kadar birçok konu özlü bir biçimde ifade edilir.
  • Genelde mahlassız yazılan bu şiirler divanların en sonunda rubaiyyat başlığı altında sıralanır.

Tuyuğ

  • Yerli nazım şeklidir. 
  • Tek dörtlüktür (dört dizelik tek bent).
  • Anonim halk edebiyatındaki mani nazım şeklinden yola çıkılarak oluşturulmuştur.
  • Genel olarak "fâ’ilâtün, fâ’ilâtün, fâ’ilün" kalıbıyla yazılır ki bu da 11'li hece ölçüsüne denktir.
  • Genelde "aaba" şeklinde kafiyelenir. Bunun yanında "aaaa" ve "xaxa" şeklinde kafiyelenmiş tuyuğlar da vardır.
  • Kafiyeleri genelde cinaslı kelimelerden seçilmiş olmakla beraber, cinassız tuyuğlar da yazılmıştır. 
  • Tuyuğlarda mahlas kullanılmaz.  
  • Konu bakımından çeşitlidir. Aşk, şarap, kadın, güzellik gibi bireysel konular yanında din, tasavvuf ve sosyal konularda da önemli bir fikir söylenmeye çalışılır.

Divan Şiiri 13 ve 14.yy

Mevlana
Mevlana Celaleddin-i Rumî (1207-1273)
  • Düşünce adamı, mutasavvıf, şair.
  • Adındaki "Mevlana" efendimiz anlamına gelmektedir. Ona "Rumî" denmesinin nedeni, hayatının o asırlarda diyar-ı Rum diye anılan Anadolu'da geçmiş olmasındandır.
  • 1244'te Şems-i Tebrizî ile tanışması Mevlana için yeni bir başlangıç olur. Tebrizi sayesinde kitapların dışındaki sırların farkına varan Mevlana, ilahi aşkla şiirler söyleyip semâ etmeye başlayacaktır. 
  • Eserlerini Farsça kaleme almış, birkaç mısra dışında Türkçeyi kullanmamıştır.
  • Mevlana; Yunus EmreNasrettin Hoca ve Hacı Bektaş-ı Veli ile çağdaştır.
  • İnsan sevgisini, hoşgörüyü öne çıkaran bir anlayışla ele aldığı eserleriyle evrensel bir şairdir.
  • Ölümü asıl sevgiliye kavuşma olarak görmüş bu nedenle öldüğü gün olan 17 Aralık  Şeb-i Arus (düğün gecesi) olarak anılmaktadır.
  • Mevlevi tarikatı o öldükten sonra onun öğretileri üzerine oğlu Sultan Veled tarafından kurulmuştur.
  • Tüm Eserleri: Mesnevi, Divan-ı Kebir, Fihi Ma-Fih, Mecalis-i Seb’a, Mektubat
👉 Mevlana hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Sultan Veled (1226 - 1312) 
  • Mevlevi şeyhi, mutasavvıf şair.
  • Mevlana'nın büyük oğludur. 
  • Mevlevi tarikatının kurucusudur.
  • Eserlerini babası gibi Farsça yazdı. Eserlerinde sade ve akıcı bir Farsça kullanan Sultan Veled'in Divan'ında on dört Türkçe gazel vardır.
  • Divandaki gazellerin çoğu Mevlânâ'nın gazellerine nazire olarak yazılmıştır. 
  • İbtidânâme, İntihânâme ve Rebâbnâme adıyla üç mesnevisi vardır. 
  • Mesnevileri arasında bir hâl tercümesi olan İbtidanâme öne çıkar. 
  • Eser, Velednâme olarak da bilinmektedir. Eser, Mevlânâ ve etrafındaki kişiler hakkında bilgi vermek için yazılmıştır.
  • Eserleri: Divan, İbtidânâme (Velednâme), İntihânâme, Rebâbnâme, Maarif
👉 Sultan Veled hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Ahmet Fakîh (13.yy) 
  • Mutasavvıf şair.
  • En önemli eseri Çarhname'dir.
  • Dinî-ahlakî konularda halkı bilgilendirmek için yazılmış didaktik bir eserdir.
  • 83 beyitlik eser, kaside nazım şekli ile yazılmıştır.
👉 Ahmet Fakih hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız. 
Hoca Dehhani (14.yy)
  • Uzun yıllar ilk divan şairi olarak kabul edildi. Ancak 14.yüzyılın ikinci yarısında hayatta olduğuna dair bulgular bu durumu tartışmalı hale getirmiştir. 
  • Türkçesi oldukça sade, işlek ve samimidir.
  • Aşk ve tabiat şairi olarak kabul edilmektedir.
  • Karamanoğlu Alâeddin Ali Bey, şaire bir Selçuklu Şehnâmesi (Selçuknâme) yazmasını emretmiş ancak şairin ömrü anılan eseri tamamlamaya yetmemiştir. 
  • Divanı, yakın zamanda Medine’de Arif Hikmet Bey Kütüphanesinde bir divan mecmuası içinde bulunmuştur. Ancak bu eser, mürettep (tertip edilmiş, düzenlenmiş) bir divan değildir.
Şeyyâd Hamza (? - ?)
  • Anadolu sahası Türk edebiyatının ilk şairlerindendir.
  • Şiirlerinin hemen hepsi dinî-tasavvufi içeriklidir.
  • Hece ölçüsüyle yazdığı şiirler de vardır.
  • Hz. Peygamber'e duyduğu sevgi, ölüm ve dönemin idarecilerine karşı takındığı eleştirel tutum şiirlerinde dikkat çeken temalardır.
  • Şairin naat türünde beş kasidesi vardır.
  • Yusuf ile Züleyha adlı mesnevi en ünlü eseridir.
  • Eserleri: Yusuf ile Züleyha, Dasitan-ı Sultan Mahmut, Ahvâl-i Kıyâmet, Miraçname, Vefât-ı Hazret-i Muhammed aleyhi’s-selâm
👉 Şeyyad Hamza hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Ahmedî (1334? - 1413?)
  • 14.yüzyıl divan şairi.
  • Asıl adı Tâceddin İbrâhim'dir.
  • Hayatı hakkında bilinenler sınırlıdır. 
  • 14.yüzyılın en önemli divan şairidir.
  • Ahmedî divan tertip eden ilk şairimizdir.
  • İskendernâme ve Cemşid u Hurşid olmak üzere iki mesnevisi vardır.
👉 Ahmedi hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Âşık Paşa (1272 - 1332)
  • Mutasavvıf, divan şairi.
  • Yaşadığı dönemde Türkçeye verdiği önemle öne çıkmıştır. 
  • Türkçenin Anadolu'da bir edebiyat dili olarak kabul edilmesinde en büyük pay onundur.
  • Şiirlerinde hem hece hem de aruzu kullanmıştır.
  • Sanat anlayışında Yunus Emre ve Mevlana etkisi görülür.
  • En önemli eseri bir mesnevi olan Garipname'dir.
  • Garipname, ahlak ve tasavvuf üzerine yazılmış bir nasihatnamedir.
  • Yaklaşık 12000 beyitten meydana gelen didaktik bir eserdir.
  • Eser açık ve sade bir Türkçe ile şekilde yazılmıştır.  
👉 Aşık Paşa hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Kadı Burhaneddin (1345 - 1398) 
  • 14.yüzyıl devlet adamı, âlim, divan şairi.
  • Tuyuğ şairi olarak tanınır.
  • Daha çok beşeri aşkı anlatan şiirler kaleme aldı.
  • Şiirlerini Azeri Türkçesine yakın bir dille yazdı.
  • En önemli eseri Divan'ıdır. Tek nüshası Londra British Museum’da bulunan eserde  1268 gazel, 20 rubai ve 116 tuyuğ bulunmaktadır.
  • Divanda atasözleri, deyimler, hikmetli sözler oldukça fazladır.
👉 Kadı Burhaneddin hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Nesimi (?-1404) 
  • Seyyid Nesimi olarak da bilinen Hurufi şeyhi.
  • Azeri Türk edebiyatının önde gelen şairlerindendir.
  • Şeriate aykırı bulunan sözleri bahane edilerek Halep'te derisi yüzülerek öldürülmüştür. 
  • Ölümü halk arasında büyük bir tepkiye neden olmuş, özellikle Doğu Anadolu ve Azerbaycan'da hakkında birçok menkıbe meydana gelmiştir. 
  • Nesimi, Alevi geleneğindeki "Yedi Ulu Ozan"dan biridir.
  • İnandığı şeyleri büyük bir coşku ve heyecanla ifade eden şair, taşkın bir üsluba sahiptir. 
  • En güzel şiirleri, ilahi aşkı konu ettiği lirik gazelleridir.
  • Dönemine göre sade bir dile sahiptir. 
  • Eserleri: Türkçe Divan, Farsça Divan, Mukaddimetü’l-Hakâyık
👉 Nesimi hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Gülşehri (? - ?) 
  • Mutasavvıf, divan şairi.
  • Mahlas olarak yaşadığı yer olan Kırşehir'in eski adını seçmiştir.
  • Hayatı hakkında bilinenler sınırlıdır.
  • 13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır.
  • Geniş bir tasavvuf kültürüne sahip olan Gülşehri'de Mevlana etkisi açıktır.
  • Devrindeki birçok şairin aksine Türkçeyi edebî eser vermek için yeterli görmüştür. 
  • Eserleri daha çok didaktik özellik gösterir. 
  • Dili devrine göre oldukça sade ve açıktır.
  • En önemli eseri Mantıku't-tayr adlı alegorik mesnevidir.
  • Eserleri: Felekname, Mantıku't-tayr
👉 Gülşehri hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Hoca Mesut (?-?)
  • 14. yüzyıl divan şairi.
  • En önemli eseri Süheyl ü Nevbahar adlı mesnevidir.
  • Eser, Farsçadan Türkçeye serbest tercümedir.
  • Eser, Türk edebiyatında beşerî aşkı konu alan ilk mesnevi olması bakımından önemlidir. Eserde Yemen padişahının oğlu Süheyl ile Çin hükümdarının kızı Nevbahar arasındaki aşk macerası anlatılır. 
  • Devrine göre oldukça sade bir Türkçeyle yazılmıştır.
  • Dinî, ahlaki nasihatlerin de yer aldığı eser, didaktik özellik gösterir. 
  • Eserleri: Süheyl ü Nevbahar, Ferhengnâme-i Sadi
👉 Hoca Mesut hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
İlgili Sayfalar

Divan Şiiri 15.yy

Fatih Sultan Mehmet
(Avni)
  • 15. yüzyılda divan şiiri büyük ölçüde kuruluşunu tamamlamıştır.
  • Anadolu'da Türk birliğinin kurulması ve özellikle İstanbul'un fethiyle (1453) Osmanlı sarayı ve İstanbul kültürel açıdan da bir cazibe merkezi hâline gelmiştir.
  • Bu dönemde, şairleri korumanın yanı sıra kendileri de şiir yazan padişahlar vardır. Fatih Sultan Mehmet, Avni; II. Bayezid ise Adli mahlasıyla şiirler yazmıştır.
  • Bu asrın Anadolu'daki üç büyük şairi Şeyhi, Ahmet Paşa ve Necati'dir. Şeyhi mesnevi, Ahmet Paşa kaside, Necati ise gazelleriyle öne çıkar.
Ahmet Dai ( ? - ? ) 
  • Divan şiirinin kurucuları arasında kabul edilir.
  • Çeşitli konularda -çoğu tercüme- birçok eser vermiştir.
  • Şiirlerinde kulağa hoş gelen, akıcı ve anlaşılır bir dil kullanmıştır.
  • Türkçe ve Farsça olmak üzere iki divanı vardır.
  • "Teressül" adlı eseri mektup türlerini, yazışma kurallarını anlatan mensur bir eserdir. Eser bilinen ilk Türkçe inşa (düzyazı) kitabıdır. 
  • En önemli eseri Çengnâme adlı alegorik mesnevidir.
Şeyhî (1373? - 1431?)
  • 15. yüzyılın en güçlü divan şairidir. 
  • Aynı zamanda bir tabip olan şairin üç eseri bilinmektedir: Divan, Harname ve bir tercüme olan Hüsrev ü Şirin.
  • Harname (alegorik, hiciv, fabl, mesnevi): Öküzlere özenen bir eşeğin hikayesidir. Eser 126 beyitlik küçük bir mesnevidir. 
  • Hüsrev ü Şirin (mesnevi):II. Murat'ın isteği ile yazılan eser 6944 beyittir. Esas hikâye 11 bölümdür. Eser Nizamî’nin aynı addaki mesnevisinin tercümesidir. İran hükümdarı Hürmüz’ün oğlu ile Ermeni meliki Mehin Banu’nun yeğeni Şirin arasındaki aşk macerasını işler.
👉 Şeyhî hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Ahmet Paşa (? - 1497)
  • 15. yüzyılın Şeyhi’den (öl. 1431) sonraki en güçlü divan şairidir.
  • Yaşadığı dönemde Sultânü'ş-şuarâ (şairlerin sultanı) olarak anıldı.
  • Gerek çağdaşı gerekse kendisinden sonra gelen şairler üzerinde etkili oldu.
  • Gazel özellikle de kaside türünde öne çıktı.
  • Açık, temiz ve zarif bir Türkçe kullandı. 
  • İnce ve zengin bir hayal gücüne sahiptir.
  • Tasavvufla ilgilenmemiştir.
  • Nazire çığırını açan şairdir. 
  • Eseri: Divan
Necati ( ? - 1509)
  • 15. asrın sade bir Türkçe ile gazeller söyleyen şairidir. 
  • Yaşadığı çağda Türkçeye gerçek değerini vermiş ve Türkçeyi bir şiir dili olarak başarıyla kullanmıştır.
  • Latîfî'nin tezkiresinde yazdığına göre Necâtî şiirde atasözü söylemeyi olgunluğa eriştiren, gazel tarzında yeni bir çığır açan ve kendisinden önceki şairlerin üslubunu hükümsüz bırakan bir şairdir.
  • Fuzuli ve Baki gibi büyük şairler onun şiirlerine nazireler söylemiştir.
  • Şairin elde bulunan tek eseri Divan'ıdır.
👉 Necati ile ilgili ayrıntılı bilgi için tıklayınız! 
 Hamdullah Hamdi (1449? - 1503)
  • Hamse sahibi, divan şairi.
  • Anadolu sahasındaki ilk hamse ona aittir.
  • Hamdi Çelebi olarak da tanınan şairin asıl adı Muhammed Hamdullah’tır. 
  • Babası, Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin’dir. 
  • Birçok divan şairinin aksine Hamdi, divanında padişaha veya herhangi bir devlet büyüğüne övgüde bulunmamıştır. 
  • Divanındaki şiirleri genel olarak lirik bir söyleyişe sahiptir. Bu nedenle mutasavvıf-şair olarak kabul edilmez. 
  • Özellikle Yusuf u Züleyha mesnevisi ile ünlüdür. Yusuf ile Züleyha hikayesi edebiyatımızda Şeyyad Hamza, Taşlıcalı Yahya gibi birçok şair tarafından yazılmıştır ancak bu mesnevilerin en ünlüsü Hamdullah Hamdi'ye aittir.
  • Eserleri: Divan / Mesnevileri: Yusuf u Züleyha, Mecnun u Leyla, Ahmediyye, Tuhfetü'l-uşşak, Kıyafetname
👉 Hamdullah Hamdi hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Süleyman Çelebi (1351 - 1422)
  • Mevlit şairi.
  • Bursa Ulu Camii'nde imamlık yaparken yazdığı Vesiletü'n Necat (Kurtuluş Vesilesi) isimli eseriyle tanınmış ve sevilmiştir. 
  • Vesiletü'n Necat, halk arasında Mevlit olarak bilinir.
  • Birçok dile çevrilen eser, 1409'da yazılmıştır (15.yüzyıl eseri)
  • Vesiletü'n Necatdoğum, sünnet, askere gönderme, evlenme, ölüm gibi özel merasimlerinde mevlithanlar tarafından musiki eşliğinde icra edilir.
  • Eserin içinde kaside şeklinde yazılmış şiirler olsa da Mevlit bir mesnevidir.
  • Aruzun "fâilâtün fâilâtün fâilün" kalıbıyla yazılan eser 768 beyittir.
👉 Süleyman Çelebi hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Ali Şîr Nevaî (1441 - 1501) 
  • 15.yüzyıl divan şairi, yazar, âlim, devlet adamı. 
  • Çağatay edebiyatının (Doğu Türkçesi) kurucu ismidir. 
  • Nevâî sadece Çağatay edebiyatının değil bütün Türk edebiyatının önde gelen sanatçılarından biridir.
  • Divan şiirine millî ve mahallî unsurlar kazandırmıştır. 
  • Türkçe eserlerinde Nevâî, Farsça şiirlerinde ise Fânî olmak üzere iki mahlası vardır. 
  • Canlı ve ahenkli bir üsluba sahiptir.
  • Çağatay Türkçesinin en güzel tuyuğ örneklerini de vermiştir.
  • Türk edebiyatının ilk hamse yazarıdır.
  • İlk şuara tezkiresi de ona aittir (Mecalisü'n Nefais).
  • En önemli eseri Türkçenin Farsçaya karşı üstünlüğünü kanıtlamaya çalıştığı  Muhakemetü'l Lugateyn adlı eseridir.
  • Şiirleri dışında tarih, hal tercümesi, tezkire, müzik, aruz gibi farklı konu ve türlerde yazdığı birçok eseri vardır.
👉 Ali Şir Nevai hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.

Divan Şiiri 16.yy.

Fuzuli
  • Divan edebiyatının en parlak olduğu dönemdir. 
  • Osmanlı’nın siyasi ve sosyal alanda gösterdiği başarıya edebiyat ve sanat alanındaki çalışmalar da eklenmiştir. 
  • 16. yüzyılda divan edebiyatı, kuruluş dönemini bitirip kendi üstatlarına bağlı, klâsik bir edebiyat düzeyine ulaşmıştır. 
  • Bundan sonra gelenler artık Acem (İran) klâsiklerini değil 15. asırda Ahmet Paşa ve Necati ile başlayan Fuzuli, Baki ile daha üstünleşen Türk şairleri örnek almışlardır.
Lamii Çelebi (1473-1532)
  • Divan şairi, Nakşibendi şeyhi.
  • İranlı âlim ve şair Molla Cami'den (öl. 1492) yaptığı çevirilerle tanındı.
  • Hamse sahibidir.
  • Çevirdiği eserleri Türk kültür ve edebiyatına adapte etme konusunda oldukça başarılıdır.
👉 Lamii Çelebi hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Taşlıcalı Yahya (? / 1582)
  • Divan ve hamse sahibi, asker şair. 
  • Kanuni'nin oğlu Şehzade Mustafa'nın katledilmesi üzerine yazdığı mersiye ile meşhurdur. 
  • Bu mersiye nedeniyle Kanuni'nin himayesini kaybeden sanatçı, İzvornik sancağına sürgün gitmiştir. 
  • Dili dönemine göre sade, üslubu akıcı ve samimidir. 
  • Kuvvetli bir divan şairi olsa da daha çok mesnevileri ile tanınmıştır. 
  • Hamse sahibidir. 
  • Eserleri: Divan, Edirne Şehrengizi, İstanbul Şehrengizi, Şah u Geda, Gencine-i Râz, Yusuf u Zeliha, Kitab-ı Usul, Gülşen-i Envar.
👉Taşlıcalı Yahya hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Bağdatlı Ruhi (? - 1605) 
  • Divan şiirinde az görülen sosyal eleştirinin en önemli ismidir.
  • Şiirlerinde toplumun aksayan yönlerini ve çağının kusurlarını iğneleyici bir üslupla ortaya koymuştur.
  • Mısralarına samimiyet, sadelik ve lirizm hakimdir.
  • Şiirlerindeki dil, konuşma diline yakındır.
  • En önemli eseri Terkibibent isimli manzumesidir. 17 bentlik bu uzun manzumede devrin kusurlu yanlarını işler.
  • Şeyh GalipZiya Paşa ve Muallim Naci gibi birçok edebiyatçı Bağdatlı Ruhi'nin bu eserine nazire yazmıştır.
  • Divan'ında yer alan Terkibibent, divandan ayrı olarak da birkaç defa basılmıştır. 
  • Eserleri: Divan, Terkibibent
👉 Bağdatlı Ruhi hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Fuzuli (1483 - 1556)
  • Bağdat’ta yaşayan şairin gerçek adı Mehmet'tir. 
  • Türk edebiyatının en büyük lirik şairidir.
  • Türkçe dışında Arapça ve Farsçaya da hakim olan şair, şiirlerini bu üç dilde yazmıştır. 
  • Aşkı hem ilahi hem de beşeri boyutuyla ele almıştır.
  • Bilimsiz şiiri temelsiz duvara benzeten şairin şiirlerinde dini-tasavvufi birikimi kadar tıp, kimya, matematik gibi bilimlerdeki birikimi de dikkat çeker.
  • TürkçeArapça ve Farsça olmak üzere 3 ayrı Divan'ı vardır.
  • Bir naat örneği olan “Su Kasidesi" çok meşhurdur.
  • Asırlarca birçok şair tarafından kaleme alınan Leyla ile Mecnun mesnevilerinin en ünlüsü ona aittir.
  • Esrar ve şarap anlamını gelen Beng ü Bâde adlı alegorik eseri, 444 beyitlik küçük bir mesnevidir. Esrar II.Bayezid'i, şarap ise Şah İsmail'i temsil etmektir. 
  • Şikayetname adlı eseri, bir mektuptur. 1534'te Kanuni Bağdat'ı fethedince Padişaha kasideler sunan Fuzuli'ye maaş bağlanır. Vakıftan 9 akçelik maaşını alamayan şair; bürokrasiyi, rüşveti, sosyal aksaklıkları konu edinen bir mektup yazar. 
  • Hadikatü's Süeda, Hz. Peygamber'in torunu Hz. Hüseyin'inin Kerbela'da şehit edilmesini anlatan mensur / manzum bir eserdir.
👉 Fuzuli ile ilgili ayrıntılı bilgi için tıklayınız! 
Bâkî (1526 - 1600)
  • Bu yüzyılın şairler sultanı (sultan-ı şuara) odur.
  • Nazım tekniği bakımından kusursuz mısralar söylemiş bir gazel ustasıdır.
  • Şiirlerinde ilham ve coşkunluktan ziyade ustalık vardır.
  • Şiirlerinde aruz kusuru yok denecek kadar azdır. 
  • Baki bir rind'dir. (hayattan zevk almasını bilen, sofu olmayan) 
  • Şiirlerinde din dışı konuları işlemiş, tasavvuftan etkilenmemiştir.
  • Dönemine göre sade bir İstanbul Türkçesi ile yazmıştır.
  • Kanuni’nin ölümü üzerine yazdığı Kanuni Mersiyesi önemlidir. 
  • Baki mesnevi yazmamıştır.
  • Arapçadan yaptığı tercümeleri saymazsak tek eseri şiirlerinin toplandığı Divan'ıdır.
👉 Baki ile ilgili ayrıntılı bilgi için tıklayınız!
Zati (1471 - 1546)
  • Devrinde üstat olarak kabul edilen sanatçı, üç divan oluşturacak kadar çok  gazel ve kaside yazmıştır.
  • Kasideleri dışında özellikle gazellerinde sade bir dil kullanmıştır. 
  • Şiirlerinde atasözü ve deyimlere sıkça yer vermiştir. Kalıplaşmış bu ifadeler nedeniyle şiirlerinde çokça aruz kusuru vardır.
  • Yaşadığı devrin sosyal hayatını şiirlerine yansıtmada başarılıdır.
  • Çok sayıda şiir yazmasından dolayı tekrara düşmüştür. 
  • Remilci dükkânında kendisine getirilen şiirleri düzeltirken bazılarını alıp kendine mal ettiği yönünde olumsuz değerlendirmeler de yapılmıştır.
  • Edirne Şehrengizi adlı eseri edebiyatımızın ikinci şehrengiz örneğidir.
  • Eserleri: Divan, Şem‘ ü Pervâne, Edirne Şehrengizi, Letaif
👉 Zati hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
Hayali Bey (1497? - 1557?)
  • Lakabı Bekâr Memi'dir.
  • Fuzuli ve Baki'den sonra bu yüzyılın en önemli şairidir.
  • Hayali şiirlerinde genelde din dışı kalarak rindane bir tavır sergilemiştir.
  • Asıl şahsiyetini yansıtan şiirleri gazelleridir.
  • İnce fikirleri ve renkli hayalleri ile dikkat çeker.
  • Bilinen tek eseri Divan'ıdır. 
👉 Hayali Bey hakkında geniş bilgi için tıklayınız.
İlgili Sayfalar

Tiyatro Terimleri

Adaptasyon: Yabancı bir eseri yer adları, deyimleri, gelenek ve görenekleriyle yerli hayata uyarlama.
Aksesuar: Tiyatro sahnesinde kullanılan eşya
Aksiyon: Genel anlamıyla hareket. Roman, hikaye, tiyatro vb. türlerde konuyu genişleten asıl olaylar.
Aktör: Erkek tiyatro sanatçısı
Aktris: Kadın tiyatro sanatçısı
Akustik: Tiyatro, konser salonu ve benzeri yerlerin sesleri bozmadan yansıtabilme özelliği.
Anahtar vermek: Geleneksel Türk tiyatrosunda oyundaki tiplerden birinin diğerine nükte yapabileceği bir söz söylemesi. Orta oyununda Pişekâr'ın, gölge oyununda ise Hacivat'ın yaptığı eylem.
Antik Tiyatro: Eski Yunan tiyatrosu
Antrakt: Tiyatro oyunun oynanışı esnasında sahnenin düzenlenmesi, oyuncuların diğer perde için hazırlanması ve seyircilerin dinlenebilmesi amacıyla verilen kısa ara.
Arya: Operada ya da oratoryoda solistin orkestra eşliğinde söylediği ve genellikle kendi içinde bütünlüğü olan şarkı.
Bale: Klasik Batı müziği eşliğinde, dekor ve sahne giysileriyle sunulan bir dans türü.
Benzetmeci Tiyatro: Yanılsamacı tiyatro. Sahneden yaşananları bir oyun değil hayattan bir kesitmiş gibi veren tiyatro anlayışı. (bk. yanılsama)
Çadır tiyatrosu: Oyunlarını büyük bir çadır içinde yapan gezici tiyatro topluluğu.
Dekor: Tiyatro eserine göre sahneyi düzenlemek için kullanılan nesnelerin genel adı.
Devlet Tiyatrosu: Devletten ödenek alan, kültür ve sanat alanında kamu hizmeti ile sorumlu tiyatro.
Diksiyon: Seslerin, sözcüklerin, vurguların, anlam ve coşku duraklarının hakkını vererek söyleme biçimi.
Dram: Hayatın hem acıklı hem gülünç yanlarının bir arada verildiği oyun. Modern tiyatro
Dramaturg: Tiyatroda, repertuvar politikasını saptamaya yardımcı olan kişidir. Oyun metinlerini okur gerekirse çevirisini yapar, analizler yapıp raporlar hazırlar.
Entrika: Roman, hikaye ve tiyatro türlerinde olayların merak uyandıracak şekilde birbirine dolanması.
Epik tiyatro: Benzetmeci tiyatroya karşıt olarak Bertolt Brecht tarafından ortaya konulan tiyatro türü.Epik tiyatronun amacı, sahne ile seyirci arasındaki duvarı yıkarak seyircinin düşünce üretmesini, bilinçlenmesini sağlamaktır. Benzetmeci tiyatroda seyircinin sahnedeki oyunu, oyun değil de gerçekmiş gibi seyretmesi bir yanılsama oluşturmaktadır ki epik tiyatro bu yanılsamayı kırmak ister.
Epilog (sondeyiş): Oyun bittikten sonra, oyunculardan birinin oyunu bağlamak amacıyla seyirciye dönüp yaptığı konuşma.
Epizot: Yunan trajedisinin ögelerini oluşturan diyaloglu bölümlerin her biri, iki şarkı arasındaki kısım, modern tiyatroda perde.
Fars: Komedinin, sanat yönü az, kaba türü. G
ülünç olanı kusur ve zaaflardan değil, eylem ve durumlarından çıkaran, kalıplaşmış tipler aracılığıyla kalıplaşmış durumları, kavga ve gürültü sahneleriyle ve dil oyunları ile veren bir alt türdür.
Fasıl: Orta oyunu ve Karagöz’de giriş ve muhavere kısmından sonra gelen, birçok tipin yer aldığı ve asıl konunun geçtiği bölüm.
Feeri: Halk efsaneleri ile peri masallarından sahneye uyarlanan, abartılı, cinli, perili oyun.
Fuaye: Oyun başlamadan önce ya da antrakt sırasında seyirci için ayrılmış bekleme salonu.
Göstermeci tiyatro: Tiyatronun iki temel türünden biri. Benzetmeci tiyatronun karşıtı olan bu tiyatro anlayışında sahnede gösterilenlere aldanmamak gerektiği, bunun bir oyundan ibaret olduğu vurgulanır. Göstermeci tiyatro, epik tiyatronun da temelini oluşturur. Geleneksel Türk tiyatrosundaki orta oyunu göstermeci tiyatronun tipik bir örneğidir.
Göstermelik: Karagöz oyununda oyun başlamadan önce perdeye yansıtılan “çiçek dolu saksı”, “hayat ağacı”, “fıskiyeli havuz”, “ağaç”, “kalyon” ya da “zümrüdüanka” şeklinde yapılmış ve sabit olarak duran bir tasvirdir. Göstermelik, kamıştan yapılan bir düdük olan narekenin öttürülmesiyle perdeden kaldırılır ki bu hareket oyunun başlamak üzere olduğunu işaret eder.

Hacivat: Gölge oyununun iki eksen tipinden biri. Hacivat; az buçuk okumuş, yarı aydın bir tiptir. Hacivat, tasvirinde yeşil renk hakimdir. Oyunda perdeye ilk çıkan ilk tip Hacivat'tır. Perdeye gelerek perde gazelini okur ve Karagöz'ü perdeye çağırır. Hacivat'ın yer yer kullandığı Osmanlıca sözcükleri Karagöz anlamakta zorluk çeker.
Işkırlak: Karagöz'ün başlığı.
İç Monolog: Bir oyuncunun ruh durumunu ya da düşündüklerini sahnede seyirciye iletmesi.
Jest: Sanatçının el, kol, ayak ve benzeri beden hareketleri.
Kabare: Daha çok güncel konuları taşlayıcı biçimde ele alan, skeçlerden oluşan şarkılı tiyatro.
Kanto: 
1. Tuluat tiyatrosunda asıl oyundan önce genelde gayrimüslim aktrislerin şarkı söyleyip dans ederek icra ettikleri sanat. 2. Bu gösteri sırasında söylenen şarkı.

Karagöz: Gölge oyununun iki eksen tipinden biri. Karagöz; hiç okumamış ama zeki bir halk adamıdır. O, oyunun asıl güldürücü unsurudur. Bu nedenle oyun Karagöz oyunu diye de anılır. Karagöz tasvirinde kırmızı renk hakimdir. Karagöz tasviri diğer tiplerden farklı olarak iki sopayla oynatılır. Tek tarafından tutturulan ve Işkırlak denilen şapkası Karagöz düştüğünde arkaya doğru açılır.
Karakter: Tipten farklı olarak çok boyutlu ve kendine özeldir. Ne zaman, nerede, nasıl bir tepki vereceği kestirilemez. Dramatik aksiyonu bizzat oluşturur. Dramatik aksiyon ve çatışmalardan etkilenir.
Kavuklu: Orta oyunda iki eksen tipten biri. Gölge oyunundaki Karagöz'ün vücut bulmuş halidir. Dışa dönük, özü sözü bir, dobra, sağ duyusu olan okumamış halk tipidir. Karagöz gibi Kavuklu da oyunun asıl güldürücü unsurudur.
Koro: Eski Yunan tiyatrosunda bir grup erkek ve kadından kurulu şarkıcılar topluluğu. Oynanan eserin konusuna da katılırlar ve eserdeki olaya karşı, toplumun duygu ve düşüncelerini temsil ederlerdi.
Kostüm: Sanatçıların rollerine uygun olarak giydikleri kıyafet.
Kulis: Tiyatro sahnesinin arkasında bulunan kısım, sahne arkası.

Libretto: Opera, operet, oratoryo gibi türlerin metinlerine verilen isim.
Mimik: Bir duygu veya düşüncenin kaş. göz, ağız, yüz hareketleriyle anlatılması.
Mizansen: Bir tiyatro yapıtını sahnede oynanabilecek duruma getirme, sahne düzeni.

Monodram: Tek kişilik oyun
Monolog: Oyunda tek kişinin kendi kendine konuşması, dışa verilen iç ses.
Opera: Bütün sözleri bestelenmiş olup orkestra eşliğinde söylenen oyundur.
Operet: Konuşmalı ve şarkılı bölümlerin birbirini izlediği hafif opera. Sözleri ve müziği çabuk kavranan bellekte kalabilen niteliktedir.
Müzikal: Bir öyküyü aktarmak için şarkılarla oluşturulmuş, diyaloğun sınırlı olduğu sahne, televizyon ya da film yapımı.
Orta oyunu: Yazılı metni olmayan, gülmeceye dayalı halk tiyatrosu.
Palanga: Orta oyunda oyunun oynandığı yuvarlak ya da oval alan.
Pandomim: Jest ve mimikler ile oynanan sözsüz oyun.
Perde: Oyunun bölümlerinden her biri
Pişekâr: Orta oyunda iki eksen tipten biri. Pişekâr oyun alanına ilk gelen kişidir. Oyunun anlatıcısı ve düzenleyicisidir. Kavuklu 'ya öğüt verip ne yapması gerektiğini söyleyen, bilgiçlik taslayan Pişekâr, gölge oyunundaki Hacivat'ın uzantısıdır.
Piyes: Tiyatro oyunu.
Reji: Sahneye koyma ve yönetme işi.
Rejisör: Yönetmen
Revü:1. Çeşitli dans ve oyunlardan oluşmuş, zengin görünümlü, eğlendirici sahne gösterisi. 2. Bu tür gösteriler yapan topluluk.
Repertuvar: 1.Bir sezon boyunca sahnelenecek eserlerin listesi. 2. Bir oyuncunun ezberlediği ve oynadığı rollerin listesi.
Replik: Oyuncuların sahnede birbirlerine söyledikleri sözlerden her biri.
Rol: Oyuncunun tiyatro metnindeki kişiyi canlandırma işi.
Sahne: 1.Oyunun oynandığı yer 2.Kişilerin girip çıkmasıyla oluşan perde bölümleri 3.Tiyatro eserinde bir perdelik bölümün dekor bakımından değişik olan küçük kısımları
Suflör: Kuliste durarak gerektiğinde oyunculara sözlerini fısıldayarak hatırlatan kişi. Sufle veren kişi.
Şakşak: Pişekâr'ın elinde bulunan hafif vurulduğunda şak diye ses çıkaran tahta maşa.
Tablo: Bazı oyun metinlerinde perdelerin küçük bölümlerine verilen isim.
Tip: Tek boyutludur. Nerede, ne zaman, nasıl bir tepki vereceği bellidir. Mutlaka bir toplumsal sınıfın veya meslek grubunun üyesidir. Dramatik aksiyondan ya da çatışmalardan etkilenmez. Değişim ve gelişim yaşamaz. Karagöz ve orta oyundaki kişilerin en büyük özelliği tip olmalarıdır.
Tirat: Oyuncunun uzun ve kesintisiz konuşması, kendi içine kapalı uzun replik.
Tragedya: Duyguları yaşatmak ve hissettirmek için acıma ve korku duyguları üzerine yazılmış klasik tiyatro türü.
Tuluat: Yazılı metne dayanmayan, doğaçlama. Tuluat tiyatrosu, geleneksel Türk tiyatrosunun türlerinden biri olan orta oyununun modern tiyatroya uyarlanmış halidir.
Tiyatro: 1. Hareket ve sözle bir öyküyü sahnede canlandırma sanatı. 2.Oyunların sahnelendiği yer, yapı, bina. 3. Yapıt, piyes, oyun.
Vodvil: Hareketli ve eğlenceli konulara dayanan hafif güldürü.
Yabancılaştırma: Epik tiyatronun temelini oluşturan yöntem. Oyundaki yanılsamayı kırmak ve seyircinin oyuncuyla ve oyunla, oyuncunun da rolüyle özdeşleşmesini önlemek için geliştirilen yöntemler bütünü. Oyuncuların aynı oyunda birden fazla rolde oynaması, seyircinin arasından konuşarak sahneye çıkması ya da seyirci ile konuşması vb.
Yanılsama: Benzetmeci tiyatro anlayışının temel aldığı yöntem. Seyircinin sahnedeki oyuna kendini kaptırarak gerçekmiş gibi seyretmesi, bir an için seyirci olduğunu unutup sahnedeki olayı yaşamasıdır.

Yenidünya: Orta oyununda evi simgeleyen iki ya da üç kanatlı paravan.

İlgili Sayfalar

Şeytan Bunun Neresinde

Telli sazdır bunun adı
Ne ayet dinler ne kadı
Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde

Abdest alsan aldı demez
Namaz kılsan kıldı demez
Kadı gibi haram yemez
Şeytan bunun neresinde

Venedik'ten gelir teli
Eriktendir bunun kolu
Hey Allah'ın şaşkın kulu
Şeytan bunun neresinde

İçinde mi dışında mı
Burgusunun başında mı
Göğsünün nakışında mı
Şeytan bunun neresinde

Dut ağacından teknesi
Kirişten bağlı perdesi
Behey insanın teresi
Şeytan bunun neresinde

Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdır
Boynuzu yok kuyruksuzdur
Şeytan bunun neresinde


Dertli

İlgili Sayfa

👉 Halk Şiiri Örnek Metinler